İnsanların tek başına yaşamaları sık rastlanan bir durum değildir. Çünkü işbölümü veya işbirliği yapmadan tek başlarına bütün işlerin üstesinden gelmeleri olanaksızdır. Çeşitli nedenlerle bir araya gelen insanlar bir takım sosyal yapılar oluşturur. Bu sosyal yapılar da zamanla örgütleri oluşturur.
Genel olarak örgüt denildiğinde, iki veya daha fazla insanın ortak bir amacı gerçekleştirmek için davranışlarını biçimsel kurallara göre düzenlediği yapı anlaşılır. Başka bir deyişle örgüt, belirli bir görevi devamlı, ahenkli ve uyumlu olarak yapmak amacıyla bir kişinin yönetiminde örgütlenmiş insan topluluğudur. Kısaca örgüt, birçok kişinin bilinçli bir şekilde oluşturduğu güç ve eylem birliğidir.
Örgütler de tıpkı birer insan gibi doğar, yaşar, öğrenir, değişir, gelişir, tıkanır, donuklaşır ve ölür. Örgütlerin ölümü öğrenme, yenilenme, değişme ve gelişme çabalarını gerçekleştirip gerçekleştirmemeleri ile doğrudan bağlantılıdır. Özellikle örgütler de, öğrenmeye kapalı insanlarda olduğu gibi öğrenme yetersizlikleri ile de mustariptir. Bu yetersizliklerin farkına varılmadığında durum daha da kötüleşir. Senge (2013), örgütlerdeki öğrenme yetersizliklerini şu başlıklar altında toplar;
-Pozisyonum neyse ben oyum
Çalışanların bulundukları örgütte, sadece kendi yaptıkları işe odaklanmaları, o iş dışında herhangi bir işe veya göreve yönelik bir talepte bulunmamaları, adeta bir makinenin parçaları gibi hareket etmeleri, bütünü görmemeleri; örgüt, görev veya işlev değiştirdiğinde yeni göreve adapte olamamaları ve bunun sonucunda da kendileriyle birlikte, örgütün de işlevsizleşmesi sonucunun ortaya çıkmasıdır.
-Düşman dışarıda
Örgüt faaliyetlerinde yaşanan her başarısızlığın nedeninin dışarıdaki bir nedene bağlanmasıdır. Bu nedenler, her örgütün yaptığı faaliyete göre değişir. Örgüt bir işletmeyse, düşen satışların, rakip firmaların kural dışı çalışmalarına; bir okulsa, akademik başarısızlığın, veli profilinin ekonomik durumunun düşüklüğüne; örgüt bir siyasal partiyse oylarını yükseltememesinin nedeninin, iktidar partisinin gücü ve medyayı kontrol etmesine; örgüt bir sendikaysa, üye kayıplarının veya üye artışı olmamasının gerekçesinin, hükümetin baskılarına bağlanması olabilir.
-Sorumluluk üstlenme yanılsaması
İleride olabilecek olaylar veya durumlara karşı, önceden etkin olma, önceden hazır olma ve önceden eylem yapma durumudur. Bu durumda, sonradan olabilecek olumsuz durumlar, önceden önlenmeye çalışılır fakat olası durumlar gerçekleşmediğinde, yapılan çalışmaların tümünün israf ve maliyet hanesine yazılacağı aşikardır. Çok sık olarak önceden etkin olma, tepkisel olmanın örtülü halidir ve örgütleri anlamsız işler yapma durumunda bırakabilir.
-Olaylara takılıp kalma
Örgütte yaşanan herhangi bir başarısızlığın nedenlerinin analiz edilip bu nedenlere göre çözümler önerileceğine, alışılagelmiş nedenleri, bütün sorunların nedeniymiş gibi telakki ederek, sorunları çözmeye çalışmak anlamına gelir. Herhangi bir örgütte, oy kaybı, üye kaybı, etki kaybı olduğunda, bunun bütün nedeninin üye ve yöneticilerin yeterince çalışmamalarına veya çaba göstermemelerine bağlamak, olaylara takılıp kalma anlamına gelir.
-Haşlanmış kurbağa meseli
Bir kurbağayı kaynamış suyun içine atarsak, hemen kendini dışarı atar ancak yavaş yavaş ısıtılan suyun içinde olan kurbağa, o konforlu yeri bırakıp dışarı atlamaz üstelik yavaş yavaş ısıtıldığının farkına varana kadar iş işten geçecektir. Örgütlerde de sorunlar karşısında bilindik ve her zaman uygulanan çözümler yürürlüğe konduğunda, sorunların çözülmediğinin farkına varılamaz, ta ki örgüt yaşayamaz hale gelinceye kadar.
-Tecrübeyle öğrenme hayali
En güçlü öğrenme doğrudan tecrübeyle olur ancak sorunlar karşısında zaman zaman hiç denenmemiş yolları denemek, hiç sapılmamış alanlara yönelmek gerekebilir. Bu anlamda, sorunların çözümünü tecrübe ederek çözmeyi beklemek daha fazla soruna yol açabilir.
-Yönetici takım miti
Çoğu zaman yönetici takımlar kendilerine ait söz geçirecek alan için mücadele etmekle geçirir, kendilerini kişisel olarak sevimsiz gösterecek şeylerden kaçınır ve herkesin takım kollektif stratejisinin arkasında olduğu izlenimini vermeye çalışırlar. Tutarlı bir takım görüntüsünü korurlar. İmajı bozmamak için aralarındaki anlaşmazlıkları bastırmaya çalışırlar ciddi itiraz ve çekincelere sahip olanlar bunları açıkça ifade etmekten kaçınırlar ve ortak kararlar ve herkesin kabul edebileceği, sineye çekebileceği sulandırılmış uzlaşmalar ortaya çıkar.
Birçok örgütün iyi öğrenememesi, kendini yenileyip değiştirememesi ve sorunlarına çözüm bulamayarak çözülmesi tesadüf değildir. Örgütlerin tasarlanma ve yönetilme şekilleri, insanların işlerinin tanımlanma şekli ve daha da önemlisi bizlere öğretilen düşünme ve karşılıklı etkileşime girme şekli temel öğrenme yetersizliklerini yaratmaktadır. Bu yetersizlikler akıllı, kendini işine adamış insanları çabalarına rağmen etkinliğini sürdürmektedir. Çoğu kez sorunları çözmek için ne kadar çaba harcanırsa harcansın, sonuç değişmemektedir. Çünkü öğrenme yetersizlikleri örgütleri istila etmiştir.
Yaşadığımız dönemde, siyasi partilerden sendikalara, siyasi gruplardan derneklere, ekonomik-ticari işletmelerden okullara kadar birçok örgüt öğrenme yetersizlikleri ile maluldür. İşin en kötü yanı da, bu örgütlerin sorunun farkında olmamalarıdır.
Kaynaklar
Peter. M.Senge. (2013) Beşinci Disiplin. Yapı Kredi Yayınları.
Salih Güney (2013) Örgütsel Davranış.