Bu hafta başı yeni bir eğitim öğretim yılı başlıyor.Ülkemizin her bölgesinde okullar açılıyor.Yaklaşık 18 milyon öğrenci,1 milyon öğretmen ders başı yapacaklar. Okul her şeyden önce çocuklarımız için ikinci bir yuva ,hayata hazırlamada önemli bir tecrübe alanıdır.İlk arkadaşlıklar,ilk dostluklar,ilk heyecanlar hep okulda başlar.Sosyal bir örgüttür.Öğrencisiyle,öğretmeniyle,velileriyle dinamik bir yapıdır.Bu yapının içindeki (girdiler)çocuklar belli bir eğitim sürecinden sonra evrile evrile sistemin çıktısı ,ürünü olarak toplumdaki yerini alır.Çocuk okulda ne yaşarsa onu öğrenir.Okul yaşamın ta kendisidir.
Okulun ilk günlerinde öğretmenler ile öğrenciler tanışma gayreti içerisinde olurlar.Öğretmenler çok masumane bir şekilde öğrencisini tanıma gayreti içerisinde olurken istemeyerek bazen öğrencinin gönlünde onulmaz yaralar açabilir.Bazı sorular vardır ki kanaatimce sorulmaması gerekir.Bu sorulardan biri ''Baban ne iş yapıyor?'' sorusu.Öğrencinin babasının ne iş yaptığının hiç bir pedagojik değeri yoktur.Baba işsiz olabilir,cezaevinde olabilir,hatta aileyi bırakıp gitmiş olabilir.Ya da bu soruya karşılık öğrenciden şöyle bir cevap alabilirsiniz.Size duraksayarak ,yutkunarak ve dudakları titreyerek hatta gözleri dolarak ''Babam öldü öğretmenim'' diyebilir. O soruyla beraber anne yada babanın hayatta olmadığını söylemek zorunda bırakılmak öğrenci için herhalde büyük bir hayal kırıklığıdır.Böyle bir cevap karşısında keşke sormasaydım diye pişman olursunuz.Çocukları, sosyo-ekonomik gerçekliği ile ele alarak bütünsel biçimde tanımak ve gerektiğinde bu gerçekliği göz önünde bulundurarak eğitim faaliyetlerini planlamak elbette öğretmenin hakkı ve görevidir ama annen baban ne iş yapıyor? gibi sorular ise sınıfın önünde değil de baş başa görüşmelerde sorulabilir. Özellikle annesini babasını kaybetmiş çocuklar kendi kendine yetememe durumunu,dezavantajını,çaresizliğini hat safhada yaşadığından bu sorulardan nefret ederler.Sakın ha öğretmenim.
Tanışma sırasının kendisine gelmesini istemeyen sadece annesini babasını kaybetmiş çocuklar değildir.Babasının işinin bilinmesini istemeyen çocuklarda okulun ilk haftasından bu yüzden nefret ederler.
--Baban ne iş yapıyor evladım.
-Serbest meslek öğretmenim.
-Nasıl serbest.Ne iş yapıyor yani....
-Şeyyy at arabası ile yük çekiyor.
Düşünün böyle bir diyaloğun babası at arabası ile yük çeken bir çocuğun ruh halini ne kadar etkiler.Sakın ha öğretmenim.Gereksiz ve eğitsel değeri olmayan sorular ile öğrencilerimizi dersimizden ve kendimizden nefret ettirmeyelim.