2017-2018 Öğretim Yılının başlamasına az bir zaman kaldı. Üniversiteler ve orta öğretim okullarına kayıtlar, YGS-LYS ve TEOG sınavları sonuçlarına göre yapıldığından, bu okullara kayıt olacak öğrenciler ve okul/üniversite yöneticileri açısından kayıt esnasında herhangi bir maddi sorun görünmüyor. Çünkü üniversite ve orta öğretim okullarının, yetersiz de olsa ödenekleri olduğundan, eğitim yöneticileri bütçe, öğrenci velileri de bağış adı altında alınan kayıt parası derdine düşmüyor.
Ancak ilköğretim okulları olan ilk ve ortaokullar için durum böyle değil.
İlkokul ve ortaokulların bağımsız bir bütçeleri yok. Sadece genel giderler olan yakıt, elektrik, su, telefon ve büyük onarım gibi gider kalemleri, idare tarafından karşılanıyor. Bunun dışında küçük onarım, boya, bahçe düzenlemeleri, elektrik, su aksamı ve demirbaşların bakım ve onarımı, temizlik sarf malzemeleri, özel güvenlik hizmetleri, kırtasiye giderleri gibi giderler için idare herhangi bir ödenek ayırmıyor.
Kamuoyunda her yıl kayıt parası, temizlik parası, fotokopi parası gibi adlar altında gündeme gelen ve okul toplumunun (İdare-Öğretmen-Veli-Öğrenci) bütün taraflarını karşı karşıya getiren tartışmalar işte bu nedenle yaşanıyor.
Konuyla ilgili olarak, 16 Ağustos 2017 tarihinde basın toplantısı düzenleyen ve okullara öğrenci kayıt sürecinin başladığını belirten Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, okul kayıtlarında velilere zorla bağış yaptırıldığı, okul kayıt ücreti alındığı konusuna değindi. Milli Eğitim Temel Kanunu 16. maddeyi hatırlatan İsmet Yılmaz, MEB personellerine öğrenci kayıtları sırasında velilerden hiçbir suretle bağış yapmaya zorlanmamaları konusunda uyarıda bulundu. Bütün personellerime talimatımdır ifadesini kullanan Milli Eğitim Bakanı, öğrenci kayıt parası diye bir şey yok dedi.
En üst makamdan net ve açık bir şekilde talimat gelmesine rağmen her yıl basına birçok kayıt parası olayı yansımaktadır. Bu yıl da bu tür olayların olacağı gün gibi ortadadır. Çünkü sıraladığımız giderlerin karşılanmasının başkaca yolu yoktur.
Bu anlamda, velileri zorla bağış yapmaya zorlayan okul yöneticileri ve okul aile birliği yetkililerini yine zorlu bir süreç beklemektedir. Oysa sorunun çözümü zor değildir. Geçtiğimiz yıllarda gündeme gelen ve çıktı-çıkacak gözüyle bakılan ilköğretim okullarına ödenek verilmesi konusu aciliyetini korumaktadır. Öğrenci başına hesap edilecek 40-50 TL gibi bir rakam okullarımıza ödenek olarak aktarıldığında sorunların büyük bir kısmı çözülecektir.
Zaten yasak olmasına rağmen, hemen hemen bütün ilköğretim okullarında, okul yöneticilerince belirlenen bir rakam, öğrenci velilerinden adeta zorla alınmaktadır.
Bu sorunu çözmenin, okul toplumunu para işlerine girmeden sadece eğitim-öğretimle uğraşan bir yapı olarak varetmenin tek yolu ilköğretim okullarına ödenek ayırmaktır.
Bu nedenle; “Okuluma ödenek istiyorum”