21.yüzyılda, bütün ülkelerde ve her alanda büyük değişimler yaşanmakta, bu değişim var olmanın temel koşulu haline gelmektedir. Değişim, en fazla eğitim sistemini etkilemekte, bunun sonucunda eğitim uygulamalarında da değişim kaçınılmaz hale gelmektedir. Eğitim sisteminin temel unsuru olan okullar da bu değişimden en büyük payı alan kurumlar arasındadır.
Eğitim sistemimizde yer alan okul öncesi, ilk ve ortaöğretim okullarının, var olan durumlarıyla yollarına devam edemeyeceği hemen hemen bütün eğitim kamuoyunun malumudur.
Bu anlamda, 2023 Eğitim Vizyonunda yer alan ‘Okul Gelişim Modeli’ belki de üzerinde durulması gereken en önemli konu başlığı ve sorunlarla boğuşan okullarımız için son şans, tünelden önce son çıkıştır.
Okul geliştirilmesinin genel amacı, okulların müdür ve öğretmen nitelikleri, sınıf büyüklükleri, sınıf donanımı, ailelerin katılımı, öğretim teknolojisi ve okul binaları gibi önemli alanlarda bu okulların OECD ülkeleri eğitim standartlarına karşılık gelen standartları karşılayabilmesini sağlamaktır.
2023 Eğitim Vizyonunda, okul gelişim modeli, bir yaşam alanı olarak okulu her bir çocuğumuzun değerine değer, mutluluğuna mutluluk katan evrensel, millî ve manevi erdemlerle birlikte yaşam becerilerinin içselleştirildiği mekânlar olarak görülmektedir. Yeni yüzyılda zamanın ruhunu önemseyen yeni bir okul anlayışı, eğitimle ilgili tüm aktör, STK’lar, eğitim sendikaları vb. kuruluşların iş birliğiyle ortaya konulacaktır.
Bu anlamda, eğitim sisteminde tüm iyileştirmelere yönelik politika, strateji ve eylemlerin başarı kazanmasında, en temel birimler sınıf ve okuldur. Bu nedenle okulların eğitim sistemimizin, içinde bulundukları il, ilçe ve muhitin öncelikleri doğrultusunda amaçlara sahip olmaları ve bu amaçları gerçekleştirmek için faaliyetlerini düzenlemeleri, sistemin bütününde iyileşme sağlamanın ön koşuludur.
Bu tespitlerle, Millî Eğitim politikaları ve amaçlar doğrultusunda, okulların içinde bulundukları koşul ve öncelikler dâhilinde gelişmelerini sağlayacak bir “Okul Gelişim Modeli” hayata geçirilmesi gerekmektedir ve vizyon belgesi bu tespiti yapmıştır.
Bu modele dayanarak her bir okulun kendi hazırlayacağı Okul Gelişim Planı, yıllık bazda Bakanlıkla birlikte izlenecek bir yol haritası niteliğinde olacak; bu hedefler doğrultusunda çocukların bireysel, akademik ve sosyal gelişim amaçlarına yönelik etkinlikler izlenecek, değerlendirilecek ve desteklenerek iyileştirilecek, bu gelişim modeliyle tüm kademelerde yarışma ve rekabet odaklı değil, paylaşım temelli bir anlayış benimsenecektir.[i]
Okul gelişiminin değerlendirilmesindeki temel ilke, okulun gelişmeye yönelik mutlak bir ölçüte ulaşması, başarılı olarak etiketlenmesi, sınıflanması ve diğer okullarla karşılaştırılması olmayacak, okul gelişimindeki başarı, her bir okulun var olan imkânlarını göz önüne alarak yapacağı planla, kendi hedefleri doğrultusunda bulunduğu yerden kat ettiği mesafeyle değerlendirilecektir.
Dikkat edilirse, okul gelişim modelinin oturduğu temel ilkeler;
- Okulun tüm kademelerinde yarışma ve rekabet odaklı değil, paylaşım temelli bir anlayış,
- Okulun, başka okullarla karşılaştırılması değil, kendi olanakları doğrultusunda hazırladığı planın kat ettiği mesafeye bakılması, olarak tespit edilmiştir.
Bu iki ilkenin hayata geçirilmesinin önünde çeşitli engeller vardır.
Birincisi; okullarımızda hali hazırda, paylaşım temelli bir anlayış yerine, rekabete dayalı bir anlayış hâkimdir. Üstelik okullar, sınıflar, öğretmenler, öğrenciler ve hatta veliler yarıştırılmaktadır. Okullar ve sınıflar kendi arasında; öğretmenler, sınıflarının akademik başarısına; öğrenciler de kendi akranlarıyla akademik başarı ölçütüne göre yarıştırılmaktadır. Bu rekabet ortamında bırakın paylaşım temelli bir anlayışı, küçük bir işbirliğinin dahi yapılması mümkün değildir.
İkincisi; yasal anlamda, ortaokullar ve liseler her ne kadar adrese dayalı kayıt sistemine göre öğrenci alsa da, fiilen karne notuna göre öğrenci kaydı yapılmaktadır. Bu durumda veliler, öğretmenler, öğrenciler ve ilkokullar kendi arasında rekabete dayalı bir geçiş sisteminin esiri durumuna gelmektedir.
Üçüncüsü; okul gelişimi modelini uygulamak için eğitimle ilgili tüm aktör, STK’lar, eğitim sendikaları vb. kuruluşların iş birliği yerine, sadece bir sendikanın görüş ve önerileri hayata geçirilmektedir.
Dördüncüsü ve en önemlisi, okulda eğitim politikalarını hayata geçirecek, vizyon belgesindeki okul gelişim modeline can verecek, demokratik bir okul kültürünü oluşturacak ve sağlıklı bir okul iklimini ortaya çıkaracak olan eğitim yöneticilerinin hal-i pür melalidir. Yapılan bir araştırmada, okul müdürlerinin %53,39’u boş zamanlarını televizyon izleyerek geçirmektedir. Okuma alışkanlıkları ise %1,77’lik oranla okul müdürlerinin yaşamında önem bakımından 13. sırada yer almaktadır. Bununla birlikte, daha da vahimi, okul müdürlerinin %71,7’si hiç kitap okumamaktadır. Okul müdürlerinin okuduğunu anlama düzeyleri, erkekler için %37,1 ve kadınlar için %35,25 olarak belirlenmiştir. Okuduğunu anlama düzeyi lisansüstü mezunları için %33,46, lisans mezunları için %25,67 olarak gerçekleşmiştir.[ii] Bu eğitim yöneticileriyle, böylesi bir vizyon belgesindeki amaçların hayata geçirilmesi, hedeflerin tutturulması mümkün müdür? Üstelik Milli Eğitim Bakanlığı, bu nitelikteki bir eğitim yöneticisi kadrosuyla çalışmaya devam edeceğini kamuoyuna duyurmuştur. Nitekim, son eğitim yöneticisi görevlendirme duyurusunda, sadece mülakatla göreve gelmiş eğitim yöneticilerinin, yeni sistemin ruhuna uygun sınavlardan muaf tutulması, bir sendikanın ‘Aşil Tendonu’ uyarısıyla hayata geçirilmiştir.
2023 Eğitim Vizyonunun en önemli belirleyeni olan ‘Okul Gelişim Modeli’nin önündeki engeller gün gibi ortadadır. Dikkate almak ve vizyon belgesinin ruhuna uygun düzenlemeleri yapmak ya da yapmamak MEB’in uhdesindedir.
Umarız olumlu adımlar atılır.