Eğitim öğretim yılı ara tatili 20 Ocak Cuma günü itibariyle başlıyor. Bazı çocuklarımız tatilin heyecanı içinde ve olumlu duygular yaşarken, kimi çocuklarımız karne alacak olmanın stresi altındalar. Karnelerin ev ortamında bir stres kaynağı ve çatışma nedeni haline getirilmemesi için ebeveynlerimize bazı konuları hatırlatmak istedim.
Karneler nasıl değerlendirilmeli, çocuklarımızın performansı istediğimiz gibi değilse ya da yeterli değilse onlara nasıl yaklaşmalıyız?
Öncelikle baştan söylemekte fayda var; eğitim sistemimizin genel anlayışı içinde ‘karne çocuklardan daha çok ailelere aittir’. Karnelerin sorumluluğu eğitim sistemimizde velilere bırakılmaktadır. Tabii konuya bu şekilde yaklaştığımızda bazı velilerimiz; “ben çalışması için elimden geleni yapıyorum, ders çalışmak bir türlü içinden gelmiyor, ders çalışmanın başına geçebilmesi için ailevi bir engel olduğunu düşünmüyorum” şeklinde karşımıza çıkabiliyorlar.
Evet, günümüz dünyasında çocuklarımızın çalışmaya yönelik motivasyonları düşük seyredebiliyor. Çünkü çocuklarımız çok fazla uyaranla karşı karşıyalar. Teknoloji, diziler, İnternet üzerinden oynanan oyunlar, arkadaş ilişkilerinin çalkantılı olması, sosyal yapıda meydana gelen değişiklikler gibi çok sayıda faktör çocuklarımızın dikkatini ve motivasyonunu olumsuz etkileyebiliyor. Dolayısıyla çocuğunuzun çalışması için başarılı olması için elinden elinizden geleni yapıyor ancak bir türlü başaramıyor olabilirsiniz. Bu durumlarda akademik yetersizliğin asıl kaynağında ciddi sorunlar örneğin teknoloji bağımlılığı, profesyonel bir yardım almanız gereken özel durumlar yoksa sonucu kabullenmekte, sorumlulukları çocuklarınıza bırakmakta fayda var. Ancak bazen de tam tersine çocuğun başarısızlığında ailesel bazı etkenler söz konusu olabiliyor; bu durumda aileler olarak eksiklerimizi, hatalarımızı kabulde etmemeliyiz. Çocuğumuzun gelişmesi için bizde de değişmesi gereken bazı tutumlar varsa, bunları da değiştirmemiz gerekebilir. Karneler tam da bu noktada bizlere önemli mesajlar verebilir.
Karelerdeki performans düşüklüğünde ya da çocuğun başarısının istenen seviyede olmamasından birçok etkenler söz konusu olmaktadır. Dolayısıyla da karne çocuğu başarısızlıkla suçlamak için bir araç olarak değil, çocuğun akademik yetersizliği konusunda neler yapmamız gerektiği konusunda mesaj olarak değerlendirilmeli.
Çocuğun başarısızlığını etkileyen ailesel faktörler içinde en önemli ve ilk akla gelenlerden bazıları;
- ailenin çocuğun başarısı konusunda çok baskıcı ve mükemmeliyetçi olması, çoğunlukla aileler farkında olmasa da çocuğun motivasyonunu önemli ölçüde etkiliyor.
- ailenin çocuğun yeteneklerini, seviyesini göz ardı ederek çocuktan yeteneklerinin ve seviyesinin üzerinde beklentilerinin olması, çocuklarda stres kaynağı halini almış durumda.
- çocuklarda teknoloji bağımlılığının gelişmesinde ailenin etkisi yadsınamaz derecede… Küçük yaşlardan çocukların eline telefon verilmesi, çocuklardan telefonu bırakıp ders çalışmalarını isterken karşılarında sürekli biçimde telefon, tablet gibi aygıtların kullanılması, günümüz çocuklarının başarısızlığında en önemli ailesel faktörler olarak dikkatimizi çekiyor.
Bununla birlikte çocukların aile ilişkilerinde sorunlar, psikolojik ve fiziksel sağlıklarını etkileyen örselenmeler, çocukların arkadaş ilişkilerinde yaşadığı problemler , aynı zamanda da içinde bulundukları ergenlik döneminin getirdiği bazı problemler çocuklarımızda akademik yetersizliğin sebepleri olarak ortaya çıkabiliyor.
Ayrıca günümüz çocuklarında “sonra yaparım, sınavlar başlasın çalışırım” şeklinde gelişen erteleme alışkanlığı da başarısızlığın önemli sebepleri sayılabilir. Dolayısıyla da biraz önce söylediğimiz noktaya çıkıyoruz; beklentilerimizin çok altında bir karneyle karşı karşıya kalırsanız öncelikle bu başarısızlığın aile ortamında ya da çocuğun kişisel dünyasında nedenini fark etmek çözüm yolları konusunda işinizi de kolaylaştırıyor. Karnedeki notlarından dolayı sorumluluğu tek başına çocuğunuza vermek ve bütün suçu çocuğunuza yıkmak onu hayat karşısında savunmasız bırakır.
Konumuza gelecek olursak; düşük karneleri nasıl değerlendirelim?
Şu her zaman dikkatimizi çekmiştir; her çocuk çok iyi karneler getirmiyor. Neden bütün çocuklar çok yüksek notlar alamıyorlar. Bu çocuklar aynı sınıflarda aynı sıraları paylaşıyorlar, aynı öğretmenlerden aynı konuları işliyorlar ama hepsinin karneleri farklı. Çünkü hiçbirinin kişisel ve çevresel şartları eşit değil, ayrıca kimi süreç içerisinde beklenmedik biçimde etkileyici yaşantılarla karşı karşıya kalabiliyorlar. Dolayısıyla da her çocuktan aynı performansı beklemek doğru değil ve bizler çocuklarımızı komşu çocuklarıyla, sınıf arkadaşlarıyla, en yakın arkadaşlarıyla kıyaslarken aslında her çocuğun farklı ve biricik olduğu gerçeğini de göz ardı ediyoruz. O yüzden karneleri değerlendirirken kıyaslamada kesinlikle bulunmayalım. Dolayısıyla ilk kural; kıyaslama yok.
Düşük notları olan ya da zayıf bir karneyi tamamen görmemezlikten de gelemeyiz. Elbette böyle bir karnenin üzerinde durmalıyız ki ikinci yarıyıla çocuğumuz gelişmeye daha hevesli başlasın, eksiklerini fark etsin, başarabileceğine inansın. Çocuğun zayıf karnesini birlikte yaşayan aileler için mümkünse anne baba ve çocuk birarada, ayrı yaşayan eşlerimiz için de anne ya da babaları olarak çocukla birlikte sakin bir atmosferde mümkün olduğunca sakinliğinizi koruyarak değerlendirmemiz gerekiyor.
- Dönem boyunca çocuğunuzun performansını değerlendirin; sadece karneye ve düşük notlara odaklanmayın, mesela “döneme iyi başladın ancak son aylarda biraz motivasyon kaybın vardı, sanırım karnene yansıdı”, şeklinde ifadeleriniz çocuğunuza süreç boyunca onunla ilgilendiğiniz konusunda mesaj da verir.
- Karneleri çocuğunuzla birlikte değerlendirirken öncelikle çocuğunuzun karnesini nasıl bulduğunu, daha iyi olmak için neler yapmayı planladığını sorun.
- “Biz ailen olarak ben annen olarak, ben baban olarak daha iyisini yapabilmen için sana yardımcı olmaya hazırız, ikinci yarıyılda daha başarılı olman için benden istediğin bir şey var mı? Ev ortamında neler değişirse sen daha başarılı olursun?” sorusuyla açık biçimde düşüncelerini paylaşmalarına imkan tanıyın.
- Çocuklarınızın karnelerini değerlendirirken onlara kırıcı sözler söylemeyin, karneler çocukların zeka seviyelerini, kişilik özelliklerine daha açık konuşmak gerekirse akıllı olup olmadıklarını, aptal olup olmadıklarını, iyi çocuk olup olmadıklarını ya da komşu çocuğu gibi olup olmadıklarını ölçmez. Karneler bir süreç boyunca çocuklarınızın zaman zaman girdikleri sınavlardan aldıkları notların bir çizelgesidir. Karnedeki notları değil de süreç boyunca gösterdiği performansı değerlendirmek her zaman daha kazançlıdır.
- Unutmayalım düşük notları olan zayıf bir karne herkesten çok çocuğu üzer, çocukların bu üzüntülerinin üzerine bir de onlar da fiziksel ve psikolojik örselenmeler yaratacak tepkilerle gitmeyelim. Sırası gelmişken açık ve net ifade etmek istiyoruz; karneleri nedeniyle çocuklarımıza kesinlikle fiziksel şiddet uygulamalıyız. Lütfen unutmayın; çocukları dövmek, azarlamak, bağırmak onların daha iyi öğrenciler olmalarını sağlamayacaktır.
İyi karneleri nasıl değerlendirelim? Karneleri ödüllendirmek doğru mu? Çok iyi karneler muhteşem başarılar olarak görülmemelidir. Çocuklarımız iyi karneler getirmiş, düzenli, disiplinli öğrenciler ise sorumluluk sahibi demektir. Yani yapmaları gerekeni yaptıkları anlamına gelir. Kişilerin sorumlulukları dahilinde yaptıkları işlerin yüceltilmesi ve başarıların abartılması ileri vadede kişilik problemlerine, çevresiyle ilişkilerinde sorunlara yol açabilmektedir. Bu sebeple iyi karneler için süreç içinde gösterdiği gayretler nedeniyle çocuklarımızı tebrik edelim, eğer ödüllendireceksek alacağımız ödüllerin çok pahalı ve lüks olmamasına da dikkat edelim.