İnsanlar, birbirleriyle iletişim halinde olan sosyal varlıklardır. Bu iletişim iki kişi arasında bile olsa, her biri birbirini etkilemeyi, diğeri tarafından onaylanmayı, fikirlerinin, görüşlerinin benimsenmesini bekler, ister.
Bu nedenle diğer insanları etkilemek için hem fiziksel görünüşünü, hem de kültürel yapısını geliştirmek için çaba içine girer. Bu süreç, hem insanlar, hem de örgütler açısında birbirlerini etkileme gücü anlamına gelir. Güç ve etkileme bütün örgütsel faaliyetlerin yürütülmesi için gereklidir. Çünkü örgütsel faaliyetlerin başarılı olmasında güç ve etkileme gücü önemlidir.
Güç, başkalarını etkileyebilme kapasitesidir. Daha geniş bir tanımla, bir şahsın veya grubun, başka bir grubun davranışlarını yönetme ve kontrol etme kapasitesidir. Aynı zamanda bir grubun, başka bir grubun direncine karşı koyabilme yeteneğidir.
Gücün, etkileme, otorite, yetki, kuvvet ve bağımlılık gibi kavramlarla da ilişkisi vardır.
Etkileme ve bağımlılık kavramları enformel örgütlerde daha fazla gündeme gelen kavramlardır çünkü herhangi yasal, yazılı bir dayanağı yoktur. Oysa otorite, yetki ve kuvvet kavramları dayanağını yazılı ve yasal kurallara bağlanmış kaynaklara dayanarak gücü kullanır.
Örgütlerin başarılı olması ve amaçlarına ulaşması örgütsel gücü kullanma kapasitelerine bağlıdır. Ancak örgütsel gücü kullanırken hiyerarşik ve bürokratik dikey kurallardan ziyade, demokratik ve yatay güç ilişkilerini kullanmaya dikkat etmelidirler.
Birçok okulda, okul yöneticileri genellikle yetki ve otoriteye dayalı kuvveti kullanma eğilimindedirler. Oysa okul, bütün diğer kurumlardan farklı olarak demokratik ilişkilerin en çok yerleşmesi gereken ve bütün paydaşlarıyla demokrasiyi yaşayan, örgütsel güç ilişkileri etkileme gücünün kullanıldığı, bürokratik ve hiyerarşik ilişkilerin en aza indirildiği canlı birer organizma olmalıdır.