Yeni bir miladi yıla giriyoruz. 2020 de başlayan bir Kovid19 salgınının, 2021’de devam eden (Alfa, Beta, Delta, Gamma, derken “Omicron) varyantlarının gölgesinde 2022 yılını da yaşarken, maskenin bunalttığı, dostlarımızla bir araya gelişe hasret kalmanın özlemini yaşadığımız bir süreçte, uzaktan eğitimi de yaşadık. Bu farklı eğitim sürecinde, değerlerimizden kopuşumuzu da idrak edememiştik.
Maskeleri çıkardığımız bir süreçte, rahatlıyoruz derken, salgının ağır bedelinin ekonomiye yansıdığını fark ettiğimiz bir süreçte, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına büyük bir heyecanla, şevkle, coşkuyla hazırlandığımız bir sürecin maneviyatında “YENİ YILI” karşılayacağız…
Seçim sürecinin de tesirinin izlendiği, ekonomik dalgalanmaların sarstığı bir ortamda, küresel eşkıyaların kurguları altında, Milli Bekamıza uzanan tehditlerin ve tehlikelerin, çıkarlarını müstevlilerin çıkarlarıyla tevhid edenlerin sloganları altında, küresel aktörlerin kontrolünde yeni bir yıla daha giriyoruz sessiz sedasız…
Her yeni yıl, yeni hedeflere, huzur dolu ve müreffeh yarınlara ulaşılmamız için bizlere taze başlangıçlar ve yepyeni fırsatlar sunar...
Bu yeni yıl ister MİLADİ, İster HİCRİ olsun. Zaman, doğumumuzla bize imtihan olmamamız yönünde, verilen bir süre değil mi?
Yaratılan ay da, güneş de zamanın birer şahidi olan Allah’ın ayetleri değiller mi?
Önemli olan, “MİLADİ” yıl, “HİCRİ” yıl, eksenli tartışmalara kapılmak değil, Rabbimizin bir nimeti ve emaneti olan zamanın içini nasıl doldurduğumuz, yaratılırken; bize verilen o sayılı nefeslerimizi nasıl ve hangi amaçla harcadığımızdır. Sokaklarımızda, okullarımızda, evlerimizde…
Bugün, ağır bir ekonomik dalgalanmanın bedelinin psikolojisinde, çok namüsait mahiyette tezahür eden ağır şartların tesirinde dağılmamız bekleniyor…
Küresel eşkıyaların bu beklentilerinin farkındalığında; eğer kimliğimizi yeniden kazanma yönünde bir ve beraber olursak, ecdadın dün başardığı gibi, biz de silkinir, araladığımız kapalı kapılardan, yepyeni umutlara el uzatarak, ayağa kalkabilir, Türk ve İslam dünyasına yepyeni bir soluk olup, küresel eşkıyaların senaryolarını yırtıp, kendi senaryomuzu oynama yönünde irademizi kullanabilir, yeni yılda aydınlık yarınları kazanabiliriz.
Unutmayalım ki, yeryüzünde kaldığımız/kalacağımız süre, nefsin tatmini ötesinde, yarına dönük hazırlanmamız gereken imtihan sürecidir.
Cumartesi gününü, Pazar gününe bağlayan gece yeni bir yılı idrak edeceğiz. Belki duvarlarımıza yeni takvimler asacak, devam eden günlerde de birer birer yapraklarını koparıp atacağız. İdrak edeceğimiz 2023 de bir anda hızla akacak, tükenecek…
Unutmayalım ki; idrak edeceğimiz 2023 yılı, ister ay’a göre belirlensin hicrî olsun, ister güneşe göre belirlenip miladi olsun ne fark edecek ki… Önemli olan, yılın, günün adı değil, bizim vakti nasıl karşıladığımızdır. Önemli olan, yeni bir yılın başlamasına yüklediğimiz mana derinliğindedir...
Önemli olan, miladi 2023 yılının başlangıcında ne planladığımız, neye odaklandığımızdır.
Yaşlarımız farklı olsa da hepimiz ömür denilen sayılı günlere sahibiz. Zamanın değerini, hayatın anlamını, gençliğin önemini, bir lokma nimetin ve bir nefes sıhhatin şükrünü idrak edebilmişsek ne mutlu bize!
Ama günlerimizi heba etmiş, malımızı israfla yemiş, aklımızı ya da bedenimizi zehirlemiş, sevdiklerimizi incitmiş, kul olmanın mesuliyetini yitirmişsek; Kazanç nedir sorusunun cevabını düşünmek gerek…
Bir miladi yılın daha sonuna geldiğimiz, yeni bir yılı karşıladığımız şu günler, tefekkür zamanıdır!
Geliniz, geride bıraktığımız yıl içerisinde neler yaşadığımızı, küresel eşkıyaların hedefinde bir milletin ferdi olarak, çıkarlarını müstevlilerin emelleri ile tevhid edenlere karşı ne yaptık?
Neler yapabilirdik?
Neler yapmalıyız?
Sorularının cevaplarını, bu süreçte ilâhî bir imtihandan geçtiğimiz farkındalığı içerisinde hep birlikte tefekkür edelim…
Zamanın geçişini haber veren yıl başlangıcı gibi özel zaman dilimleri, aslında yeni bir başlangıç yapmak için bir fırsattır.
v Hatalarımızı gözden geçirip yeni kararlar almak,
v Hatalardan pişmanlık duyup da telafi yönünde harekete geçmek,
v Hayatımızda yeni beyaz sayfalar açmak gibi…
Eğer rasyonel düşünürsek, zamana değer katabilir, zamanı kurtuluş sebebimiz yapma hedefimizde ilmek ilmek işleyebiliriz.
Unutmayalım ki; biz, güneşe tapınanlara benzememek için, güneşin doğumu ve batışında ibadeti kerahet vakti kabul eden bir peygamberin ümmetiyiz…
Bizi biz kılan değerlerimiz ekseninde, bu güne daha doğru bir mana yükleyerek, özümüzü yaşamaya vesile kılabiliriz tercihlerimizle…
Yeni bir miladi yılın başlangıcının aynı zamanda, “Put Saltanatının”, cahiliye dönemlerinin en karanlık sayfalarının sonuncusunun kapandığı, bir fethin, Kur’an-ı Kerimin “Feth-i Mübin” adını verdiği, Mekke-i Mükerreme’nin fethinin de yıldönümü olduğunu, “Feth-i Mübin”in o an olan kalplerin fethindeki samimiyetle anlam bulduğunu unutmamak gerektiğine dikkat çekeriz.
Bu duygu ve düşünceler ile, şahsım ve Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği yönetim kurulu ve üyelerimiz adına; Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını da idrak edeceğimiz bir süreçte, bizi biz kılan değerlerimizin farkındalığıyla, karşılayacağımız Yeni Yıl, ‘Kültürel Kodlarımıza’ uygun yeni bir başlangıç yapmak için büyük bir fırsat olacağına dikkat çekerken, zulümlerin, adaletsizliklerin son bulduğu, huzurun, mutluluğun, refahın hâkim olduğu yeni bir yılda buluşmayı diliyor, 2023 yılının milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını rabbimden niyaz ediyorum.
Mekke’nin fethindeki saf duyguların manevi atmosferinde yaşamaya çalışarak, bu yolda nefislerimizi yenerek süreci değerlendirmemiz gerektiği, nefsimizin ve duygularımızın esaretinden kurtulup, gönüllerin birliğinde buluşarak, bizi biz kılan milli ve manevi değerlerimiz ekseninde, muhtaç olduğumuz kardeşliğin tesisine dönük hata yapan yakınlarımızı da uyararak, doğru yola yönelterek, kardeşliğimizi yeniden pekiştirmeye vesile kılabileceğimize dikkat çekeriz.