Milli Eğitim Bakanı Sayın Yılmaz, ev ödevine ilişkin "Bundan sonra hiçbir öğretmenimiz, öğrencisine evde ev ödevi vermeyecektir. Öğrencilerimizin dikkatlerini daha çok derse yoğunlaştırmalarını, konuyu derste öğrenmelerini istiyoruz. İnanıyoruz ki çocuklarımız da okulda, sınıfta öğrendiklerini eve gittiklerinde tekrarlayacaklar, öğrendiklerini daha da pekiştireceklerdir. Zaten şimdi ezberden çıktık. Artık bundan sonra ezber olmayacak, eski dershane eğitim usulleri tekrar edilmeyecek. Okulda öğrendiklerini hayatta kullanabilme yeteneklerini kazanmalarını istiyoruz. Öğrendiklerinin hayatta bir karşılığının olduğunu görmelerini istiyoruz. Önümüzdeki dönem, çağa ve hayata uygun bir eğitim sistemini evlatlarımıza vereceğiz. Önümüzdeki eğitim öğretim yılından sonra öğrencilerimize hiçbir ev ödevi verilmeyecektir." dedi.
ÇÖZÜM EV ÖDEVİNİ KALDIRMAK MIDIR?
Bu ifadelerin arkasından destekleyenler de oldu, eleştirenler de. Öğrencilerimizin, okulda öğrendiklerini hayatta kullanabilme yeteneklerini kazanmalarını elbette her eğitimci ister. Ancak bunun yolu, ev ödevini kaldırmaktan mı geçmektedir? Bu durum ödevin ne olduğunun anlaşılamadığını gösterir bir durumdur.
Öğrencinin okulda öğrendiği bilgileri, bir anlamda hayata aktarabilmek için pratik yapması bir gerekliliktir. Bu durum ödevin uygulamalı bir yanınında olduğunun göstergesidir. Yani ödev kavramı sanıldığının aksine geniş ve derin bir kavramdır, belki de yükümlülük olarak da ifade edilebilir. Konuyu, eğitimin bu alandaki uzmanlarına ve konunun tüm paydaşlarının bilhassa da eğitimin asli unsuru öğretmenlerimizin fikirlerinin alınması suretiyle daha sağlıklı bir karara varılabileceğini düşünüyorum.
Bilgilerin tazeliği ve kalıcılığını sağlamak, öğrencinin derse olan ilgisini sürekli tutmanın yollarından biri olarak sorumluluk bilinci geliştirmek adına ödevler önemlidir. Kişiyi, araştırmaya, sorgulamaya, okumaya, ortaya bir ürün çıkararak üretken olmaya teşvik eder.
OECD BAŞTA OLMAK ÜZERE ARAŞTIRMALAR EV ÖDEVİ İÇİN NE DİYOR?
OECD’nin 65 ülkedeki araştırması, düzenli ödev yapmanın akademik başarıyı artırdığını ortaya koyduğu çalışmalar mevcuttur. OECD adına konuyla ilgili bir basın açıklamasında bulunan Marilyn Achiron, “Ödev yapmaya daha çok zaman ayıran öğrencilerin Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı PISA’nın matematik sınavlarında, ödev yapmayanlara oranla daha yüksek başarı elde ettiğini gördük. Ayrıca öğrencilerine ödev veren okulların genel sınav başarısı da diğer okullardan daha yüksekti” ifadesini kullandı. Achiron, ödev veren okullar ile vermeyenler arasındaki akademik başarı farkının “6 aylık ekstra bir eğitim-öğretim dönemine denk” olduğunu da ekledi.
Öğrendiklerini gözden geçirmek ve sorumluluk kazanma adına ödevin büyük bir rolü olduğu aşikardır. Ancak dozunu kaçırmadan. Çocukluğumda hatırladığım ve günlerce yapmakta güçlük çektiğim ödevlerim olmuştur. Öğrenciyi doğadan, arkadaşlarından ve yakın çevresinden soyutlamadan yapabileceği ödevler vermek, çağımızın da bir gerekliliğidir. Zira ödev, sorumluluk boyutundan çıkıp eziyet safhasına da geçmemelidir. Öğrencinin düşünme becerilerini harekete geçirebilecek, öğrendiği bilgileri pekiştirici ve bir sonraki aşamaya hazır bulunuşluluğunu sağlamak adına ödevler verilebilir, verilmelidir de...
Elbette ev ödevinin niteliği ve niceliği öğretmenden öğretmene farklılık gösterebilir. Ancak bu sınırları çizilebilir. Eğitim tüm paydaşları ve eğitimin asli unsuru öğretmenler ile bu konuda sağlıklı kararlar alınabileceğini düşünüyorum.
Ev ödevinin başarı üzerine etkisi hususunda yapılmış bir çok akademik çalışma mevcuttur. Ev ödevinin başarıyı geliştirdiğine dair birçok kanıtta mevcuutur. Bu kapsamda burada üzerinde durulması gereken mevzu, ödevin kaldırılıp kaldırılmaması üzerine değil ödevin niteliği ve niceliği ile uygulama biçimi dikkate alınarak verimliliğinin artırılması için çalışmalar yapılması gerektiğidir. Yaşamboyu, kendi kendine disiplin ve sorumluluk kazanan bir öğrenciye, ödevin büyük katkısı olduğu araştırmalardan anlaşılmaktadır.
EV ÖDEVİNİ KALDIRMAYI DEĞİL VERİMLİLİĞİNİ VE NİTELİĞİNİ GELİŞTİRMEYİ KONUŞMAK GEREKİR
Bu hususta Milli Eğitim Bakanlığı’nın ev ödevi politikası geliştirmesi ve ev ödevi hususunda öğretmenlerin bunu etkin bir araç olarak kullanmaları, daha verimli ve gündelik hayatla bağdaşık ödevler konusunda öğretmenler içerisinde çalıştaylar düzenleyip daha sonra bunu hizmetiçi bir eğitimle tüm öğretmenlere aktararak verimli ev ödevinin eğitime yansımalarının etkileri analiz edilebilir. Ancak, ev ödevini kaldırmak çözüm değil tam tersine eğitim-öğretime olumsuz yansımaları olacak bir karar olmaktan öte geçmeyeceği aşikardır.