‘The Boss Baby’, 31 Mart 2017’de vizyona giren Madagaskar, Çizmeli Kedi ve Shrek filmlerinin yönetmeni Tom McGrath’ın yönetmenliğini yaptığı, Lübnan asıllı Marla Frazee’nin resimli çocuk kitabından uyarlanan Abd’nin yeni animasyon filmi. Ülkemizde vizyona girdiği ilk üç günde Recep İvedik’i geride bırakarak 130 bine yakın seyirci tarafından izlendi.
En küçük oğlum Fatih Emre’yle önceden verilmiş söz gereği filme gittiğimizde en önde iki kişilik yer kaldığını söyleyen bayan gişe görevlisi yer nedeniyle aynı anda vizyondaki ‘Şirinler’i önerse de Patron Bebek’te ısrarcı olup sinema salonunda öğretmeleriyle gelen öğrenci kalabalığıyla karşılaştık. İlgimi çeken, başörtünün yasak olduğu üniversite sürecinden gelmem nedeniyle başörtülü öğretmenin öğrencilerine rehberlik ederek bu filme getirmiş olması oldu.
Bizim için hatta tüm İslam dünyası için Batının kültür emperyalizminin tüm dünyaya hakim olduğu yaklaşık son üç yüz yıllık bu süreçte kültür, sanat, edebiyat, sinema her şeyden önemli, öncelikli ve önde gelir, gelmelidir. Zira karşınızdaki bir insana senelerce sözlü anlatma yoluyla anlatamadığınızı bir kitapla özelliklede bir filmle ömür boyu etkisi devam edecek şekilde öğretiyor Batılılar. Elbette bu etkide bir eser vermek kolay ve basit değil. Tarih, bilgi ve evrenselliğe sahip olan, bunları iyi özümleyip çözümlemiş olanlar bu başarıya ulaşıyorlar.
Bir animasyon filmi olarak bilim ve teknoloji çok iyi kullanılmış filmde. Görsel olarak çok harika Patron Bebek’in seslendirmesini ünlü oyuncular Alec Baldwin, Miles Christopher Bakshi, Steve Buscemi yapıyorlar. Bundan dolayı filmi alt yazılı olarak izlemek isterdim. Ancak bizim dublaj uyarlamamızda güzel olmuş.
Çocuklar için olmakla birlikte aslında yetişkinlere de hitap eden bir özelliği var filmin. Başlangıçta kardeş kıskançlığını diğer ifadeyle yeni gelen kardeşin kabullenilmesi zorluğunu anlatmakla birlikte yeni gelen bebeğin normal bir bebek olmadığı vurgusuyla asıl maceraya giriyor film.
Çocukların hep merak ettiği kardeş bebeğin nereden geldiği sorusuna bizim geleneksel cevabımız olan ‘leylekler getirdi’ bir anda saf dışı kalıp her şeyin aslında bir şirkette, bir sistem tarafından ayarlanıp yapıldığı öngörüsü konuluyor ortaya.
Bebeklerin doğum olmadan üretilip test sonrası yeteneklerin ayrılıp diğerlerinin ailelere gönderildiği büyük bir sistem konulur ortaya. Patron bebek şirketi ve gönderildiği anne baba ile büyümeyen köpek üreticisi şirket aslında hepsi büyük bir sistem. Burada alttan alta aslında herkesin küresel bir sistemin içinde değiştirilemez bu sistemin bir parçası olarak yapabileceği en fazla şeyin sistemin ona biçtiği görev ve rolü yerine getirmek olduğu bilinç altı vurgusu yapılmaktadır. Belli bir güce gelseniz bile köpek üreticinin oyununun iki çocuk tarafından bozulduğu gibi büyük sistem size hiçbir zaman yol vermeyecektir. Yani büyük bir sistemin parçasısınız, kendinize biçileni yapın, sistemi sorgulamayın düşüncesi veriliyor seyirciye. Bebeklerin, köpeklerin bir sistem tarafında doğum olmadan kendiliğindence üretiliyor olması her şeyin kendi kendine olduğu, bunun geri planında esasta Yaratıcı’nın olmadığı subliminal mesajda söz konusu burada.
Patron Bebek’e verilen imkanlar ve güç sahneleri nazara alındığında bu vurgularla aslında kapitalizmin alt edilemez gücü vurgulanıyor. Patron Bebek’in bol bol dolar dağıtması, kapital hırsı çocuklara çaktırmadan veriyor.
Filmde masum ve komik sahnelerle oldukça fazla eşcinsellik yönlendirme ve mesajları yer alıyor. Masum gibi görünmekle birlikte en olumsuz en tehlikeli yönü burası bu filmin.
Elbette olumlu yönleri de mevcut Patron Bebek’in. Büyük kardeşin başlangıçta Patron Bebek’e karşı azimli mücadelesi Patron Bebekle birlikte ailesini köpek şirketinden kurtarma çabası çocuklara bir azim ve gayret vermektedir.
Patron Bebek’in köpeklere karşı nefreti çocuklarda hakim köpek sevgisine karşıt gibi olmakla birlikte aslında burada Batı kendi insanını eleştirmektedir. Çocuk yapma yerine köpekle teselli olmayı eleştiri ancak bu kadar güzel yapılır. Grafik görseliyle birlikte ‘köpek sevimliliği artıyor’ vurgusu ile büyümeyen köpek tanıtım sahnesinde annenin bebeğini kardeşine bırakıp köpeğe koşması harika bir eleştiri.
Bebeklerin bebek kalmasını sağlayan özel bir mamanın varlığı, bilimsel buluş ve çalışmalara vurgu yaparken gerçek dünyada bilimin tartıştığı genç kalmaya gönderme yapmakla birlikte genlerle oynamanın doğru olmadığına eleştiri de burada mevcut.
Nostaljik öge olarak Elvis Presley’e ve özellikle yeni neslin bilmediği teyb kasedine vurgu yapılması filmi daha sevimli ve sıcak yapmış.
Başta ifade ettiğimiz üzere orijinal adıyla ‘The Boss Baby’ gösterimdeki ismiyle ‘Patron Bebek’ çocuklara yönelik yapılmış komedi ögeli bir animasyon film. Çocuk söz konusu olunca doğal olarak masumiyet gelir devamında. Ancak yukarda yaptığımız vurgularla zannedildiği kadar masum değil film. Birçok masum sakıncalar taşıyor. Başörtüsü öğretmenin öğrencilerini elinden tutarak güle oynaya getirmesi onun açısından hiçte masum değil.
İzlenmesini elbette ve mutlaka öneriyorum; ama öğrencilerimizi bu sakıncaları hakkında bilgilendirelim lütfen.