Sabah Gazetesi yazarı Şeref Oğuz, 28 Eylül 2017 tarihli Sabah Gazetesinde ve internet sitesinde, “Kurmay Öğretmen” başlıklı yazısında, bütün bu tablonun sorumlusu olarak, “Gevşek Öğretmen”leri göstermiş.i
-TEOG-YGS-LYS’de sistem değişiklikleri tartışması,
-Eğitim yöneticileri seçiminde noter onaylı nepotizm uygulamaları,
-Sözleşmeli öğretmen atamalarında vicdanları kanatan adaletsiz mülakat,
-PISA ve TIMSS sonuçlarında ortaya çıkan; okuduğunu anlamayan, problem çözemeyen, fen bilimlerindeki yetersizlik sonucu 72 ülke içindeki ellilerde gezinen pespaye durum,
-Okul öncesi eğitim alamayan milyonlarca çocuk,
-Yeterli beslenemeyen ve eğitimde fırsat eşitliğinden yararlanamayan milyonlarca kırsal kesim öğrencisi,
-Sabahın köründe servislerde uyuklayarak, akşam karanlıkta eve dönmek zorunda kalan ikili öğretim öğrencileri,
-Şehir merkezlerinde 40-50 kişilik sınıflarda öğrenim gören doldur-boşalt eğitimleri,
-Okullarda yetersiz eğitim nedeniyle dershane, etüt merkezi vb.yerlerde dirsek çürüten gençler,
-Mesleki eğitim adı altında asgari ücretin 1/3’i ücretle kölelik yapan meslek lisesi öğrencileri,
-Üniversitelerde doldurulamayan yüzbinlerce kontenjan,
-Orta öğretimde okul terkleri ve açık öğretime yönelen milyonu bulan umutsuz genç,
-Onca zorlama ve teşviğe rağmen imam-hatiplerde yaşanan başarısızlık ve öğrenci azalması,
-Eğitim sisteminin ticarileşmesi, özelleşmesi; eğitimin, Anayasaya aykırı bir şekilde paralı hale gelmesi, velilerin, bu maddi yük altında adeta ezilmesi,
-Merkezi yönetim ve anti-demokratik okul yönetimleri altında ezilen eğitim emekçileri,
-İhraç edilen, açığa alınan, sürgün edilen ve görevde olanların da kendini tehdit altında hissettiği kaotik bir çalışma ortamı,
-İhracı göstererek, örgütlenme hakları ellerinden alınan ve adeta sıtmaya razı edilerek, yoksulluk sınırının altında ücretlere mahkûm edilen öğretmenler…
Listeyi uzatmak mümkün!
Ancak bu kadarı bile yeterli değil mi, öğretmenlerin nasıl bir eğitim sisteminin içinde olduğunu anlamaya?
-Bütün bu yaşanılan tablonun sorumlusu sadece öğretmenler mi Sayın Şeref Oğuz?
Öyle ya, Sabah Gazetesi yazarı Şeref Oğuz, bu olumsuz tablonun sorumlusu olarak sadece, “Gevşek Öğretmen”leri göstermiş!
-Peki ne diyor Sayın Oğuz, bakalım;
Hükümetin açıkladığı Orta Vadeli Program'da yer alan Öğretmen Akademisi çok heyecanlandırmış Sayın Oğuz’u. Öğretmen Akademisi, öğretmenlerimizin niteliklerinin artırılmasını sağlayacakmış Oğuz’a göre. Bu, orta vadeli programdaki en önemli uzun vadeli planmış ve gerekliymiş. Zira Cumhuriyet tarihimizin en “gevşek öğretmen” nesline çocuklarımızın istikbali teslim durumdaymış. Oğuz’a göre, öğretmen akademisi, öğretmenleri tekrar meslek içi eğitimden geçirecek, bu akademi bir bakıma "kurmay öğretmen" yetiştirecek, nasıl ki Harp Akademisi harp kurmayı yetiştirir, Polis Akademisi polisi; Öğretmen Akademisi ile de üstün nitelikli, daha donanımlı öğretmen yetiştirilecekmiş! Bu öneri, daha önce de gündeme gelmiş, fakat 15 Temmuz darbe sürecinde uygulamaya geçememişmiş. Öğretmenler bu sistemle atandıkları yere gitmeyecek, bulundukları yer neresi ise orada bir okula gidecek, çalışacak ve staj geçireceklermiş! Bu dönem bittikten sonra evi neredeyse ya da bitirdiği okul neredeyse orada yeniden okula alınacak, yazın da oluşturulacak Öğretmen Akademisi'nde meslek içi eğitime tabi tutulacakmış!
Öğretmenlere hakaret etmek isteyen her köşe yazarının, ÖABT(Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi) sonuçlarına bakarak yorum kastığı bu günlerde Sayın Oğuz’da öğretmenlere vurmanın dayanılmaz cazibesine dayanarak altın vuruşu gerçekleştirmiş.
-Sanki KPSS’ye giren hâkimlerin, savcıların, mühendislerin, veterinerlerin, iktisatçıların velhasıl tümü meslek gruplarının soruları % yüz yaptığı bir sonuçla karşı karşıyayız?
-Daha geçen yıl hâkim-savcı adayları 70 puan barajını geçemediler diye baraj puanı 60’a düşürülmedi mi?
-Başta tıpta uzmanlık sınavına hazırlanan doktorlar olmak üzere, bütün meslek grupları KPSS sınavlarına hazırlık kurslarına gitmiyor mu?
Peki KPSS sınav sonuçları, TUS sonuçları, hâkim-savcı sınav sonuçları ÖABT sınav sonuçlarından çok mu farklı ve başarılı?
Tabi ki bütün sınav sonuçları başarısız ve yerlerde sürünüyor.
Sayın Oğuz’a yanlış bildiği bir konuyu da hatırlatmak isteriz. “Gevşek Öğretmen”leri, hizmet içi eğitimden geçirmek için düşünülen staj ve öğretmen akademisi 15 temmuz darbe girişimi nedeniyle değil, uygulanıp başarısız olduğu için uygulamadan kaldırıldı.
Bu noktada, öğretmenlerin dışındaki meslek gruplarını eleştirmek gibi bir niyetimiz de yok. Amacımız, eğitim sisteminin çok boyutlu sorunlar nedeniyle bir çöküş yaşadığı ve her meslek grubunun bu çöküşten nasibini aldığını göstermeye çalışmaktır.
Bu arada CV’sine baktığımızda ekonomi ve siyaset eğitimi almış olduğunu gördüğümüz Sayın Oğuz’un; toplumda ortaya çıkan her sorunun ve sonucun nedeninin sadece bir boyutunun olmayacağını, çok çeşitli etkenlerin, sorunlara neden olacağını, özellikle eğitim gibi toplumun tümünü ilgilendiren konularda ortaya çıkan sorunların ve problemlerin nedeninin başta eğitim politikaları, insan kaynakları yönetimi, müfredat, öğretim kademeleri arasındaki geçişler, çalışanların yönetime katılması, iş doyumu ve iş verimliliği, örgüt kültürü ve iklimi, çalışanların ekonomik, mesleki, özlük ve demokratik haklarının korunması ve geliştirilmesi, eğitim kurumlarının fiziki durumu, eğitimde teknolojinin kullanımı ve nihayet insan hak ve özgürlüklerinin teminat altına alındığı demokratik hukuk devleti uygulamalarının etkisi olduğunu bilmesi gerektiğini düşünüyorduk.
Ancak yanılmışız.
-Sayın Oğuz’un TEDMEM’in(2014), ‘Öğretmen Gözüyle Öğretmenlik Mesleği’ adlı araştırmasının bulgularından haberdar olduğunu da sanmıyoruz;ii Çünkü köşe yazarlığının cazibesine kapılmış bir akademisyenin bilimsel araştırma ve bilimsel makalelerin sonuçlarıyla ilgilenebileceğini de düşünmüyoruz.
Biz yine de bu bulgulardan söz edelim;
Öğretmenler ana örgüt yapısı ile mesleğin imajı, aidiyet duygusu veya bağlılıkları arasında bir ilişki görmemektedir. Diğer bir ifadeyle, öğretmenler kendi iş üretimleri ile örgüt arasında bir kopuş yaşamaktadır. Özellikle sık sık değişen üst yöneticiler, okul yöneticileri, yapısal değişikliğe uğrayan kurullar, tutarlılık göstermeyen uygulamalar, sorun çözmek için örgütün sergilediği toplam performans, tartışma önceliklerinin doğru ve ihtiyaç temelli gelişmemesi öğretmenlerin örgüte yönelik beklentilerini ve bağlarını azaltmaktadır. Öğretmenlerin ciddi bir kısmı, mesleki uğraşlarının kendileri tarafından üretildiği kadarı ile var olduğu ve etki ürettiği kanaatindedir.
Öğretmenler; her ne koşulda olursa olsun öğretmenlerin, öğretmenlik mesleğini, yaptıkları işin insanı ilgilendirmesi, insanı şekillendirmesi nedeniyle önemli görmesi, önemsemesi, ciddiye alması ve savsaklamadan yapması gerçeğidir. Yani öğretmenler, ‘Eğitim sistemi nasıl olursa olsun, yöneticiler hakkımızda ne düşünürse düşünsün, toplum bizi nasıl algılarsa algılasın, çalışma koşullarımız nasıl olursa olsun…biz mesleğimizi severek yapmaya devam edeceğiz’; siyasiler, MEB yetkilileri bu tür düzenlemeleri yapmaya devam etse de, tutarsızlıklar diz boyu olsa da, ömürleri boyunca yükselme olanağı olmasa da, hiçbir kurul, komisyon vb. yerlerde yer almasalar da, onların başına eğitim yöneticisi olarak liyakatsiz ve yeteneksiz kimseler görevlendirilse de, dış etmenlere değil, kendimize bakarız, demektedirler.
Sayın Oğuz’a alandaki öğretmen motivasyonu, öğretmenlerin iş doyumu, öğretmenlerin kariyer planlaması, okul iklimi, okul kültürü gibi alanlardaki bilimsel araştırmaları dikkatle incelemesini tavsiye ediyoruz.
Son olarak siyasal, ekonomik, dış-politik ve toplumsal olarak çürümeye yüz tutmuş bir yapıda, eğitim sisteminin ayakta kalmasının mümkün olmadığını; eğitim sisteminin, eğitim politikası, müfredat, insan kaynakları politikası, başarı ve verimlilik, fiziki yapı başta olmak
üzere bütün unsurlarının başarısızlık girdabında debelendiği ve çöküşte olduğu bir ortamda, suçu ve sorumluluğu sadece öğretmenlere yüklemeye çalışmak bir akademisyen-sosyal bilimci köşe yazarına yakışmaz diye düşünüyoruz.
Sayın Oğuz; eğitim sistemi halen ayakta kalmaya devam ediyorsa, sizin “gevşek öğretmen” diye saldırdığınız ama gerçekte her türlü olumsuzluğa rağmen, insan yetiştirmenin sorumluluğunun ne derece ağır ve önemli olduğunun bilincinde olarak ilk günkü şevkle “Öğretmenlik” yapan öğretmenlerin yüzü suyu hürmetine ayakta kalıyor.
Siz bunu bilmeseniz de! i http://www.sabah.com.tr/yazarlar/oguz/2017/09/28/kurmay-ogretmen ii TEDMEM’in(2014), ‘Öğretmen Gözüyle Öğretmenlik Mesleği’