Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk, 22 Şubat 2020 tarihinde basına yaptığı açıklamayla; liselerde sınıf geçme ve kalmaya ilişkin mevzuat düzenlemesi yaptıklarını, okullarda sınıfta kalmanın 1999'dan beri kaldırıldığını, çalışan ve çalışmayan çocuk arasında ayrım olması gerektiğini söyledi. Bakan Selçuk, her bir öğrencinin liseyi bitirdiğinde sahip olması gereken yeterlilikler konusunda standartlar oluşturulmasının önem taşıdığını, bu yeterliliğe ulaşılmaması halinde, dört işlem bilmeyen, okuduğunu anlama-yazma konusunda sıkıntı yaşayan çocuğun liseden mezun olabildiğini belirtti.[i]
Sayın Selçuk bu konuda; “Ders geçmeyle ilgili 120 öğretmen, okul müdürü, il, ilçe yöneticileri ile velilerle Ankara'da bir araya geldiklerini ve bu çalışmada, eğitim, ekonomi ve istihdam ilişkisi ile bölgesel durumlar dikkate alınarak bir çerçeve oluşturulduğunu” ifade etti.
Sınıf tekrarı konusunda Sayın Selçuk’un yaptığı açıklamalar, bu konunun nedenleri değil, sonuçlarıdır. Aslolan sınıf tekrarı yapan öğrencilerin başarısızlık nedenlerini ortaya çıkarmak ve buna göre çözüm üretmektir. Benzer şekilde, ders geçmeyle ilgili yapılan çalışmaya, ülkenin eğitim emekçilerini temsil eden eğitim sendikalarının katılımcı olarak çağrılmaması da düşündürücü ve konunun ne derece önemsendiğinin göstergesidir.
Her öğretim basamağındaki kurumların kendine özgü bazı işlevleri bulunmaktadır. Ortaöğretim kurumlarının işlevleri “Öğrencilerin bireysel özelliklerini ve yeteneklerini azami düzeye kadar geliştirmek; toplumda yapıcı, yaratıcı, uyumlu ve girişimci yurttaşlar yetiştirmek” olarak ifade edilmektedir. Öğrencilerin okulda başarılı olması için eğitim ve öğretimin çocukların bireysel özelliklerine uygun yapılandırılması gerekmektedir. Oysa verilen eğitim ve öğretimin bazı çocuklara güç, bazılarına ise kolay geldiği; bu nedenle öğrencilerin bir kısmının daha en başta başarılı olamayacakları düşüncesiyle tembelliğe alıştıkları belirtilmektedir.[ii]
Eğitim planlaması ve eğitim finansmanı açısından, sınıf tekrarının başta öğrencinin ailesi ve ülke ekonomisine de çok olumsuz etkileri vardır.
Çocukların okul başarısını etkileyen bireysel ya da çevresel pek çok öğe bulunmaktadır. Sahip oldukları yetenek, kişilik özellikleri, bedensel, duygusal ve toplumsal gelişim düzeyleri, çocuğun içinde bulunduğu aile ortamı ile genel sağlık durumları bu öğelerin başında gelmektedir.
Öğrencilerin aynı sınıfı ikinci kez tekrar etmeleri ve sınıfta kalma üzerinde çalışmalar yürüten araştırmacıların öğrencilerin sınıfta bırakılması uygulamasını pek önermedikleri görülmektedir. Çünkü sınıfta bırakmak düşük başarısı olan öğrencilerin akademik başarılarını önemli oranda arttırmamaktadır. Sınıfta bırakmanın geçici bir iyileşme getirdiği, sınıf tekrar eden bu çocukların düşük başarılı olup da bir üst sınıfa geçen arkadaşlarına göre daha başarısız oldukları görülmektedir. Bu nedenle, çocukların aynı şeyleri ikinci kez almaları yerine, kişisel ya da başka hangi nedenlerin sınıf tekrarına yol açtığının araştırılması ve sınıf tekrar ettirmek yerine başka seçeneklerin üretilmesi önerilmektedir.[iii]
Öğrencileri sınıfta bırakarak onları arkadaşlarından geride tutmak, hatta bazılarının ailesi tarafından okuldan alınması ya da başka olumsuz sonuçlara yol açmamak için sınıfta kalma yerine daha işlevsel yollar bulmaya çalışılmalıdır. Bunun için öncelikle, ilköğretimden sonra yapılacak çeşitli objektif sınavlarla tüm çocukların çeşitli yetenekler ve özellikleri ölçülerek hangi tür okul ya da kurumlara gidebileceklerinin uygun olacağı belirlenebilir. Bu yol izlendiğinde çocukların başarısız olma olasılığı en düşük düzeye inecektir. Bu nedenle öğrencilerin öğretim kurumlarına yerleştirilmesi konusunda yeni bir düzenlemeye gidilmesi ihtiyacı vardır.[iv]
[i] Bakan Selçuk: 'Sınıf tekrarı' sistemine yeniden geçilecek. https://www.memurlar.net/haber/887568/bakan-selcuk-sinif-tekrari-sistemine-yeniden-gecilecek.html
[ii] SINIF TEKRAR EDEN ÖĞRENCİLERİN BAZI DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ İLE BU ÖĞRENCİLER VE ÖĞRETMENLERİNİN SINIF TEKRAR ETME HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ.
[iii] A.g.e sayfa 34
[iv] A.g.e. sayfa 46