Üstün veya özel yetenekli çocuk, özel akademik alanlarda veya zekâ, yaratıcılık, sanat ve liderlik kapasitesi yönüyle yaşıtlarına göre yüksek düzeyde performans gösteren ve bu tür yeteneklerini geliştirmek için okul tarafından sağlanamayan hizmet veya faaliyetlere gereksinim duyan çocuktur (Bilsem Yönergesi, 2001).
Tarih boyunca toplumları ve insanlığı yönlendirmiş kişiler üstün yetenekliler arasından çıkmıştır. Yaşadığımız zaman diliminde çocuk yaşta olan üstün yetenekliler iyi bir biçimde belirlenip eğitilirse, toplumu hatta insanlığı iyi yönlendirecek bireyler haline getirilebilirler. Tersi durumda ise insanlığa büyük zararları olması kaçınılmazdır. Toplumsal yaşamla uyum sağlamak, toplumsal yapı içindeki kişi, grup ve kurumlarla birlikte uyumlu bir biçimde yaşamak, aslında son derece güç bir iştir. Bunu başaramayan kişilerde genellikle davranış bozuklukları gözlenir, üretken olamazlar, kendilerine ve çevrelerine zarar verirler.
Ülkemizde, üstün veya özel yetenekli çocukların tanılanması, seçilmesi ve eğitilmesi Bilim-Sanat Merkezleri tarafından yapılmaktadır. Bilim-sanat Merkezleri, iki aşamalı seçme ve tanılama sınavı yapmakta ve bu öğrencileri ilkokulların 1,2, ve 3.sınıflarında tespit etmektedir. Tespitten sonra bu öğrencilere, orta öğretim sürecinin sonuna kadar yetenekleri doğrultusunda eğitimler verilmektedir.
Bu bağlamda Milli Eğitim Bakanlığı; Bilim-Sanat merkezlerinin yanında, Destek Eğitim Odası Yönergesi kapsamında, isabetli bir şekilde, bu uygulamadan, özel yetenekli öğrencilerin de yararlanması yönünde düzenleme yaptı. 2018/2019 Eğitim-Öğretim Yılından itibaren, özel yetenekli öğrenciler de Destek Eğitim Odası hizmetlerinden haftada sekiz saat olmak üzere, yararlanmaya başladı.
Buraya kadar süreç gayet normal bir şekilde ilerlerken, eğitsel açıdan yetersizliğin tespit edildiği bir form olan ve Destek Eğitim Odasından yararlanmak için doldurularak, Rehberlik Araştırma Merkezlerine tanılama yapılmak üzere gönderilen, “Eğitsel Değerlendirme Tespit Formu”, üstün ve özel yetenekli çocuklardan da istenmeye başladı. Bu noktada iki garip durum ortaya çıkmakta ve özel yetenekli çocuklar ve aileler için adeta işkence haline gelmektedir.
Birincisi; zaten ikili tanılama sınavından geçen bu öğrencilerin yeniden tanılamaya ihtiyaç duyulup, duyulmayacağı. Çünkü yürürlükteki Bilsem Yönergesine göre tanılaması yapılan bu öğrencilere, Bakanlığın başka bir birimi tarafından yeniden tanılama yapılması garip bir durum.
İkincisi ise tanılama için Rehberlik Araştırma Merkezlerine yönlendirilen bu öğrencilere, eğitsel açıdan yetersiz öğrencilere uygulanan “Eğitsel Değerlendirme Tespit Formu”nun uygulanması. Bu formdaki soruları gördükten sonra üstün yetenekli öğrencilere ve velilerine neden işkence yapıldığını açıklıkla göreceksiniz. Merak edenler, formu internet ortamından indirerek soruları görebilir.
Özel veya üstün yetenekli öğrenci ve velilere yapılan bu garip uygulamanın bir an önce kaldırılması, tanılaması yapılmış öğrencilerin ve velilerinin bürokrasiye boğulmaması, hakkettikleri destek eğitiminin verilmesi ve toplumumuzun geleceği açısından bu öğrencilerden azami ölçüde yararlanılmasının sağlanması için gereken düzenlemelerin yapılması gereklidir.