Âlimlerin çoğunluğu, Ramazan, “ra-ma-da” kelimesinden alındığı görüşündedir.
Ramad; (aşırı sıcak sebebiyle taş ve toprak için) kavrulma, yanma. Güneşin şiddetli ısısından dolayı taşların son derece kızması, anlamına geldiği, ra-ma-da fiilinin masdarı olduğu yönüyle "kızgın yerde yalın ayak yürümekle yanmak" şeklinde izah edilir.
Kızgın yerin ayakları yaktığı gibi Ramazan da müminlerin günahlarını yakar, yok eder. Nitekim Enes b. Mâlik (r.a.)´dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber: "Bu aya ramazan isminin verilmesi günahları yaktığı içindir."( İbn Kudâme, el- Muğnî, IV, 324.) buyurmuştur.
Âlimlerin bir kısmına göre de;
Ramazan, yaz sonunda güz mevsiminin evvelinde yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur manasına "ramdâ" kelimesinden alındığı, yağmurun yeryüzünü temizlediği gibi ramazan da müminleri günah kirlerinden temizler, kalplerini pak eder.
Âlimlerin bir kısmı da;
Kılıcın namlusunu veya okun ucundaki demiri inceltip keskinleştirmek için kaygan iki taşın arasına koyup dövmek anlamına olan "ramd" kökünden alındığını ifade ederler.
Bu aya Ramazan isminin verilmesinin sebebini de bu ayda silahların bileylenip hazırlandığından dolayı olduğunu ifade ederler ki, mümin kişinin, manevi yönden şeytan ve nefsin arzularına karşı maneviyatını keskinlediği, nefsiyle yapacağı cihada hazırlıklı oluşuna dikkat çeker…
Ramazan ayını hangi mana ekseninde değerlendirirsek değerlendirelim…
Ramazan ayı, bir yıllık maddi ve manevi kirlerden temizleneceğimiz, insanî duyguların coştuğu, tevbe edip hakka yönelme şuurunun geliştiği maddî ve mânevî bir terbiye ayı olduğu yönüyle, bizleri bir kez daha, rahmet, bereket ve mağfiret iklimi Ramazan ayına kavuşturan Rabbimize sonsuz hamd ediyoruz…
Bu yıl Ramazan ayını buruk, acılarla kavrulmuş gönül dünyamızla karşılıyoruz. “Asrın Felaketi” tanımlaması yapılan “Deprem” ve sonrasında yaşanan SEL felaketi ile sarsıldık…
Yaşadığımız bu büyük afetlerin ağır sonucunda, on binlerin çok üzerinde kardeşlerimizi, evlatlarımızı, candan aziz bildiklerimizi kaybettik. Şehirlerimiz enkaza döndü, mazlum ve mağdur canlarımız evsiz kaldı. Tarifsiz acılar yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz…
Yaşadığımız bu büyük felaketlerin akabinde idrak edeceğimiz Ramazan ayı, çok özel bir önem taşımaktadır...
Mana derinliğinde idrak edeceğimiz Ramazan ayı, dertlerimize deva bulacağımız, zorluklarımızı kolay kılacağımız bir fırsat ayıdır…
İyiliklerin çoğaldığı, ruh ve gönül dünyamızın ferahlık bulacağı, kardeşliğimizin pekiştiği, umutlarımızın yeniden yeşerdiği bir bahar mevsimidir.
Ramazan ayı; ibadet, rahmet ve mağfiret ayıdır. Bereketi bol, hayrı çok olan bir aydır. Bu ay; ibadet ayı olduğu kadar yardımlaşma, paylaşma ve dayanışma ayıdır. Oruç, iftar, sahur, mukabele, teravih gibi ibadetlerle gönül dünyamızın ilahi rahmet ve bereket esintileriyle güzelleştiği bu mübarek ay, aynı zamanda infak, ikram, zekat, fitre ve sadakalarımızla dayanışma bilincimizi güçlendirmek ve kardeşlik duygularımızı pekiştirmek için bizlere sunulmuş büyük bir fırsattır...
Rahmetin sağanak sağanak yağdığı, cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapılarının kapandığı, şeytanların da zincire vurulduğu bu ayda;
Ramazan’ın sade, huzurlu, mütevazi ve manevi iklimini bozmamaya özen gösterelim. Oruç bizi terbiye edip her türlü aşırılıktan ve kötü alışkanlıklardan arındırsın. Ahlâkımızı, kişiliğimizi ve ilişkilerimizi orucun hikmeti ve rahmetiyle onaralım…
Ramazan ve oruç vesilesiyle iyi bir insan ve kaliteli mümin olmanın yollarını arayalım derken, şahsım ve Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu ve üyelerimiz adına “Hoşgeldin Ya Şehr-i Ramazan” diyor, tutacağımız oruçlarımızın; Rahmet Peygamberi’nin, “Bir kimse Allah yolunda bir gün oruç tutarsa, Allah bu tutulan oruç sebebiyle o kimsenin yüzünü cehennem ateşinden yetmiş sene sürecek mesafelik yere uzaklaştırır. (Buhârî, Cihâd 36; Müslim, Sıyâm 167-168) ” hadisi şerifiyle müjdelediği oruçlar olmasını Yüce Rabbimizden diliyorum…