Meslek hayatın boyunca öğretmenler odasında en çok ne konuşulur deseniz bir çırpıda ödüllendir(me) hususu derim. Niye, çünkü bu meseleye herkes kendi cephesinde yaklaşır da ondan.
Ödül gerçekten öncelikli mesele (mi)?
Hiç kuşkunuz olmasın ödül meselesi öğretmenlerin ilk ve en öncelikli meselesidir. Çoğu kıskanır ödül alanı. Kimi temkinli yaklaşır. Bazısı kaşır durur. Ama herkes, her öğretmen ödülün en büyüğüne hep kendini layık görür…
Öğretmen yaklaşımları
En başta değinelim de sonradan alınan olmasın.
Bir kısım öğretmen, “Ağzımla kuş tutuyorum, saçımı süpürge ediyorum ama ben alamıyorum, niye müdür beni sevmez.”, bir kısım öğretmen, “İhtiyacım mı var ki, vicdanım çok rahat.”, diğer bir grup, “Adamı değilim, hemşerisi de…”, bazıları “Aynı sendikaya mensup olsaydım…”, kimisi “O bile alıyorsa…”, bir başkası “Kahve de götürmem ödül de istemem.” diyerek ödüle çeşitli yaklaşımlar göstererek verir veriştirir müdüre. Biri “Hakkımdı, söke söke aldım.”, biri “Unumu eledim eleğimi astım.”, öteki “Cıvık cıvık şakasını da, ödülünü de istememmm.” der durur.
Öğretmenlere verilen ödüller şunlardı(r).
Teşekkür belgesi: Teşekkür belgesini il, ilçe müdürü, kaymakam, vali ve diğer üst yöneticiler verirdi. Sonradan vali ve kaymakam verdiklerinden başkası işe yaramadı. Mart 2013’ den sonra kaldırılmasına rağmen mülki amirlerce verilen belgelerin bir puan karşılığı var ve hala örneğin yönetici görevlendirme sisteminde 1 puanlık değer olarak kullanılıyor. Başarı belgesine denk tutuluyor.
Takdir belgesi: Taktir belgesini kaymakam ve vali ile bakanlığın üst düzey yöneticileri verirdi. Taktir almak teşekkür almak kadar kolay değildi. Mart 2013’ den sonra kaldırılmasına rağmen bu belgenin de bir puan karşılığı var ve hala örneğin yönetici görevlendirme sisteminde 2 puanlık değer olarak kullanılıyor. Üstün başarı belgesine denk görülüyor.
Aylıkla ödül: Parasal değeri olan bir ödül idi. Mart 2013’ den sonra kaldırıldı. Okul müdürü, ilçe milli eğitim müdürü, müfettiş vb önerisiyle gündeme gelen ödül bakanlığın ilgili birimlerince karara bağlanırdı. Parasal karşılığı katsayı x gösterge ile ifade edilen sembolik bir meblağ olmasına rağmen prestijli bir ödüldü. Aylıkla ödülün bir puna karşılığı var ve hala örneğin yönetici görevlendirme sisteminde 3 puanlık değer olarak kullanılıyor.
Başarı belgesi: Mart 2013’ den beri uygulanıyor. Mülki amirler tarafından düzenleniyor. Teşekkür belgesine karşılık geliyor. Bir puan karşılığı var ve örneğin yönetici görevlendirme sisteminde 1 puanlık değer olarak kullanılıyor.
Üstün başarı belgesi: Mart 2013’ den bu yana uygulanıyor. Üç başarı belgesi alana herhangi bir teklif getirilmeden kendiliğinden düzenleniyor. Taktir belgesine karşılık geliyor. Bir puan karşılığı var ve yine yönetici görevlendirme sisteminde 2 puanlık değer olarak kullanılıyor.
Ödül ödülü: Günümüzün en prestijli ödülü olan bu ödülü almak için üstün başarı belgesine sahip olmak gerekiyor. Üstün başarı belgesine sahip olanlar aşağıdan yukarıya doğru takip edilen silsile ile teklif ediliyor. Ödülle ilgili nihayi kararı bakanlık veriyor. Parasal değeri var. Parasal karşılığı bu yıl 2.250 TL civarındaydı. Bir puan karşılığı var ve örneğin yönetici görevlendirme sisteminde 4 puanlık değer olarak kullanılıyor.
Kademe ilerlemesi: 2011 yılına kadar bu ödül sicil notuna bağlı olarak verilirdi. 6 yıllık sicil notu ortalaması 90 ve üzerinde olanlar bu ödülü alırdı. 2011 yılından sonra sicil notuna çeşitli ön yargılardan kaynaklı şaibeler karıştırıldığı belirlendiği için mahkemelerin ardı ardına verdiği kararların da etkisiyle bu ödülde yeni düzenlemeler yapıldı. Süre sekiz yıla çıkarıldı. Ceza almama koşuluna bağlandı. Yani sekiz yıl ceza almayalar bu ödülü almaya devam ediyorlar. Niçin ceza almama derseniz okullarda sükûneti sağlamak için derim. Bu ödülü almak isteyenlerin suç işlememeye gayret edeceği varsayılmış olmalı. Etkili oldu mu peki, bence hayır olmadı, olamadı.
Puansal bir değeri var mı ödülün, hayır. Sadece o sihirli birin dördüne bir an önce inme dışında bir değeri yok.
Derece: Ödül demesi ne kadar doğru bilmiyorum ama günümüze kadar dört sefer uygulandı. Tarihe Ecevit düzenlemesi olarak geçti. Her memura 1 derece verme uygulamasının ilki 1979 yılında başladı. 1991, 2005 ve 2016 yıllarında devlet memuruna birer derece yükselme imkanı sağladı. Derece uygulaması her memura bir kez uygulandı. 1979 yılında derece alana mesela ikinci bir kez derece verilmedi. Kariyer yapmada, görevde yükselmede herhangi bir etkisi olmayan derece uygulaması bir an önce birin dördüne inmeye katkı yaptı. Eee bir de üç yıllık terfiye karşılık gelmekte…
Kariyer basamakları uygulaması: 657 sayılı DMK’ nun 152, Milli Temel Kanununun 43. maddelerine göre öğretmenler için uygulanmaktadır. 30.06.2004 yılında çıkan kanuni düzenlemeye göre yapılan yazılı sınav sonucuna göre başarılı olan öğretmenlerin yaptığı çalışmaların değerlendirilmesi sonucu bugüne kadar bir kere uygulandı. Uzman öğretmen ve başöğretmen ünvanlarını içermekte. Başöğretmen olmak için ya uzman öğretmen olmak gerekiyordu ya da doktora seviyesinde akademik kariyer yapmak…
Dolayısıyla epey uzman öğretmen var ama başöğretmen sayısı fazla değil.
Maddi bir karlışığı da olan bir uzman öğretmenin maaşında mart’ 19 itibariyle aylık 248,13 TL fark söz konusu iken başöğretmenlerde bu fark iki katına çıkmaktadır.
Ödül nasıl veriliyor?
Ödül ta başından beri kurumda sıkıntılara yol açan bir durum oldu. Veriliş biçimi de, taktim edilişi de sorunlara yol açtı. Bu konuda okul müdürleri adeta günah keçisi sayıldı.
Doğru mu, malesef…
Peki ödülü kimler alıyor, kimler nasıl veriyor?
Ödül verme yetkisi kaymakam veya vali de…
Öncelikle okul müdürü bir teklif getiriyor öğretmenleri için. İlçe milli eğitim müdürü listeyi değerlendiriyor. İkna olmuşsa konuyu mülki amire taşıyor. Mülki amir de uygun bulursa belge yazılıyor. Müdürler için ilk basamak ilçe milli eğiti müdürlüğü…
Ben de katılıyorum süreç karmaşık.
Müdür zaman zaman yukarıda da değindiğimiz gibi en hafif tabirle duygusal davranıp terazinin topzunu kaçırabiliyor. İkinci bir eleme mercii olan ilçe milli eğitim müdürü ise bazen yazılı olmayan kriterlerini devreye sokuyor.
Bu öğretmen kim, sendikası ne, o sendikanın hangi kanadından, sadık mı, itaatkar mı vs vs vs…
Oysa çalışkan mı, icadı var mı, hangi yeniliği yapmış, gerçekleştirdiği projeler, örnek davranışları, yaptığı araştırmalar, yayımladığı kitaplar ölçüt olması gerekirken…
Elbette acı tecrübelerimiz var. Gezi süreci, yıkıcı bölücü faaliyet içinde olanlar, 15 Temmuz hainliğine katılanlar. Bırakın onlara ödül vermeyi onlar zaten devletten de ayıklanmalı.
Nerdeee, diyorsunuz siz de benim gibi, anlıyorum.
Doğru sisteminde ödül, çoktan mefta olmuş, adeta ödüllendirmemeye dönüşmüş malesef.
Bir de mülki amir sorunu var. Bazı kaymakamlar özellikle öğretmenleri ödüllendirmeyi tercih ederken bazıları ödüllendirmemeyi tercih ediyor. O zaman birinci yapıdaki kaymakamla çalışan öğretmenler daha çok ödüle sahip olurken diğeri ile çalışanlar ödül fukarası oluveriyor.
Müdürün bay pas edilmesi
Bazen müdürden habersiz, puan olsun diye yukarıdan gönderilen ödüller var. Hem de yılda bir, iki, üç sefer. Aynı yıl üç başarı belgesi alıp üstün başarı belgesi sahibi olanları mı sayarsın, yine aynı yıl ödül ödülü alanını mı?
Ben alamıyorsan o da alamasıncı müdürler
Bazı müdürler vardır. Ben alamıyorsam o da almasın diye düşünürler. Yanlış…
Bakın bu konuda bir örnek.
İskender’ i bilirsniz. Büyük bir sefere çıkar. Uzun bir yolculuk. Oldukça kurak bir bölgeden geçerken çok susar İskender. Adeta dudakları çatlamıştır. Askerler su getirirler. İskender suyu alır ve bir süre sonra tozlu topraklara döker. Niye içmediğini soran askerlere ise, “Askerlerimin içemediği suyun bana ne fadyası olur ki…” cevabını verir.
Ben de İskender gibi düşünenlerdenim biliyor musunuz? Öğretmenlerimin alamadığı ödülü neyleyeyim ki…
Müdür ödülü niye gizli saklı verir?
Çoğu müdür personeline gelen ödülü yaz tatilinin başlayacağı gün verir. Niye, aman kimse duymasın.
Taktik şöyle işler. Müdür ödül verecek personeli önceden çağırır. “Hocam siz okuldan en son çıkın, çıkmadan odama uğrayın.” der. Öğretmen odaya gelir. Müdür ödülü verir. Sonra da tembih eder, “Sakın kimse duymasın ha!”
Oysa öğretmen müdürün odasından çıkar çıkmaz bangır bangır bağırmaya başlamıştır. “Ödül aldım, ödülllll…”
İlk ödülü nasıl aldım?
1998, 3 yıllık öğretmenim. Mevcudu 57 olan bir birinci sınıf öğretmeniyim. Yıl sonuna doğru bu öğrencilerin 55’ i çatır çatır anlayarak okudu. O yıl teftişimiz de yıl sonuna denk gelmişti.
Müfettişler sınıfla ilgilendiler. O zaman ki okul müdürüme kendi tekliflerinin hayata geçmeyebileceğini varsayarak ilçe milli eğitim ve gençlik spor müdürlüğünden bu öğretmene teşekkür iste demişler.
Güzelliğe bakın ki iki teşekkürüm oldu. Yine o yıl aylıkla ödül diye bir ödüllendirme getirdiler. Müdürümüz konuyu kurula taşıdı. Ben dahil bütün öğretmenler müdürü kapalı oylama ile belirlememize rağmen müdür benim adımı telaffuz etti.
Ve ben ilk çıktığı yıl aylıkla ödüllendirilenlerden biri oldum.
Onur vericiydi…
Bir örnek uygulama
Ben de tecrübeli ve sınavlarla göreve gelen bir okul müdürüyüm. Okulumda sene başı öğretmenler kurulu toplantısında tartışarak hazırladığımız, “Okul / öğretmen el kitabı”mız var.
Bu kitapta yer alan hususlardan biri de ödüllendirme. Kurul ödüllendirme komisyonu kuruyor. Komisyon beş üyeden oluşuyor. Beş üyenin ikisi müdür ve yardımcısı olmak üzere doğal üye. Kurulun kalan üç üyesini ise öğretmenler seçiyorlar. Kurul yılda iki kere toplanıyor. Kurulun belirlediği ölçütlere göre puanlama yapılıyor. Alınan aritmetik ortalamaya göre ilk % 20 lik dilim başarı belgesine teklif ediliyor. Olağan üstü başarısı yoksa okula yeni başalayan öğretmen ilk yıl ödüle teklif edilmiyor. Yine aynı öğretmen üst üste ödüle teklif edilmiyor.
Komisyonun çalışması rapor haline getirilip üst mercilere sunuluyor. Duygusallık var mı, işe yarıyor mu bilmiyorum ama en azından daha demokratik ve vicdanım hiç rahatsız değil.
Bu sorunlar nasıl aşılır?
- Arap saçına dönen 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu acilen değiştirmek lazım.
- Öğretmenlik meslek kanunu bir an önce çıkarmak gerekiyor. Bu kanunda ödül sistemi yeni baştan ele alınmalı, detaylı yazılmalı. Kayırmacılığa kesinlikle imkan vermeyecek düzenlemelerle dolu olmalı.
- Senin adamın, benim adamım, kaşı kara, fenerbahçeli, mavi gözlü, kısa boylu vs gibi nesnel olmayan üst değerlendiricilere çok fazla tercih hakkı bırakmayacak şekilde hazırlanmalı.
- Hiç okul ziyaret etmeyen mülki amirlerin ödül verme yetkisi de olmamalı.
- Bu arada 2013 yılından sonra göreve başlayanların mağduriyetlerine neden olan aylıkla ödül örneğin yönetici görevlendirme puanlamasından çıkarılmalı.
- Sekiz yıl ceza almama sonucu verilen kademe ilerlemesi uygulamasında uyarı ve kınama cezaları devre dışında bırakılmalı ya da sekiz yıl içinde iki defa uyarı ve kınama alanlara kısıtlama getirilmeli. Buradan alınan kademe ilerlemesi de puanlamaya dahil edilmeli.
- Çok acilen kariyer basamakları sınavı yapılmalı, bu konuda 2005 yılından beri süregelen mağduriyet hemen önlenmeli.
- Ödül ödülü kaldırılmalı bunun yerine 24 Kasım Öğretmenler Gününde her öğretmene bir aylık tutarı ikramiye verilmeli.
- Hani bakanlık çoğunun çalışmasının intihal olduğunu bile bile iki de bir akademik kariyer diyor ya… Bu demeden yola çıkacak olursak; araştıran, kültürel yayın yapan, eğitime yenilik getiren, ISSN veya ISBN nolu kitap yazan / yayımlayan öğretmenlere maddi, manevi ve puansal değeri olan ödül verilmeli.
- Bugüne kadar dört sefer verilen bir derece rutinleştirilerek on yılını dolduran memura doğrudan verilmeli.
- Ve bütün bunlar yasayla güvence altına alınmalı…
Hayata geçer mi, yıkılacak duvarın dibinde oturduğumuz sürece hayır…