İstiklal Marşı Kabulü ve 18 Mart Çanakkale Zaferi

Vatan, sadece bir coğrafyada yer alan, belli sınırlara sahip toprak parçasından ibaret değildir. Vatan, insanın huzur ve güven içinde yaşadığı, hür olmanın şerefini taşıdığı topraktır. Aynı değerler uğruna baş koyanların, aynı ideallerle geleceği inşa edenlerin yurdudur.

Milli ve manevi değerleri, şeref ve izzetini korumak için şehadet şerbeti içenlerin, gazi olup varlığından geçenlerin canıyla, kanıyla ödedikleri bedelle, coğrafyayı vatan kıldığı mukddes bir emanetidir. Bu emanete sahip çıkıp onu savunmanın karşılığı ise hürriyet ve istiklaldir...

Allah’ın korunmasını emrettiği mukaddes değerler uğruna can vermenin adı olan şehitlik, dinimize göre en yüce makamlardandır...

Çünkü şehit; vatan, millet, bayrak, devlet, din davasında, istiklal uğruna anadan, babadan, yârdan, evlâttan, hâsılı tüm sevdiklerinden ayrılmayı göze almış, mukaddesatı uğruna gözünü kırpmadan canını feda edendir.

Tarih, vatanı ve mukaddesatı uğruna her türlü zorluğa göğüs geren şanlı ecdadımızın kahramanlık destanlarıyla doludur. Coğrafyayı vatan kılmak, hürriyet ve istiklalin kaybedilmemesi, ezanların dinmemesi, bayrağın yere düşmemesi için, bu inançlı sinelerin Allah aşkıyla şahlandığı emsalsiz destanlardan biridir “Çanakkale Zaferi...”

Çanakkale Zaferi, Birinci Dünya Savaşında kahraman askerlerimizin, cihanı hayrete düşüren bir iman ve kahramanlık destanıdır.

106. yıl dönümünün idarinde olacağımız Çanakkale Zaferi;

“Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...

  Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!”

Satırlarında ifadesini bulan şekli ile “rezil bir istilaya” uğrayarak; vatanı, bayrağı, dini, bütün değerleri ile yok edilmek istenen bu necip milletin küresel eşkıyalara karşı verdiği kahramanlık destanıdır.

Bu destan, bir iman-küfür mücadelesi, bir milletin yeniden şahlanışı, var oluş mücadelesidir.

Çanakkale savaşı, Yüce Rabbimizin (c.c.) "Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın"(Bakara/190) emrine uyarak, cepheye atılan kahraman askerimizin destanıdır.

Bu zafer, Hz. Peygamberin (sav) övgüsüne mazhar olmuş, necip milletimizin, iman ve azminin, metanet ve gücünün açık bir göstergesidir.

Bu zafer, Allah’ın (c.c.) “Ey mü'minler, bir savaş birliği ile karşılaştığınızda direniniz, Allah'ı çok anınız ki, başarıya eresiniz.” (Enfal/45) Şeklindeki müjdesine mazhar olan,  Mehmetçiğin cihat yolundaki azim ve gayretinin, destanlaştığı zaferdir.

Çanakkale Zaferi, kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla bir milletin omuz omuza vererek üstlendiği büyük mücadelenin adıdır.

Çanakkale, ismini Sevgili Peygamberimizden alan kahraman Mehmetçiğin, imanından aldığı güçle bütün dünyaya “Çanakkale Geçilmez” diye haykırdığı, tertemiz alnından vurulup toprağa düştüğü yerdir.

Yüreği sarsılmaz bir imanla dolu olanların, kalbi vatan aşkıyla çarpanların yedi düvele karşı yokluk ve imkânsızlıklara rağmen kazandığı zaferdir Çanakkale…

Çanakkale Savaşı bize bir kez daha göstermiştir ki; Allah’ın rızasını kazanmak, i‘lâ-yi kelimetullahı yeryüzüne hâkim kılmak için çarpan yürekler asla esaret altına alınamayacaktır.

Yurdumuzun üstünde tüten en son ocak sönmeden, rengini şehidin kanından alan al bayrağımız inmeyecek, şehadetleri dinin temeli olan ezân-ı Muhammedi hiçbir zaman dinmeyecektir.

Bu uğurda gerekirse nice canlar verilecek ancak mabedimizin göğsüne nâmahrem eli değmeyecektir. Hakka tapan milletimizin birlik ve beraberliğine göz diken, küresel eşkıyaların emelleri kursaklarında kalacak ve asla muvaffak olamayacaktır.

Bu zafer, komutanının “ben size ölmeyi emrediyorum” deyişine itaat eden, Allah’ın (c.c.) “Allah yolunda öldürülenlere sakın "ölüler" demeyin. Tersine onlar diridirler, ama siz farkında değilsiniz.”( Bakara/154) ayeti kerimesi ile müjdelenen, Mehmetlerin, kanlarıyla yazdığı, bizlere bir vatan, bir bayrak, bir istiklal bırakmak için hiç düşünmeden, ölüme, gül bahçesine girer gibi gülümseyerek koşanların, kanlarıyla yazdığı bir zaferdir.

Çanakkale Zaferini anlatmaya çalışan herkes, bu harbin manevi cephesine vurgu yapar, anekdotlarla zenginleştirmeye çalışır. Yazısında ve konuşmalarında; Asrı Saadet’teki sahabenin ihlasına, özellikle Bedir’deki ruhla mukayese yapar “Mehmetçiğin o asil mücadelesini…”

Ancak; Çanakkale’yi geçilmez yapan, Mehmetçiğe o asil ruhun nasıl kazandırıldığı es geçilir, yeterince ve samimi olarak konuşulmaz nedense… Asıl ihtiyacımızın bu olmasına rağmen…

Oysa hiçbir şey tesadüf değildir.

Çanakkale de Mehmetçikte, bizi biz kılan değerlerin en samimi yaşanmasındaki zirve olan; o teslimiyetin, nefsinden arınmışlığın o safiyetin, o masumiyetin, kaynağı yeterince konuşulmamaktadır nedense…

Oysa bu değerlerin kaynağı, mana derinliği yarınlarımız olan evlatlarımıza, gençlerimize eğitim sürecinde verilmeden, Çanakkale’deki Mehmetçiğin fedakarlığının taşıdığı anlamın, kitle kültürü tesiri altında savunmasız haliyle, günümüz modası olan ve sanal ortam değerlerini yaşamayı öğrenen ve bu yönde yaşarken, salt gireceği sınavlarda birkaç soru daha fazla çözmekten başka gaile taşımayan, kalan zamanında da (büyük bir çoğunluğunun) nefsinin tatmini odağında yaşamaya özendirilen gençlerce doğru anlaşılmasının mümkün olamayacağını düşünüyoruz…

Gereken tedbirler eğitim sürecinde alınmadan…

Çanakkale’de savaşan Mehmetçiği eğiten Yüzbaşı Mehmet Hilmi Bey’in Mehmetçiğe verdiği eğitim sürecini kaç kişi hatırlıyoruz… 

Kilitbahir tabyalarında eğitim subaylığı yapan Mehmet Hilmi Bey’in o günlerle ilgili hatıraları “Cepheden Cepheye Bir Ömür” adı ile Gazanfer ŞANLITOP tarafından kitaplaştırılan o hatıralarda bir bölümünde askerlere, şöyle sesleniyor;

“Düşmanlarımız bu boğazlardan geçerlerse vatanımız ve İslamiyet alçalma derecesine düşecektir. Boğazı korur ve düşmanı geçirmez isek, bu durum milletin şerefini kurtaracağı gibi, bütün İslam aleminin kalplerinde oluşacak minnettarlıktan dolayı vicdani ödül olacaktır. Gazamız Allah ve Peygamber’i hoşnut edecektir. Bu ulvi vazifede bulunmamız kendi liyakat ve iktidarımızla değil, Cenabı Allah’ın bize özel bir lütfu iledir. Şu tabyaya sahip olmakla dünyanın en bahtiyar mücahitleri olduğumuzu bilmenizi isterim. Bu bataryada bulunuyor olmamız, vatan ve dinimiz İslam için canımızı feda etmeye hazır olduğumuz anlamına gelmektedir.”

“Askerler! Buradaki yenilgi hiçbir savaştaki yenilgiye benzemez. Bu savaşta hiçbir ödül de beklemeyin! Hiçbirimiz rütbe, nişan ve dünya menfaatlerinin ve heveslerinin uğruna harp etmeyeceğiz. Allah rızası için harp etmeye niyet edelim ki, gazamız mübarek olsun. Ya gazi ya şehit olalım!..”

Yüzbaşı Mehmet Hilmi Bey askerlere içinde bulundukları imkansızlıkları, silahların demode olduğunu, sayılarının az ve teknik olarak yetersiz olduğunu, cephanelerinin de az olduğunu, askerlerine Bedir savaşında Efendimiz ve az sayıdaki sahabenin güçlü müşrik ordusuna karşı savaşarak Allah’ın yardımını nasıl elde ettiklerini ve Enfal Suresi’nin 17. Ayeti’nin anlamını izah ediyor devamında…

Günümüz dünyasında evlatlarımız, gençlerimiz aldıkları eğitim sürecinde manevi açıdan mana derinliği ile bilim arasındaki dengeyi kurmadan bizi biz kılan değerlerin eksik kalacağını, eksik kalmanın kaybettireceklerini fark ettirmeden “Çanakkale Zaferimiz” ne kadar anlaşılabilir bugün…

Bugün, vatan ve hürriyetimize, din ve devletimize, can ve mal güvenliğine, gönderde dalgalanan bayrağımıza ve ezanımıza sahip isek, bunu vatan uğrunda canlarını feda eden aziz şehitlerimize ve gazilerimize borçlu olduğumuzu unutmamalıyız.

Çanakkale ruhunu yaşattığımız müddetçe ulaşamayacağımız hiçbir hedef, başaramayacağımız hiçbir iş, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun kalmayacağı inancımız ile, Şahsım ve Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu adına, 12 Mart itibari idrak ettiğimiz İstiklal Marşımızın kabulü ve 106. yıldönümünü kutlayacağımız Çanakkale Zaferi münasebetiyle, milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u ve istiklal ve istikbal mücadelemiz sürecinde günümüze uzanan bütün şehit ve gazilerimizi rahmetle, yaşayan gazilerimizi minnetle anıyoruz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazar Yazıları Haberleri