Malumunuz olduğu üzere ülkemiz ekonomik açıdan kötü bir dönem geçirmektedir. Geçen aylarda ise ekonomiye can katmak adına ülkemiz emeklilerine bayram ikramiyesi verilmesi ile tüketimin canlandırılarak iç pazara yaklaşık 12 milyar TL enjekte edildi. Aynı zamanda ülkemizde istihdam sorunu da hat safhada olduğu malumunuzdur. Bu durum yaklaşık üç sene önce TBMM’de kadük kalan ‘’ dış güvenlik yasa tasarısını‘’ akıllara getiriyor. Dönemin Adalet Bakanı Bekir BOZDAĞ’ın açıklamalarına göre yasa tasarısı hayata geçse idi ceza infaz kurumlarımızın dış güvenliğini sağlaması adına 25 bin yeni infaz ve koruma memuru istihdam edilecekti. Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere devletimiz bir dahaki sefere ekonomimize can katmak istediği zaman, ceza infaz kurumlarımızın durumunu değerlendirmesi büyük fayda sağlayacaktır. Bu sorunu bir de istihdam sorununu hafifleterek uygulamaya koyacağı ‘ yargı memurları reformu’ ile, yani; ceza infaz kurumlarımızın dış güvenliğinin Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne devredilmesi ve tüm teşkilatın hak ettiği özlük haklarına kavuşması, aşırı iş yükü altında ezilen katip ve mübaşirlerin maaşlarında iyileştirme yapılması, dış güvenlik reformu ile ‘ özel bir kolluk kuvveti’ görünümü kazanacak olan ve iş yükü altında ezilen denetimli serbestlik memurlarına ek olarak, müdürlüklerin memur sayısının artırılması ile, ekonomiye can suyu verileceği gibi aynı zamanda ceza infaz kurumlarımızın dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan çift başlı yönetim sisteminden kurtulmasına da yarayacaktır. Adliyelerin ve ceza infaz kurumlarının memur sayıları ve aileleri; hizmet verdiği tutuklu, hükümlü, mağdurlar ve aileleri ile, yargı sistemi dahilinde avukatlar ve bilirkişiler de düşünüldüğünde ise hiçbir siyasinin gözünden kaçmayacak büyük oy potansiyeli de mevcut görünüyor.
CEZA İNFAZ KURUMLARIMIZIN, DIŞ GÜVENLİK YASASI REFORMU İLE DEVLETİMİZE KAZANDIRACAKLARININ MÜTALAASI:
- Ülkemizde Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’müzün dört yüze yakın taşra müdürlük ve teşkilatı bulunmaktadır. Bu taşra teşkilatlarının dış güvenliğinden ise ülkemizin Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü sorumludur. Yaklaşık üç sene önce mecliste kadük kalan ‘’ Dış Güvenlik Yasa Tasarısı‘’ ile bu taşra teşkilatlarında 25 bin infaz ve koruma memurunun istihdam edilmesi planlanmakta idi. 25 bin vatandaşımıza istihdam sağlanacağı halde, ceza infaz kurumlarının ve denetimli serbestlik müdürlüklerinin güvenliğinden çekilecek olan en az 25 bin kişilik kolluk kuvveti ülkemizin genel asayişine ek olarak katılabilecektir. Ayrıca dış güvenlik reformu ile mevcut sayısı 46 bin civarında bulunan infaz ve koruma memuru da profesyonel şekilde güvenlik işi ve alan savunması yapabilecek donanıma kavuşacaktır. Böylelikle mevcut 46 bin infaz ve koruma memuru, yeni istihdam edilecek 25 bin infaz ve koruma memuru ve Ceza ve Tevkifevleri’nin kurumlarından çekilip ülke asayişine katılacak en az 25 bin kolluk kuvveti mensubu ile yurt asayişine ve savunmasına ek olarak 100 bine yakın vatandaşımız kazandırılmış olacaktır.
- Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün iç güvenliği ve işin icrası infaz ve koruma memurları tarafından sağlanmakta, dış güvenliği ve işin icrası diğer kolluk kuvvetleri tarafından sağlanmaktadır. Bu durum; ceza infaz kurumlarımız ve denetimli serbestlik müdürlüklerimizde yüz binlerce hükümlü ve tutukluya, aileleri ve onları ziyarete gelebilen akraba ve şahısları ve yine bu hükümlü ve tutukluların avukatları ve yine Ceza ve Tevkifevleri teşkilatının doğrudan birlikte çalıştığı kolluk kuvvetleri ve yargı mensupları düşünüldüğünde milyonlarca insana verilen hizmette aksaklıklar yaratmakta ve hizmet veren ve muhatapları açısından birçok sorun ve mağduriyet yaşatmaktadır. Dış güvenlik reformu ile ülkemizin infaz ve ıslah sistemindeki çift başlılık ortadan kalkmış olacak, dünya standartlarında bir hal alarak insanımıza ve devletimize büyük bir katma değer sağlamış olacaktır.
- Dünyadaki cezaevi teşkilatlarında alınan eğitim karşısında üniforma üzerinde bröve taşıma geleneği mevcuttur. Bu da kıdeme ve eğitime verilen önemi göstermektedir. Aynı teamüllerin ülkemizin ve cezaevi teşkilatında başlatılması (bu durum emniyet teşkilatına da uygulanabilir), meslek içi eğitim ve kıdemle doğru orantılı şekilde görevde yükselme veya kritik görev alanlarında çalışma gibi durumlar, teşkilatları daha bir kurumsallaştıracaktır. Bu da teşkilatların daha sağlıklı işlemesini ve memurların daha az yıpranmasını sağlayacaktır.