Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, ....
Ünlü Edebiyatçı,şair Amet Haşim’in meşhur şiiri MERDİVEN böyle başlar.Ne güzel değil mi? Merdivene çıkmanın en doğru yolunu anlatıyor.Hayata başladığımızdan bu yana tekamül üzere tedrici bir yolla merdiven basamaklarını ağır ağır tırmanıyoruz.Her zorluk, bir kolaylığa kapı aralıyor.Yenile yenile yenmeyi öğreniyoruz.Her gelişmeyi sindirmek, her yediğini hazmetmek kolay olmasa gerek.Değişmeyen tek şey değişimin kendisi demişiz.Değişiyoruz, gelişiyoruz.Bizimle beraber başka şeylerinde değiştiğini görüyor ve sonuçlardan etkileniyoruz.Elbette yeryüzünü ihya ve inşa etme görevi verilmiş ve varlığın en şereflisi tayin edilmiş insanın görevini yaparken kendisinden dışarıyı etkilemesi ve dışarıdan bizzat etkilenmesi işin tabiatı gereğidir.
Devletlerin ve milletlerin en çok önem vakfettikleri konu şüphesiz eğitimdir. Eğitim hem bu güne dair, hem de geleceğe dair etkileri olan önemli bir sahadır.Bu sahanın kurallarının itidalli, açık ve adil olması sistemin en önemli ayağını oluşturur.Mesleki güven endekslerinde ilk sırada yer alan eğitimciler kendi içlerinde çalışma barışını olumsuz etkileyecek uygulamalardan çok fazla etkilenmektedirler.Ne demek çalışma barışını olumsuz etkileyen uygulamalar diye soruyorsanız açıklamaya çalışacağım.Birincisi denklemin öğretmen ayağında haklardaki eşitsizlik diyebiliriz. Önce öğretmenin ücretlisi, sözleşmelisi, uzmanı, başöğretmeni olmaz.2005 yılında bir sistem getirildi. Anayasa’ya takıldı. Bu sistemde kariyer yapanlar okullarımızda Uzman öğretmen olarak çalışıyor ve maaşlarında kısmen bir kariyer fazlalığı var. Yaklaşık 12 yıldır bir düzeltme yapılıp bir sonuca gidilmedi.Yine 2013 yılından itibaren yönetici olma yolunda çok fazla değişiklikler yaptık.En son mülakatı bulduk ve hiç bir şekilde adil olmayan bir sistemle okullara yönetici seçiliyor.Aynı sistemle öğretmen seçimi de yapıyoruz maalesef.Bu son sistem küskünler ordusu oluşturuyor ve MEB kendine düşman yaratıyor. Şube Müdürlüğü sınav artı mülakatla, ilçe müdürlüğü, il milli eğitim müdür yardımcılığı ve il müdürlüğü referansla belirleniyor.Aşağıdan yukarıya ve yukarıdan aşağıya inip çıkmak mümkün. Adamı olan oluyor şeklinde bir inanç hâkim durumda. Başına kimin geleceğini, nasıl uygulamalar yapacağını bilmeyen okul müdürleri ise idarecilikte sözüm ona mastır ve doktora yapmayı tercih ediyorlar. Kısacası yükselmede bir sistem, bir düzen olmadığı için başına göre şekillenen bir idareci tayfası oluşuyor. Aynı durum öğretmenler içinde geçerlidir.Bu kaotik yapı da ister istemez bizimkiler iyidir, büyüklerimiz iyi bilir, bizden olsun yeter gibi klişe kalıplar üretiyor.Bu sonuçtan kim memnun derseniz benim şahsi görüşüm halkın memnun olmadığı yönündedir.Eskiden vekillerimiz insanımıza iş bulmak için bürokrasiye talimat verirlerdi şimdi ise atamaları esas alıyorlar.Bunu müdür yapın, şunu müdür yardımcısı yapın, onu öğretmen yapın.Hatta bazı siyasi veya bürokrasideki yetkililerimiz sınıf değişikliğine bile müdahale eder oldular.işi daha ileri götüreyim isterseniz bundan 3 yıl önce okul müdürlerine müdür yardımcısını belirleme hakkı verilmişti.Sizce bu hakkı müdürler kullanabildi mi dersiniz? Kesinlikle hayır diyorum. “Milli eğitim, eğitimcilere bırakılamayacak kadar önemlidir” demişti bir büyüğümüz. Yıllardır bu konudaki hassasiyetinde değişmediğine şahit oluyoruz. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana yalnızca 13 öğretmen kökenli Milli Eğitim bakanının çalıştığını da düşündüğümüzde sonuç maalesef ortadadır. Etkili ve yetkili olan beyler zaman gelip geçiyor. Geleceğimizi yetiştiren eğitim camiasının yapacağı işleri huzur ve güven içinde yapabilmesi sizlerin onlara sağlayacağı adalet ve huzur içinde bir imkânla gerçekleşebilir. Kariyer sisteminden kurum içi yükselmelere kadar bir kural koymak ve bu kuralı günübirlik değiştirmemek gerekir. Merdiven misali basamakları tek tek ve yavaş yavaş çıkmakta fayda var.Uçakla yükselenler, genellikle paraşütle inmiyorlar.Yokuşta terlemeyenler, inişte göz yaşına boğuluyorlar.Eğitimcisi mutlu olmayan bir toplumun,her daim mutluluk yaşaması imkansızdır.Mutlu insanlar ancak mutlu bir geleceğin hazırlayıcısı olabilir.Ne dersiniz? (1ilhamifindik@gmail.com)