Ülkede kamu maaş sistemi derin yara aldı.
Ast-üst/Eğitimli-eğitimsiz maaş dengesi bozuldu.
2006-2022 arasında ilkokul-ortaokul mezunlarının maaşları %987 artarken üniversite mezunlarının maaşları %622 arttı. (TÜİK)
Okumuş/eğitimli kesimin maddi gücü her geçen yıl daha da geriye gitti.
Memurlar, emekliler ve işçiler arası maaş skalası tarumar oldu.
Maaşlar, enflasyon ve zamlar karşısında çöp oldu.
Gelir-gider dengesi alt üst oldu.
Fiyatı üç-dört kat artmayan hiçbir şey kalmadı.
TÜİK rakamları; çarşı, pazarın gerçekliklerinden çok uzak.
Tek maaşla mesleğinin ilk yıllarında ev araba alabilenler, çift maaş ile ev kirasını ve faturaları ödeyemez hale geldi.
Ev, araba almak hayal oldu.
Elektrik, doğalgaz faturaları, ev kiralarıyla eş değer hale geldi.
Herhangi bir ülkenin vatandaşı, ülkemizin cennet sayılabilecek en güzel muhitinde kolaylıkla yaşam kurabilirken, kendi vatandaşlarımız için ortalama bir Anadolu şehrinde asgari şartlarda yaşamak dahi zorlaştı.
Maslow primadinin en alt basamaklarından olan barınma ihtiyacının karşılanmakta güçlük çekildiği bir evreye gelindi.
Kimse önemsemiyor ama ciddi bir barınma krizi mevcut.
30-40 yıllık çalışma neticesinde eşiyle huzurlu bir yaşamın tadını çıkarması gereken emekliler, ucuzluk sıralarında hayata tutunmaya çalışıyor.
Yabancılar için ucuzluk cenneti olan ülkemiz kendi vatandaşına ateş pahası.
Dünyanın öbür ucundan gelen yabancılar, ortalama bir bütçe ile ülkemize aylarca tatil yapabilirken; kendi vatandaşımız dibindeki
denizinde bile tatil yapma imkanından yoksun.
Eğitim öğretimle ömrünü heba edenler sessiz, kırgın ve kızgın.
Eğitim düzeyi yüksek olan kesimin geliri, okulundan kapısından bile geçmemiş kişilerin gelirinin altına düştü.
Onca emek, onca zaman hiç edildi.
Okumuş, eğitimli, kültürlü, kendini yetiştirmiş kesim “boşuna okudunuz/okuyup da ne yapacaksın” sözleriyle mahalle kahvelerine meze edildi.
Öğretmenler, doktorlar, sağlıkçılar, akademisyenler değersizleştirildi.
Öyle ki işçi maaşı alabilmek için “Doktora” yapmak da yetmiyor artık.
Akademisyenden, doktordan, öğretmenden fazla maaş alan işçiler var.
Güzel, refah bir yaşam sürmek için gecesini gündüzüne katıp maddi manevi ter döken eğitimciler, bir hiç olan maaşları ile “öğrenci” hayatı yaşar oldu.
Öğretmenler büyükşehirlerde tek başlarına ev kiralayamaz hale geldi.
Ailesinin desteği ile geçinenler var.
Bu hususta en büyük sorumlu; hiç olmuş alım gücü karşısında söylem harici kılını kıpırdatmayan muhalefet, ağzını doldura doldura zam isteyemeyen, istediği zam miktarını bile ifade etmekten çekinen sendikalar ve suspus olmuş kesimlerdir.
Eğitimli kesim artık bu sessizliğe son verip yüksek sesle taleplerini dile getirmelidir.