Günümüz ailelerini gözlemlediğimizde çoğunda çocuk üzerinde anne-baba otoritesinin oluşturulamadığını adeta çocuklarının kuklası haline geldiklerini görüyoruz.
İpler çocukların ellerinde…
Etkili anne-baba tutumuyla rehberlik edip, yaşam tecrübelerini çocuğuna aktarmaktan uzak bir ebeveyn rolü sergiliyorlar, çocuğuna kural koyamıyor, sınır çizemiyor.
Çocukları davranış eğitiminden yoksun, ben merkezli, sağlıklı iletişim kuramayan, duyarsız ve sadece kendi mutluluk planı üzerine yaşayan bireyler olarak yetişiyor.
Çocuklar anne-baba rolünü, anne-babalar da çocuk rolünü üstlenmiş durumdalar…
Sınırsız, kuralsız, özgürlüğün de ötesinde haklar tanınmış bir nesil söz konusu.
Etkisizleşmiş, yetkisizleşmiş, kontrolü çocukların elinde olan bir ebeveyn anlayışı hakim.
Saygısızlığı, şımarıklığı, bencilliği öz güven olarak tanımlama gafleti içinde ebeveynlerin büyük çoğunluğu.
Hiçbir hayat tecrübesi olmayan, doğruyu yanlışı ayırt edici yetiye sahip olmayan çocuklar anne baba üzerinde hakimiyet kurmuşlar, onlar anne ve babaları yönlendiriyorlar.
Aile içinde karar mercii çocuklar olmuş ne yazık ki…
Anne babalarını çocuk gibi azarlayan, kendi yapması gereken iş, görev ve sorumlulukları anne babasına yaptıran anne ve babasını hizmetkarı gibi gören, ,çocuklara şahit oluyorum…
Demokratik anne ve babalar olmak, çocuklara bir birey olduğunu hissettirmek olaylar ve durumlar hakkında karar yeteneğini geliştirebilmek, günlük hayattaki problemlerle başetmesini sağlamak ve hayata hazırlamak için, çocuğun fikri alınması gerektiği, önerisi sanırım yanlış anlaşıldı, demokrasinin ucu kaçırıldı.
Çocuğun yaşına ve seviyesine uygun durum ve olaylarda çocuğun fikrine başvurmak gerektiği gözardı ediliyor.
Öte yandan, çocuğun fikrini almak, istişare yapmak yerine çocuğun fikri karar olarak görülüyor ve evde yönetim mekanizmasının başına çocuk geçiriliyor.
Şimdilerde çocuklar çoğunlukla anne ve babaları üzerinde otorite sahibiler. Herşeye çocuklar karar veriyor, ebeveynleri çocukları yönlendiriyor.
Çocuklar kim hakkında, ne hakkında, ne diyorsa, ne düşünüyorsa ebeveyn tarafından onaylanıyor, sorgulanmıyor.
Aile içinde otorite boşluğu yaşayan bu çocuklar, okulda da öğretmenleri otorite olarak görmüyor, öğretmeni dinlemiyor, önemsemiyor, ciddiye almıyor ve okul kurallarını reddediyor.
Kuralsız okul, otoritesiz öğretmenle okul da işlevini yitiriyor ve okulda eğitim, öğretim alması imkansızlaşıyor maalesef…
Ve ne yazık ki otoritesiz ebeveynlerin yetiştirdiği çocuklar hayata atıldıklarında ehliyetsiz şoför gibi olacaklar…
Trafik kurallarını bilmeden, aracı kullanma becerisi olmadan araç kullanmaya kalkanların nasıl ki kaza yapmaması imkansızsa; davranış eğitimi almadan, yetkin ebeveyn rehberliğinde büyümeden çıkılan hayat yolculuğunun da telafi edilemez kazalarla sonuçlanması ihtimali çok yüksektir. …
Sonuç olarak; öz denetim becerilerine sahip, ait olduğu toplumun bir üyesi olarak ayakları yere sağlam basan, karşılaştığı problemlere çözüm üretebilen, haklarını bilen ve bununla beraber başkalarının da haklarına saygı duyabilen, sınırlarını koruyabilen nesiller yetiştirebilmek için kukla ebeveyn anlayışından kurtulmamız gerekiyor.
Toplumsal yaşamın düzene oturabilmesi, eğitim ve öğretimde kalitenin yakalanabilmesi için kukla ebeveyn tutumu yerine etkili ve bilinçli ebeveyn modeline geçiş yapılmalı.
Bunun için Milli Eğitim Bakanlığı, Aile Bakanlığı gerekirse yerel yönetimler etkili ve bilinçli ebeveyn tutumu üzerine devlet politikası gütmeli. Bilinçli ve etkili ebeveyn programları geliştirilmeli ve ebeveynler bu programlardan geçirilmeli.
Aksi takdirde MEB okullarda eğitim ve öğretimde kalite beklentisi içine girmemeli.
Kukla ebeveynlerin ellerinde büyüyen nesli eğitmek, davranış değişikliği yapmak, okul ve toplum kurallarını benimsetmek, akademik anlamda geliştirmek mümkün olmuyor.