Eğitime yapılan yatırım, geleceğe yapılan yatırımdır bu nedenle eğitimde tasarruf olmaz.
Ne var ki MEB, Ücretli Öğretmenlik Uygulamasını bir tasarruf yöntemi olarak kullanmaktadır ve eğitim hizmetini ucuza mal etme yolu olarak görmektedir..
Okullardaki İŞ-KUR Temizlik işçisinden daha düşük ücretle çalıştırılan Ücretli Öğretmenlere İş-Kur çalışanlarına tanınan ekonomik ve sosyal haklar tanınmamaktadır.
1 Ücretli Öğretmenin aylık geliri, 1 Asgari Ücret bile etmemektedir.
Ücretli Öğretmenlerin iş güvenceleri de bulunmamaktadır.
Öğretmen ihtiyacını sadece ek ders ücreti ve yarı zamanlı sigorta primi karşılığı ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK uygulamasıyla karşılamak; emek gaspıdır, kâr amacı gütmektir, özel sektör yolu izlemektir.
Öğretmen istihtam yöntemlerindeki bu yanlışlıklarla, eğitimde başarıyı yakalamak, hayalden öteye geçemez.
Bir eğitim sendikasının; valiliklerin resmi beyanlarından elde ettiği verilere göre, 71 ilde görevlendirilmiş olan ücretli öğretmen sayısı 66.780 olmuş.
Yine aynı veriler doğrultusunda 69 ildeki norm açığı da 91.484 olarak belirlenmiş.
Bu veriler gösteriyor ki öğretmen ihtiyacı, düşük maliyet zihniyetiyle giderilmeye çalışılmaktadır.
Valilik verilerindeki norm açığı, mülakata gerek duymaksızın, KPSS puanı esas alınarak, öğretmen ataması yapılarak giderilmelidir.
Ücretli Öğretmenlik Uygulaması ve öğretmen atamalarındaki Mülakat Uygulaması sonlandırılmalıdır.
Eğitimde başarıyı artırmanın yolu geçici çözümler değil, kalıcı çözümlerdir.
Eğitim günübirlik çözümlerden, günübirlik uygulamalardan ve politik hesaplardan uzak tutulmalıdır.
MEB, sorunun değil çözümün kaynağı olmalıdır, bir an önce 2024 Öğretmen Atama Takvimini yayınlamalıdır.