Okul kütüphaneleri, bünyesinde yer aldığı öğretim kurumunun eğitim ve öğretim faaliyetlerini desteklemek için gerekli her türlü bilgi kaynağını (basılı, görsel-işitsel vs.) sağlayan, düzenleyen ve etkin bir şekilde hizmete sunan bilgi merkezleridir.[i]
Fransa'da Üçüncü Cumhuriyet döneminde eğitimin zorunlu, parasız ve laik olması için mücadele etmiş ve başarmış bir Başbakan olarak tarihe geçen Juley Ferry “Okul için her şey yapabilirsiniz, eğer okulun bir kitaplığı yoksa hiçbir şey yapmamış olursunuz.” diyerek, okul kütüphanelerinin önemini daha o yıllarda vurgulamıştır.
UNESCO Okul Kütüphanesi Bildirgesi’nde (Bildirge) okul kütüphanesinin misyonuna dair; “Okul kütüphanesi, günümüzün bilgiyi temel alan toplumunda başarılı hizmetlerin verilmesi için esas olan bilgi ve düşünceleri kapsar. Okul kütüphanesi, öğrencilerin sorumlu vatandaşlar olarak yaşamalarını sağlarken, onları yaşam boyu öğrenme becerisiyle donatır ve hayal güçlerini geliştirir.”[ii], ifadelerine yer verilmiştir.
Prof. Dr. Jale Baysal, okul kütüphanelerinin amaçlarını şu şekilde açıklamaktadır;[iii]
-İlk ve orta öğretim okullarında ders programlarını desteklemek,
-Öğrencilerin bireysel okuma gereksinimlerine yanıt vermek,
-Onlarda okuma alışkanlığı yaratmak ve kökleştirmek,
-Kitabı ve kütüphaneyi kullanmayı öğretmek,
-Kütüphane yaşantısının getireceği olanaklardan yararlanarak toplumsal davranışları güçlendirmeye katkıda bulunmak.
Kütüphane konusunda geçmişe kısa bir yolculuk yapacak olursak karşımıza çok da olumsuz sayılmayacak bir tablo çıkar. Şöyle ki;
Okur-yazar bulunan hemen her evde, kurulan her medresede, her mescid ve camide bir kitaplığın bulunduğu Osmanlı Devleti'nin son zamanlarında kayda değer 763 kütüphane mevcuttu.
Cumhuriyet döneminde ise, dönemin eğitim alanında en önemli adımı olan 3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat (Öğretimin birleştirilmesi) kanunuyla daha önce Evkaf Nezâretine bağlı olan okul, medrese ve kütüphaneler Maarif Vekâletine bağlanmıştır. 1927 yılında çıkartılan tekke, zaviye ve türbelerin kapatılmasına dair kanun ile de, buralarda bulunan kitaplar kütüphanelere devredilmiştir.
Yine kütüphanecilik alanındaki en önemli hizmetlerinden biri 1924 yılında Atatürk'ün emriyle hazırlanan “Basma Yazı ve Resimleri Derleme Kanunu” olmuştur.
Osmanlı Devleti’nde ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında, kütüphanelere verilen büyük önem; acaba içinde yaşadığımız dönemde de aynı derecede veriliyor mu? Bu soruya cevap verebilmek için öncelikle okul kütüphanelerinin yasal durumunu irdelemek gerekiyor.
Okul kütüphaneleri ile ilgili yasal çerçeve “MEB Okul Kütüphaneleri Yönetmeliği”[iv] ve bu yönetmeliğe dayanılarak hazırlanan “MEB Okul Kütüphaneleri Standart Yönergesi” [v] ile belirlenmiştir.
Yönetmeliğin “Amaç” başlıklı 1.maddesinde;
“Bu Yönetmeliğin amacı, Türk Millî Eğitiminin genel amaçları ve temel ilkeleri doğrultusunda öğrencilerin bilimsel düşünen, demokratik davranışlara sahip, okuma alışkanlığı kazanmış, öğrenmeye, araştırmaya ve yeni teknolojileri kullanmaya istekli; hak, görev ve sorumluluklarının bilincinde; çağın gereklerini yerine getirebilecek şekilde yetişmelerine ve yararlanmalarına yardımcı olmak için okul kütüphaneleri ile ilgili gerekli düzenlemeleri yapmaktır.” hükmü;
“Kuruluş” başlıklı 5.maddesinde “Yönetmeliğin amacını gerçekleştirmek üzere kurumlarda okul kütüphanesi ve ilköğretim kurumlarında ayrıca sınıf kitaplığı kurulur.” hükmü;
“Atama veya Görevlendirme” başlıklı 7.maddesinde ise “Kitap sayısı üç bini aşan okul kütüphanelerine bir kütüphaneci atanır. Kütüphanecinin atanamadığı durumlarda Yönetimce kütüphanecilik kursu almış her öğretmen yoksa öğretmenler kurulunca belirlenecek bir öğretmen görevlendirilir. Öğretmene yardımcı olmak üzere okul müdürlüğünce bir memur görevlendirilir. Öğretmen ve memurun, Bakanlıkça düzenlenecek programa göre kütüphanecilik ile ilgili hizmetiçi eğitim kursuna katılmaları sağlanır.” hükmü bulunmaktadır.
Bu hükümlere göre; eğitim kurumlarında okul kütüphaneleri, ilköğretim okullarında da kütüphanelerin yanı sıra, ayrıca sınıf kitaplıkları kurulmalıdır. Kitap sayısı üç bini aşan kütüphanelerde de memur veya öğretmen görevlendirilmelidir.
Okul kütüphanelerinin; eğitim ve öğretim programlarına etkin bir şekilde katkıda bulunmak, öğretmenlerin mesleki çalışmalarına yardımcı olmak, öğrencilerin gerek ders için, gerekse boş zamanlarını en iyi şekilde değerlendirmelerine olanak verip onların yapıcı, eleştirel ve estetik değerlere ilgi duymalarını sağlamak, yararlananların düşünme yeteneğinin geliştirilmesi ve bilgi gereksinmelerinin karşılanması için, her türlü bilgi kaynağını sağlamak, düzenlemek- hizmete sunmak, gibi amaçları göz önüne alınacak olursa, eğitime ve eğitim sistemine yapacakları katkının ne derece önemli olduğu görülecektir.
Peki, okul kütüphanelerinin yasal durumu bu kadar net ve olumlu, amaçları ve yerine getirdikleri misyon son derece önemli bir durumdayken; okul ve kurumlarımızda baş köşede yer alması gereken kütüphaneler konusunda fiili durum ne?
Ya da bir başka deyişle, okul kütüphaneleri ne durumda?
Türkiye’de okul kütüphanelerinin durumuyla ilgili olarak Terakki Vakfı Okullarından Osman Torun katıldığı bir panelde; 2005 yılı itibariyle Türkiye’de 42233 okulun olduğunu, 2008 itibariyle 18830 okul kütüphanesinin bulunduğunu ve bu okul kütüphanelerinin 1327′sinin özel okullarda olduğunu belirtmiştir.
Bu anlamda Milli Eğitim Bakanlığı’nın Dünya Bankası ile yaptığı bir çalışma olan TİMSS, okullardaki kütüphanelerin durumu hakkında önemli bilgiler veriyor. Türkiye’de TIMSS 2011 çalışmasına katılan 4. sınıf öğrencilerinin %1’inin okullarında beş binden fazla farklı kitabın bulunduğu kütüphane olduğu görülmektedir. Bu oran Güney Kore’de %92, dünya ortalaması ise %32’dir. Öğrencilerin %38’inin okul kütüphanesinde 501-5000 kitap bulunurken, %37’sinin okul kütüphanesinde 500 ve daha az kitap bulunmaktadır. Çalışmaya katılan öğrencilerin %24’ünün ise okullarında kütüphane bulunmamaktadır.[vi]
Öğrencilerin okul kütüphanesindeki kitap sayısı durumuna göre matematik başarı testinden almış oldukları ortalama puanlar incelendiğinde, okul kütüphanesi bulunmayan öğrencilerin başarı ortalamalarının 420, kütüphanesinde 500 ve daha az kitap olan öğrencilerin 477 ve okul kütüphanesinde 501-5000 arasında kitap bulunan öğrencilerin başarı ortalamalarının 487 olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak, okul kütüphanesindeki kitap sayısı arttıkça, öğrencilerin matematik başarılarının da artma eğiliminde olduğu görülmektedir. TIMSS ülkeleri genelinde olduğu gibi Türkiye’de de okul kütüphanesindeki kitap sayısı arttıkça öğrenci başarısının arttığı görülmektedir.
Türkiye’de en yüksek başarı ortalamasının kütüphanelerinde 501-5000 arası kitap bulunan okullarda, en düşük başarı ortalamasının ise kütüphanesi olmayan okullarda öğrenim gören öğrencilerde tespit edildiği görülmüştür. Bu durum okul kütüphanelerinin güçlendirilmesi gerçeğini ortaya koymaktadır.
Bugün itibarıyla bakıldığında, okul kütüphanelerinin sayısının arttığını ve tam kapasite ile kullanıldığını söyleyemeyiz. Aksine, uygulanan personel politikaları nedeniyle, MEB’de memur ve hizmetli sayısında hızla azalma olmuş, genel idari hizmetlerin yürütülmesinde ve okullarda memur görevlendirilmesinin zorluklar yaşanmış, bu durum okul kütüphanelerine de olumsuz yansımıştır.
Konunun uzmanlık gerektiren bir iş olması ve ‘ek yük’ getirmesi nedeniyle, okul ve kurum yöneticileri kütüphanelerden uzak durmuş, denetimlerde “kütüphanemiz var” dedirtecek kadar kütüphanelerle ilgilenilmiş; eğitim sistemimizde yaşanan değişim ve dönüşüm nedeniyle okullarda kütüphane olarak belirlenen derslikler sınıflara çevrilmiş, varolan kütüphaneler de bakımsızlık, ilgisizlik ve kitap yenilenmemesi nedeniyle atıl duruma düşmüştür.
Toplumlar, kültürlü oldukları ve eğitime gereken önemi verdikleri ölçüde kendilerini başka toplumlara kabul ettirebilirler. Eğitilmiş insan gücü ise eğitim kurumlarının ayrılmaz bir parçası olan kütüphaneler ile mümkün olacaktır. Araştıran, kendini yetiştiren, kendine sunulan bilgiyle yetinmeyip daha fazla bilgiyi nereden, nasıl bulacağını sorgulayan insanların yetiştirilmesinde ve okuma alışkanlığının kazandırılmasında okul kütüphanelerinin önemi çok büyüktür.
Bu nedenle MEB’in, zaten yasal altyapısı bulunan okul kütüphaneleri konusunu, en azından yasal mevzuatının gerektirdiği ölçüde gündemine alması ve okul kütüphaneleri konusuna gereken önemi vermesi gereklidir.
Okul kütüphaneleri konusunda Türk Kütüphaneciliği’nin ilk profesörü olan “hocaların hocası” unvanlı Prof. Dr. Osman Ersoy, şu çarpıcı düşünceleri dile getirmektedir: “Okul kütüphaneleri, eğitim ve öğretimin bölünmez bir unsuru olmasına rağmen, kütüphane türleri içinde bunun kadar ihmal ettiğimiz bir kütüphane çeşidini hatırlamıyorum. Kütüphanesiz bir eğitim düşünebiliyorsak, gerçekte, eğitimi ciddiye almıyoruz demektir.”[vii]
[i] Erol YILMAZ Eğitimde Okul Kütüphaneleri: Türkiye’de Durum. Millî Eğitim Sayı 208 Güz/2015
[ii] a.g.e s.262
[iii] a.g.e s.262
[iv]MEB Okul Kütüphaneleri Yönetmeliği http://mevzuat.meb.gov.tr/dosyalar/95.pdf
[v] MEB Okul Kütüphaneleri Standart Yönergesi http://mevzuat.meb.gov.tr/dosyalar/548.pdf
[vi] Aydın İleri. Okuma Kültürü ve Okul Kütüphaneleri Raporu 2017 / Okul Kütüphanecileri Derneği
[vii] a.g.e. s.260