Milli Eğitim Bakanlığı, 18 milyondan fazla öğrenci, bir milyonu aşkın personeli ile ülkemizin en büyük bakanlığıdır. Hemen her ailenin öğrenci çocuğu vardır, dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığında olup bitenler 81 milyon Türk milletini ilgilendirir. Bu kadar devasa Bakanlığın yönetimi haliyle zordur.. Bürokratik oligarşinin kaldırılacağı, iş ve işlemlerin daha hızlı yürüyeceği Yeni Başkanlık Sistemimizde acilen çözüm bekleyen başlıca sorunların çözüme kavuşacağı kanaatindeyim.
Başlıca Sorunlarımız;
1.Bu sene ilk kez uygulanan “Liselere Giriş Sistemi” uygulanabilir ve doğru bir sistemdir. Ortaöğretime başlayacak öğrencilerin % 10 kadarının “Nitelikli Okullara” yönlendirilmesi yerindedir. Ancak Yerel yerleştirme sisteminde yer alan “Anadolu Liseleri” nin alacağı öğrenci mevcutları zamanla azaltılmalı, sınavla öğrenci alan “Nitelikli Okullar” ile yerel yerleştirmedeki Anadolu liselerinin alacağı öğrenci sayısı toplam öğrencinin %35-40’ı geçmemelidir. Diğer bir deyişle, ortaöğretim sistemimiz; %35-40 Akademik Eğitim, %60-65 Mesleki Eğitim olacak şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.
(http://www.kamubiz.com/teogdan-sonra-ortaogretimde-neler-yapilmali-makale,476.html)
2.2014-2015 öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlayan,özel okullarda okuyan öğrencilerin bir kısmına verilen devlet desteği yerinde bir uygulamadır. Özel okulda okuyan her öğrencinin devletin yükünü hafiflettiği unutulmamalı, özel okulda okuyan tüm öğrenciler bu teşvikten yararlandırılmalıdır. (http://www.kamubiz.com/ozel-okullara-devlet-destegi-uzerine-bazi-dusunceler-makale,460.html)
3.Son yıllarda özellikle meslek liselerindeki medyaya yansıyan bazı görüntüler, öğretmenlerin sınıf disiplinini sağlamada yetersiz kaldığına ilişkin olaylar çok yönlü incelenmeli, örgün eğitimden beklentisi olmayan öğrenciler, açık öğretim ve çıraklık eğitim merkezlerine yönlendirilerek eğitimde laçkalığa fırsat verilmemelidir.
4.Zaman zaman bazı kendini bilmez velilerce öğretmenlere uygulanan şiddet olaylarının mutlaka önüne geçilmelidir.
5.İlk atamada uygulanan sözleşmeli öğretmen ataması uygulanırken aile bütünlüğünün korunmasının imkanları araştırılmalıdır. Zira eşi ve çocukları yüzlerce km. uzaklıkta başka illerde bulunan öğretmenden yeterli verim alınması pek mümkün değildir.
6.Öğretmenlerin sene başı ve sene sonlarında yaptıkları “mesleki çalışmalar bu haliyle tamamen formaliteden ibarettir, mesleki çalışmalar ya kaldırılmalı ya da alanında uzman kişilerce her günün dolu dolu geçeceği işlevsel bir hale getirilmelidir. (http://www.kamubiz.com/ogretmenlerin-ogretim-yili-basinda-ve-sonunda-yaptiklari-mesleki-calismalar-uzerine-bazi-dusunceler-makale,618.html)
7.Aynı okulda 20-25 yıl görev yapan öğretmenler var, zaman zaman gündeme gelen ama bir türlü uygulamaya geçirilemeyen il içi öğretmen rotasyonları yapılmalıdır.
8. Kent merkezlerinde arsaları çok kıymetli merkezi konumdaki okullarımız satılmalı, buradan elde edilecek gelirle İl ve ilçelerdeki uygun yerlerde “Eğitim Kampusları” oluşturulmalıdır.Bu yapılabilirse derslik sayıları çoğalacak, Bakanlığın hedefleri arasındaki normal eğitime geçişin önündeki en büyük engel kalkmış olacaktır.
(http://www.kamubiz.com/normal-egitime-gecis-uzerine-bazi-dusunceler-makale,446.html)
9.Birçok sorunun yaşandığı Pansiyonlu okullar tekrar gözden geçirilmeli, pansiyon ihtiyaç analizleri yapılmalı ihtiyaç duyulmayan pansiyonlar kapatılmalıdır. (http://www.kamubiz.com/pansiyonlu-yatili-okul-uygulamasi-tekrar-gozden-gecirilmelidir-makale,492.html)
10. Destekleme ve Yetiştirme Kursları kapatılmalı ya da yeni düzenlemeye gidilerek her ilçede ortaokul ve liseler için iki kurs merkezi belirlenmeli, tüm ilçenin öğrencileri buralarda profesyonel bir yönetim anlayışı ile hafta sonları kurslara alınmalı, öğrenciler diğer okullardaki rakiplerini ve seviyelerini görerek kendisine yön vermelidir. Yine öğrenci yıl boyu okulunda beraber olduğu öğretmenin dışında farklı öğretmenlerin de anlatımlarından faydalanmış olur.(http://www.kamubiz.com/destekleme-ve-yetistirme-kurslari-kapatilmalidir-makale,480.html)
11.Eğitimde en başarısız olduğumuz alanlardan biri de “değerler eğitimi” dir.
Milli Eğitim Temel Kanunu ile belirlenen eğitimin genel amaçlarından da anlaşılacağı üzere eğitim ile değerler eğitimi hep iç içedir, eğitim olan her yerde yeni nesle değerlerin öğretilmesi ilk sırada yer alır. Ancak uygulama her zaman teori ile paralellik arz etmediği için, yaklaşık yarım asır önce kanunla belirlenen amaçların pek gerçekleşmediği ortadadır.Konu acilen değerlendirilip gerekli önlemler alınmalıdır. (http://www.kamubiz.com/okullarimizda-degerler-egitimi-uzerine-makale,465.html)
12.Son yıllarda yeteri kadar kadrolu hizmetlisi bulunmayan okullarımızın temizliği “Toplum Yararına Çalışma” programı çerçevesinde İş kur tarafından temin edilen personellerce yapılmaktadır. Ancak söz konusu personelin iş tanımlarında “Kalorifer Yakma” bulunmadığından bir çok okulda sorunlar yaşanmaktadır. Okullarımızda ayrıca kalorifer yakma görevlisi bulunmadığına göre, İş kurla yapılan sözleşme gözden geçirilmeli, ilgili personelinin iş tanımlarında, okullarımızın temizliği yanında kalorifer yakma görevi de resmi olarak belirlenmelidir.