Türkiye'de birçok okul(lise) türü var. Bu okul türlerinin düzenlenmesinde zaaflar olduğu eğitim camiası tarafından bilinmektedir. Büyük bir organizasyon eksikliği olduğu da aşikardır. Değişen dünya düzenine ve hızla başkalaşan öğrenci profiline göre eğitimde reformun şart olduğunu düşünüyorum.
Bir öğrenci herhangi bir okul türüne sistem tarafından belirli kriterlere göre yerleştirildiği zaman öğrenci o okulda ne için bulunduğunu, okulda nasıl bir eğitime tabi tutulacağını, okulu bitirince kendisini nasıl bir süreci beklediğini iyi bilmelidir. Eğer öğrenci özellikle mezun olduğunda belirsiz bir sürecin kendisini beklediğini bilirse o zaman kendisi için verimsiz ve kısır bir eğitim öğretim süreci başlamış demektir. Bir okulun hedefi, amacı olduğu gibi bu hedef ve amaç öğrenciler tarafından da benimsenmelidir. Okuldan mezun olan bir öğrenci iş aramamalıdır. İşverenler kendi ihtiyaçlarına göre okullarla işbirliği içerisinde olup süreci takip ederek kendi talepleri ve ihtiyaçları doğrultusunda kaliteli eleman talebinde bulunmalıdır.
Okul türleri düzenlenirken aşağıdaki kriterler göz önünde bulundurulmalıdır:
- Bölgesel farklılıklar ve bölgesel ihtiyaçlar
- Ülke ekonomisinin talepleri
- Kurum ve kuruluşların hangi özelliklerde eleman aradığı
- Gelecekte hangi branşların dünya düzeninde ilgi odağı olacağı ve yön vereceği
- Sanayi ve teknoloj alanında ne gibi istihdamların olacağı
- Devlet dairelerindeki uyum ve kalitenin artması için ihtiyaç duyulan personelin özellikleri
- Ara eleman talebi
- Toplumun ihtiyaçları
- Öğrencilerin istekleri ve beklentileri
- Değişen dünya düzeni
Türkiye eğer eğitim alanında dünya lideri olmak istiyorsa sağdan soldan kopya çekmeden kendi milli eğitim sistemini oluşturmalıdır. Daha önce de milli eğitim sistemi projesini önermiştim. Şimdi de okul türleri için teklif sunuyorum. Eğitim camiasının değerlendirmesine bırakıyorum.
Temel sorun; yaklaşık 1 milyon çalışanı, 15 milyon öğrencisi olan bir yapıyı ve binlerce kurumu merkezi olarak idare etmeye çalışmaktır. Bu bakanlık elinden geldiğinin en iyisini yapmaya çalışıyor elbette ama bu kadar çapı geniş bir dairede eli her tarafa ulaşamadığı için her seferinde yüzüne gözüne bulaştırıyor. Milli eğitim bakanlığı artık bu yükü taşıyamaz ve yön veremez duruma gelmiştir. Büyük bir camianın iş ve işlemlerini, atamaları, görevde yükselmeleri, maaşları, giderleri, gelirleri, fiziki ihtiyaçları, personel ihtiyaçlarını, disiplin sorunlarını , derslik ihtiyacını, emeklilik gibi görev ve sorumlulukları içerisinde başını kaldırıp gelecekte ''mezun olan çocuklara ne olacak'' sorusunu yanıtsız bırakmaktadır. Süreci organize edemediği gibi ülkenin ve piyasanın beklentilerini de karşılayamamaktadır. Mezun olan gençler devlet kapısında çalışmaya yönlendirildiği için milyonlarca mezun atıl durumda beklemektedir. Meslek liselerinde okuyan öğrencilerin ise okula başlarken bile isteksiz ve amaçsız başladığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bütün bu sorunların çözümü için proje basamaklarını kamuoyunun bilgisine ve değerlendirmesine sunuyorum:
- Milli eğitim sistemi komisyonu kurulur. Komisyonda beyin takımı coğrafi bölgelerde eğitimde kendini ispatlamış sahadaki eğitimcilerden ve diğer bakanlık temsilcilerinden seçilmelidir.
- Diğer bakanlıklar ile işbirliği kurulur. Hangi bakanlığın nasıl bir talebi olduğu, her sene kaç kişiyi istihdam edebileceği, aradığı elemanların özellikleri ve donanımının nasıl olduğu tespit edilir.
- Gelecekte dünyaya yön verecek mesleklerin neler olduğu tespit edilir. Örneğin robot çağına gireceğimiz şimdiden belli oldu, bu alanla ilgili okullar açılabilir. Ya da uçan arabaların tasarlanması ve üretilmesine doğrudan geçilebilir.
- Bölgesel ihtiyaçlar ve farklılıklar belirlenir. Bu bölgelerde yetişen veya çıkarılan ürünlere göre okullar şekil alabilir. Örneğin Batman'da petrol çıkarılıyorsa burada petrol ile ilgili okullar açılmalı. İç Anadolu'da tarım ile ilgili okullar açılabilir. Zonguldak'ta demir çelik ile ilgili, Eskişehir'de havacılık ile ilgili okullar açılabilir. Doğu Anadolu'da hayvancılık, et-süt ürünleri ile ilgili okullar hayata geçirilebilir. Yani kısacası hangi bölgede en belirgin ihtiyaç ne ise ve o bölgede yetişen - çıkarılan ürün ne ise ona göre bir düzenleme yapılmalıdır. Ta ki amaçlar hedefler ve temel ihtiyaçlar birbiri ile örtüşsün.
- Milli Eğitim Bakanlığı çatı bakanlık olmak koşulu ile diğer bakanlıkların kendi okullarını açmalarına imkan sağlanmalıdır. Örneğin:
BAKANLIK- Kurullar | BAĞLI OKULLAR |
Milli Eğitim Bakanlığı | Fen ve Sosyal Liseler, Anadolu Liseleri, Proje İmam Hatipler |
Gençlik Ve Spor Bakanlığı | Spor ile ilgili bütün okullar, Olimpiyat Okulları |
Aile Bakanlığı | Halk Eğitim okulları |
İçişleri Bakanlığı | Polis Okulları, Askeri Okullar |
Diyanet İşleri Yüksek Kurulu | İmam Hatip Liseleri |
Kültür ve Turizm Bakanlığı | Güzel Sanatlar Lisesi, Müzik Liseleri, Turizm ve Otelcilik Liseleri, |
Sanayi Ve Ticaret Bakanlığı | Sanayi ve ticaret ile ilgili bütün okullar, Meslek ve Teknik Liseler |
Ulaştırma Bakanlığı | Uçak ve Uçan Araba okulu, Hızlı Tren Okulu |
Maliye Bakanlığı | Mali konulardaki bütün okullar |
Adalet Bakanlığı | Hukuk Okulları |
Çalışma ve Sosyal G. Bakanlığı | Personel ihtiyacını karşılamaya yönelik okullar |
Gıda Tarım Ve Hayvancılık | Konu ile ilgili okullar |
Sağlık Bakanlığı | Sağlık liseleri, Hemşirelik, eczacılık vs. |
Milli Savunma Bakanlığı | Milli savunma ile ilgili okullar |
Kalkınma Bakanlığı | Robotik Okulları, |
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı | Enerji ile ilgili okullar |
Yani kısacası her bakanlık kendi ihtiyaçları doğrultusunda okullar açabilmeli. Plan, proje ve süreci kendisi belirleyebilmeli. Öğretmen ihtiyacını ise Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK bakanlıkların talebine göre karşılayabilmeli. Atamalar ve personel ihtiyacı karşılandıktan sonra her bakanlık kendi okulundan, işleyişinden, giderlerinden ve çıktılarından sorumlu olmalı. Böylece okullar ihtiyaca göre belirlenecek ve adeta nokta atışı yapılacaktır. Milli Eğitim Bakanlığının yükü azalacak kendi işine daha iyi konsantre olacak, bakanlıklar ihtiyaca cevap verecek, piyasa beklentilerine cevap ve karşılık bulacaktır. Okullarda okuyan öğrenciler neden okuduğunu mezun olduğunda kendisini bekleyen süreci net bir şekilde bileceği gibi istendik kalitede de donanımlı olacaktır. Süreci benimseyerek okuyan öğrencilerden ise maksimum verim alınacaktır. Disiplin sorunları azalacak huzurlu bir eğitim öğretim ortamı oluşacaktır.