Müdür ve yönetici olmak isteyenlere tavsiyeler

Bugünkü yazımda yönetici olmak isteyen müdür veya herhangi bir görevde yükselmek isteyenlere görev hayatım boyunca edindiğim tecrübelerimden bazılarını aktarmak istiyorum.

Yıllarca özel sektörde çalıştım. Kendi adıma işyeri çalıştırdım. Ticaretle uğraştım. Özel okul, özel yurt açtım. Millî Eğitim Bakanlığının değişik kademelerinde görev yaptım. Tüm bu tecrübelerimin başka arkadaşlara da faydası olabilir diye bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissettim.

Takdir edersiniz ki kamuoyu önünde her şey yazılmaz. Yazılamaz da. Bu nedenle daha önce aldığım notlardan, hatıralardan ancak bir kısmını burada aktarabileceğim. Bu görüşler tamamen tecrübelerimden kaynaklanmaktadır. Bunlar eksik olabildiği gibi eklenmesi gereken çok daha fazla konu da olabilir. Ancak hem yaşadığım tecrübeler hem de bana söylenen bazı tecrübe ve nasihatlerden yola çıkarak sizlerle biraz tecrübe paylaşımı yapmak istedim.

Manisa İl Milli Eğitim Müdürlüğüne atanmadan önce İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız’ın teveccühü ve Valilik onayıyla İl Milli Eğitim Müdür Eğitim yardımcısı olarak görev yaptım. İstanbul gibi büyük bir ilde görev yapmam bana oldukça önemli tecrübeler kazandırdı. Daha sonra dönemin Milli Eğitim Bakanı Sayın Prof.Dr Ömer Dinçer tarafından 2012 yılında Manisa ya, 2015 yılında Sayın Dr. İsmet Yılmaz’ın onayı ile Sivas’a ve 2018 yılında da Adana’ya Milli Eğitim Müdürü olarak görevlendirildim.

2012 yılında ilk atanmamız yapıldığında yeni atanan müdürleri Ankara'ya çağırıp bir günlük bir brifing verdiler.  Bence bu bir günlük bilgilendirme yeterli değildi. Benim kanaatime göre yeni il müdürü atanan arkadaşlar için en az bir haftalık çalışma olmalı ve Genel müdürlerimiz, daire başkanlarımız hatta yıllarca çeşitli illerde görev yapan tecrübeli il müdürlerimiz, çok daha geniş tecrübelerini bizimle paylaşmaları gerekirdi.

1. İLLERDE VALİ GERİSİ FANİ

Ankara’daki toplantıda daha önce birkaç ilde il müdürlüğü görevinde bulunmuş tecrübeli bir il müdürüne sordum. “Müdürüm biliyorsunuz ben Manisa'ya atandım. Bana tavsiyeniz ne olabilir? Bana dedi ki; Müdürüm şunu unutma! İllerde Vali gerisi fani. Yani Vali ile aranı iyi tut. Vali isterse seni çalıştırır. İsterse kilitler. İsterse önünü açar. İyi bir uyum sağlayamazsınız sıkıntı çekersiniz dedi. 

Ben bunu çok tecrübe ettim Görev yaptığım 3 ilde 7 Vali ile çalıştım. Devlette şunu yakinen müşahede ettim ki; Türkiye Cumhuriyeti devlet yönetim sistemi Valiler üzerine kurulmuş. Yani illerde Vali  devletteki, her kurumun yerelde temsilcisi.  Cumhurbaşkanın da (şimdi Başkan), tüm Bakanların da temsilcisi olduğu için çok geniş yetkilere sahip.  Şimdi bunu hem il Milli Eğitim Müdürlüğü yapan arkadaşlar hem de İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yapan arkadaşlara tecrübe olarak söylüyorum.  Çalıştığınız yerdeki mülki amirler ile mümkün mertebe uyumlu çalışmak gayreti içerisinde olun, bu mümkün değilse tayin isteyin. Tabi Valilerin de İl Müdürlerine ufuk açan, vizyoner, egodan arınmış kişiler olması sizin için önemli bir avantaj sayılır. Eğer çalıştığınız Valilerle çatışma veya uyumsuzluk olursa hem çalışma moraliniz bozulur hem de iş üretemezsiniz. Dolayısıyla orada uzun süre görevinizde de kalmanız zor olabilir.

Tabi yeni görevinize, yani makamınıza, mülkü amirinizi (Vali / Kaymakam) ziyaret etmeden önce  başlamayın.

2.AMİRİN YENİSİNDEN MEMURUN ESKİSİNDEN KORKACAKSIN

İkinci önemli bir tecrübe aktarımı ise yine bir İl müdürümüzden gelmişti. Dedi ki; Amirin yenisinden, memurun eskisinden korkacaksın. Yani bunlara dikkat et. Çünkü memurun eskisinin tecrübesi fazladır. Birçok şeyi iyi bilir. Sizi doğru da yönlendirebilir yanlış da yönlendirebilir. Onun için eski memurlara dikkat edip, onlardan istifade etmenizde faydalar olacaktır.

Amirin yenisi ise ilk olarak amir olarak atandığı için kendisini ispat etme gayretiyle birçok yanlış iş yapar ya da yaptırabilir. Nitekim ben bunu daha çok küçük ilçelere ilk olarak yeni atanan kaymakamlarımızda gördüm. Sahadaki tecrübeleri fazla yeterli değil. Ancak orada yıllardan beri İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yapan tecrübeli arkadaşlar maalesef çok zor durumda kalıyorlardı. Kaymakam ben böyle isterim diyerek kestirip attığı andan itibaren fazla bir şey söyleyemiyorlardı. Personelini veya daire amirlerini saatlerce kapıda beklettiği oluyordu. Böyle zor durumda kalan arkadaşlarımız kendi sabır, tahammül ve yetenekleri ile konuları aşmaya çalışıyorlardı. Bu durum aşağıya doğru ilk atanan bütün makam sahipleri için de söylenebilir.

Bir Genel Müdürümüzün; “Millî Eğitim Bakanlığında öğretmenlikten başlayıp tüm kademelerinde görev yaptım.  Bizim bakanlıkta en zor görevlerden birisi il müdürlüğüdür.” dediğini hiç unutmamam. Evet, ben de Manisa, Sivas, Adana Milli Eğitim Müdürlüğü yaptığım dönemde bunu yakından gördüm. Ancak bu konuyu burada fazla açmayacağım. Çünkü bunu Milli Eğitim Müdürlüğünün diğer bileşenleri, paydaşları ya da müdürlüğü etkilemek isteyenler diye ayrıca bir yazı konusu olarak ele alacağım.

3. BİYOGRAFİ VE OTOBİYOGRAFİ OKUMAK VE TECRÜBELİ İNSALARI DİNLEMENİN ÖNEMİ

Değerli arkadaşlar geçmişte önemli görevlerde bulunmuş, tecrübeli, olgunlaşmış insanların biyografisini veya kendilerinin yazdığı otobiyografilerini çok okumaya gayret edin. Çünkü onlar da ufuk açıcı, ibret alınacak çok tecrübe vardır. Şairin dediği gibi; hiç ibret alınsaydı tarih tekerrür mü ederdi? Onun için bolca hatırat okumaya gayret edin.

Bol bol siyasetname kitapları okuyun. Bu konuda yazılmış çok eserler var. ( Bu konu üzerine ayrıca yazmayı düşünüyorum. Bu konularda yazılmış eserler listesi vereceğim.) Ama şunu da unutmayın ki ne kadar okursanız okuyun, yönetim de başarı biraz yaratılış, mizaçla ilgili olduğu gibi kendi yetenekleriniz, ilginiz ve görevinizi iyi takibinizle de ilgilidir. Bazen tıpatıp aynı olayla karşılaşırken, bazen çok farklı bir olaylar ile karşılaşıp kendi çözümünüzü kendiniz üretmeniz gerekebilir. O nedenle “Siyasetname okumayan felaketname okur” derler.

İnsan insanın gölgesinde yetişir. İyi yetişmiş tecrübeli bir kişiyi dinlemek 100 tane kitap okumaktan daha faydalıdır (M. AKİF ERSOY). Bu nedenle iyi ve tecrübeli insanları şehrinize, okullarınıza davet edin. Hem kendiniz dinlemeye çalışın hem de bir proje dâhilinde, Valilik onayı ile okullara götürüp konuşturmaya çalışın. Çünkü artık yaşadığımız çağın hızından ya da sosyal medyanın da olumsuz etkisiyle çocuklar kitaplara mesafeli veya kitap okumaya artık kimse fazla vakit ayırmak istemiyor.

4. ADALET ANLAYIŞI

Yerler gökler, adalet ile ayakta durmaktadır. Taraf gözetmeden geleceğinizi ve koltuğunuzu düşünmeden ama kimseyi de kırmadan, usulet ve suhuletle orta yolu bularak adaleti gözetmeye çalışın. Bize verilen makamlar ve koltuklar bizim değil, bize emanettir. Er ya da geç bir gün mutlaka bizden alınıp belki de hiç layık olmayan birisine verilecek.

Verdiğiniz kararlarınız ve yapmış olduğunuz icraatlar hakkında gerekirse geri bir vitesiniz olsun. Ama bu geri vitesi çok kullanmayın. Çok geri adım atarsanız tutarlılık ve de inandırıcılığınız azalır.  Ödüllendirme ve cezalandırma da acele etmeyin. Çünkü acele etmek şeytandandır. Çok acil bir durum yoksa bir olay hakkında karar vermek için en az 24 saat bekleyin. Öfkeniz veya sevinciniz biraz geçsin. Sonradan gelecek bilgiler doğrultusunda karar vermeniz sizi en doğru sonuca götürecektir. (Bir ilimizde bir Valinin acele tavrıyla suçsuz yere açığa aldığımız bir öğretmen hadisesi var ki hatırladıkça hala üzülürüm.)

5. SİZE İLK HAYIRLI OLSUN ZİYARETİNE GELENLER

Bir göreve atandığınızda sizi ilk ziyarete gelenlere dikkat edin.  Amaçlarını iyice anlamaya çalışın. Muhtemeldir ki; ziyarete ilk  gelenler ya sizden önce o görevde bulunan arkadaşımıza yaptıramadığı işleri size yaptıracaklar ya da sizin aleyhinize çalışmış sizin yerinize gelmeye çalışmış olan kişiler olabilir. Veya not vermek için size gelmiş olabilirler. Onun için o gelenlerin yanında biraz az konuşarak, onlardan gelebilecek taleplerini de biraz beklemeye alarak astlarınızdan olayın geçmişini sorup daha sonra kararınızı vermelisiniz.

6. İMTİHAN İÇİNDE İMTİHAN YÖNTEMLERİ

Siz temsil etmiş olduğunuz makam itibariyle zaten imtihan içindesiniz. (Meşhur ifadeyle Masa, Kasa, Nisa ile imtihan zordur.)  Bu temsil ettiğiniz makam birinci ve en önemli imtihanınızdır. İkincisi, kadınlar ile imtihana dikkat edin. Bu çok narin bir konudur. Zor aşılacak bazı konularda hanımları devreye sokarlar.  Hassas ve önemli konularda yapacağınız görüşmelerde bir yardımcınızın mutlaka  yanınızda olmasında fayda var.

Parayla imtihana da dikkat edin.. Hediye almamaya çalışın. Hele pahalı hediyeler almamaya özellikle dikkat edin. Pahalı hediye gönderir, bir yerlere kaydedip dosyasını tutarlar. Hediyeleşmek sünnettir derler ama ben şimdi yöneticilik görevinde değilim. Bana neden kimse hediye göndermiyor?

Fetöcuların en önemli taktiği buydu. Bu konuda bana da birkaç defa çengel atmaya çalıştılar. Ama hem Allah’ın yardımı hem de benim bu grubu üniversite yıllarından tanımam ve bunların mutlaka “gizli ajandası var” inancım nedeniyle hep onlardan uzak durmaya gayret ederek atlattık. O zamanlar devlette güçlü oldukları için onların hediyelerini almazsan, ya da davet ettikleri yere gitmezsen seni görevden aldırmak için uğraşırlardı. Ama her seferinde ellerinden kurtulmak için bir sürü manevra yaptım. Ama daha önce zaman zaman görevden alınmamda onların etkileri var mıydı, halen aktif görevde olmayışımda acaba herhangi bir etkisi var mı diye şimdi geriye dönük olarak düşünmüyor değilim.

Tabi Fetö artık bir semboldür. Bu tip yapılar farklı şekilde karşınıza yine çıkabilir.

7. ASTLARINIZA GÜZEL DAVRANIŞLA ÖRNEK OLMAK

Astlarınıza güzel ve olumlu tavsiyelerde bulunun. Onları doğru yönlendirin. Burada şimdi isim vermeden anlatacağım bir örnek benim morali o zaman çok bozmuştu.  Bir ile Milli Eğitim Müdürü olarak atandım.  Görev yerine gitmeden önce ilgili amirlerinize ziyarete gitmek adettendir. Ben de görev yerime gitmeden önce Bakanlıkta bir genel müdüre uğradım.

Sayın Genel müdürüm yeni görev yerime gidiyorum. Tavsiyeniz nedir? dedim.

Biraz konuştuktan sonra bana en son söylediği cümle şuydu; Mustafa hocam, millet doğru adamı sevmiyor bilgin olsun... Ben şok oldum. Bunu nasıl anlamak lazımdı. Sen de doğru olma mı diyor? Tabi bunlar kötü örnekler. Oysa İyi örnekleri ve tavsiyeleri paylaşmak lazım. Tabi bu benim için kötü bir yönlendirme idi. Hâlbuki bir üst amirin bana söylemesi gereken; Müdür Bey, ne olursa olsun Haktan, doğruluktan ve adaletten ayrılma. Böyle olduğu müddetçe biz senin arkanda dururuz şeklinde olmalıydı.

İdareci, lider, yönetici arkadaşlar, amirler, gayet beyefendi, devlet ciddiyetine yakışır davranış içinde olmalı. Astlarına değer vermeli ve onları motive etmeli, başkalarının yanında fırçalamamalı. Olumsuz konuları konuşmamalı. Hatta onları onure etmeli. Söyleyeceğiniz özel bir şey varsa yalnız başına konuşarak verilmesi gereken mesaj iletilmelidir. Bize yakışan budur.

Olumlu manada bir güzel örneği burada paylaşmak istiyorum; Manisa'ya gelen  Bakanlık müfettişi Muharrem Uzun beyefendi,bana ve çevremdeki insanlara çok güzel bir ders vermişti. Bakanlık müfettişimiz ile akşam öğretmenevinde buluştuk. Bir süre oturup çay içip, milli eğitim ile ilgili konuları görüştükten sonra ben müsaadelerini istedim. O da; Hay hay  Müdür bey, dedi. 

Ben ayrılırken benimle beraber öğretmenevinin girişine kadar geldi. Ben makam arabasına bineceğim esnada önünü ilikledi ve araç hareket edene kadar beni bekledi.

“Sayın müfettişim hem yaşınız benden büyük hem makamınız.  Lütfen böyle yapmayın ben mahcup oluyorum” dediğimde, kulağıma eğilip, Müdür Bey, şu anda birçok kişi burada öğretmenevi girişinde bize bakıyor. Ben sana böyle yapmazsam, değer vermesem bunlar sana gereken değeri vermezler. Ondan dolayı böyle yapıyorum dedi. Ben hem mahcup olmuş hem de bir hayat ve devlet dersi almıştım. Nitekim makam arabası oradan ayrılana kadar da önünü ilikleyip bekledi. Böyle örnek olan Bakanlık müfettişlerimiz de var.

8.TÜRKİYE'Yİ İDARE ETMEK KOLAY, YÖNETMEK ZORDUR

Göreve başlamış olduğumuz yerde, en az bir yıl gibi bir süre geçmeden kimin arkasında kimin olduğunu anlamadan, görev değişikliği yapmayın. Kimseyi görevden almayın. Yapacağınız bir görev değişikliği ile bazen hiç beklemediğiniz olaylara kapı açmış olabilirsiniz. Çünkü etrafınızdaki herkesin arkasında mutlaka birisinin referansı vardır. Biliyorsunuz. Tarih ileri gelenlerle ileri gidenlerin kavgasından ibarettir.  Rahat olun bazı şeyleri zamana bırakın. Ani ve keskin değişiklikler yerine bir yer boşaldığı zaman oraya kendi uygun gördüğünüz ve yeteneklerine güvendiğiniz birisini yerleştirirsiniz.

 Demirel'in bir sözü vardır "Türkiye'yi idare etmek kolay, yönetmek zordur. Yani birçok denge yönetime fazla karışmanızı istemez. Onun için ilk etapta idareci olmaya çalışmak gerekiyor. Ama bu bir fıtrat işi. İtiraf etmek gerekirse bu anlamda fıtratım gereği idare etmekten çok yönetmeye, bulunduğum yerde etkili olmak adına yanlış

gördüğüm yerlerde müdahil oldum. Bu müdahil olma, ya da riske girmem benim başıma bazı yerlerde ummadığım işler açtı.

Birisine önemli bir görev vermek istiyorsanız onu tanımanın en iyi yolu önce ufak sıradan bir iş ve görev verip denemektir. Dışarıdan gelen referanslara ilk etapta güvenmemelidir. Dışarıdan gelecek bazı referanslar şahsi çıkarları için sizi yanlış yönlendirebilir. Tabii o dışarıdan gelen referansları sizi rahat bırakırlarsa.

İlk göreve başladığınızda iyice tanımadığınız yakın çalışma arkadaşlarınızdan birisini fazla öne çıkarıp görev vermeyiniz. Sonra verilen görevleri geri alması da zor olur. Aldıktan sonra da en büyük muhalifiniz olabiliyor. Çünkü benim görev yaptığım iki ilde de aynı sıkıntıyı yaşadım.

Yakın çalışma arkadaşlarınızla da ilk etapta çok samimi diyaloglar kurmasanız iyi olur. Sizin şahsi sorunlarınıza ve zaaflarınıza muttali olmasınlar.  Bu çalışma arkadaşlarınızla, bilhassa astlarınızla, ailece de çok yakın ilişkiler kurmayın. Biraz mesafeli olmanızda fayda var. Samimi olmanız gerekiyorsa da bunu zamana yayın. Yarın sırrınız olabilecek sizinle ilgili bilgileri nasıl ve nerede kullanacakları belli olmaz.

9.KİMSENİN YEMEĞİNİ YEMEMEYE ÇALIŞIN

Mümkünse kimsenin kolay kolay yemeğini yemeyin. Siz yemek yedirin. Ancak yeterince iyice tanımadığınız insanların yemeğini yememeye gayret edin. Resmi toplantılar dışında kimsenin yemeğini yememeye çalışın. İş adamları, sendikalar, özel kurumlar vs. gibi yemek davetlerinden uzak durmaya çalışın. İnsana üç şeyden nüfuz edilir. Biz buna 3 K diyoruz ki bunlar: 1. Kafasından 2.Kalbinden 3.Karnından.

10. KONUŞAN’IN İSMİNİN ALTINI MI ÇİZİYORLAR YOKSA ÜSTÜNÜ MÜ?

Bir İl Milli Eğitim Müdürleri toplantısındayız. Milli Eğitim Müdürlüğü’nde ilk yılım. Zaman zaman söz alıp görev yaptığımız ilimizle ilgili sorunları anlatıyoruz. Yapılması gerekenleri dile getiriyoruz. Karşımızda da genelde bakanlığın yetkilileri, daire başkanları, genel müdürler, bazen Müsteşar bazen de bizzat Milli Eğitim Bakanı olabiliyordu. Yanımda oturan bir arkadaşın da meslekte 6. yılı. Yani altı yıldır Milli Eğitim Müdürlüğü yapıyor. Ona dedim ki Sayın Müdürüm bizi Ankara’ya neden çağırıyorlar? Bir problem var mı, söyleyeceğiniz var mı? diye. Bizler de bazı şeyler söylüyoruz. Siz neden hiçbir şey söylemiyorsunuz. Bu kadar tecrübeniz var. Hatta müfettişlikte yapmışsınız dedim. 

Bana dedi ki müdürüm boş ver ne konuşacaksın, niye konuşacaksın?  Konuşanın isminin üstünü çiziyorlar. Anlayamamıştım.  Ben zannediyorum ki bu arkadaş çalışıyor, saha ile ilgili bilgi aktarıyor, bir şeyler yapıyor. Buna sahip çıkalım destek verelim diye düşünürler.  Dedi ki hayır. Öyle değil. Konuşanın isminin altını değil üstünü çiziyorlar dedi.

Bence bu çok önemli bir tespitti. Ve ben bunu da çok sonraları anladım. (Mesela İstanbul sözleşmesi adı altında yürütülen “toplumsal cinsiyet eşitliği” diğer adıyla İstanbul sözleşmesi projesini Mart 2016 tarihinde Ankara öğretmenevinde yapılan il müdürleri toplantısında dile getirmiş ve orada bu projeyi eleştirmiştim… Nitekim 2021 yılında Cumhurbaşkanımız İstanbul sözleşmesini iptal etti. ‘Bu konuyu da ayrıca geniş bir şekilde sonra yazacağım için ayrıntıya burada girmiyorum.’  Dolayısıyla kimse özellikle de bürokraside kolay kolay koltuğunu kaybetmemek veya üstlerine yaranmak için doğruları söylemiyor. Söyleyemiyor. Bu da bürokrasisinin tarihsel ve önemli bir açmazı. Ancak zamanında gerekeni söyleyememek yapılması gereken müdahalelerin gecikmesine de sebep oluyor.

11.MAHKEME KADIYA MÜLK DEĞİLDİR. MAKAMLAR GEÇİCİDİR

Bulunduğunuz makamların size kalmayacağını bilin... Mahkeme, kadıya mülk değildir. Fişimiz, devletin prizine bağlıyken kendinizi şarj edin. Yani yedek pilinizi doldurun. İnsanların işlerine yardımcı olun ki emeklilikten sonra size selam verenler olsun. Benim prensibim; Tembellik yok ama hırs da yok. Çünkü sizin üstünüzde birçok kişiliksiz, kimliksiz insanlar görebileceksiniz. Bunlara üzülüp de hırsa kapılmayın. Unutmayın dünya imtihan dünyası. Herkes bulunduğu, olduğu yerde kendi imtihanını oluyor.

Bir makama gelirseniz etrafımız hemen birileri tarafından sarılacağı için gerçek dostlarımızla aranızdaki mesafemiz gittikçe artacaktır. Bu nedenle her gün en az bir tane sizden bir beklentisi olmayan gerçek dostunuzu arayarak hâl hatır sorun. Böylece hem size doğru bilgilerin ulaşmasına kapı açılmış olur hem de dışarıdan kendi durumunuzu ona çek ettirebilir, sorabilirsiniz. Yoksa yakınınızdakiler size her şeyi farklı gösterebilir. “İsabet buyurdunuz, en doğrusunu siz bilirsiniz” gibi laflar sizi makam sarhoşu yapabilir.

Başkası olmaya çalışmayın. Şuna benzeyeyim, şu Valiye, bu lidere benzeyeyim diye uğraşmayın. Kendiniz olmaya çalışın. Çünkü herkesin fıtratı farklıdır. Allah herkesi farklı yaratmıştır. Yoksa gülünç duruma düşebilirsiniz. Bırakın biraz da kendi tarzınız olsun.

 12.YAPTIĞİNİZ HARCAMALAR

Yaptığınız alışverişlerinizde, özellikle öğretmenevlerindeki ödemelerinizi mutlaka kredi kartı ile belgeli yapın. Nakit ödeme yaparsanız da fiş, fatura alıp saklayın. Bugün seninle arası iyi olan yarın için senin için dosya tutuyor olabilir. Bir ilde bir program için valimizle istişare ederken, efendim sponsor firma her şeyi karşılayacak. Bunun bize maliyeti yok dedim. Vali Bey;, Müdür Bey, bedava diye bir şey yoktur. Sadece parasını başkası ödüyordur dedi. Bu da benim için önemli bir tecrübe oldu.

Son bir not; Önemli bir sorunla karşılaştığında sizin yetkinizi aştığı halde o konuda size danışılıyorsa kahramanlık yapmayın.  Bilin ki olaya çözüm değil suçlu aranıyordur… (Eric from)

Arkadaşlar siz de takdir edersiniz ki tabi burada yazı dilinde, kamuoyu önünde her şeyi açıkça yazmak mümkün olmuyor. O nedenle yüz yüze gelerek, suya sabuna dokunmadan, gıybete girmeden insan haklarını da ihlal etmeden daha çok şeyler söylenebilir. Şimdilik bu kadar. Hatıralar devam edecek İnşallah. Selam ve dua ile

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazar Yazıları Haberleri