İnsanların yaşamları boyunca biriktirdiği bilgi, beceri ve sağlık düzeyi üzerinden tanımlanan insan sermayesinin, ülkelerin bugünkü gelir düzeyleri ne olursa olsun geleceğin ekonomisinde rekabet edebilmek için kritik önem taşıdığı bilinmektedir. Buradan yola çıkan Dünya Bankası İnsan Sermayesi Projesi kapsamında 157 ülkeden 2017 yılında elde edilen veriler analiz edilerek, ülkelerin İnsan Sermayesi Endeksi hesaplanmış ve karşılaştırılmıştır.
İnsan Sermayesi Endeksi (İSE) bugün doğan bir çocuğun, yaşadığı ülkedeki sağlık durumları ve eğitim riskleri dikkate alınarak, 18 yaşına geldiğinde biriktirmiş olması beklenen insan sermayesi miktarını ölçmektedir. Eğitim ve sağlık göstergeleri bileşenlerinden elde edilen İnsan Sermayesi Endeksi değeri, 1 mümkün olan en iyi değer olmak üzere 0 ile 1 arasındadır ve bize bir çocuğun ülke şartlarında sağlık ve eğitim hizmetlerinden tam kapasite yararlanması durumunda ne kadar üretken olacağını göstermektedir. İnsan Sermayesi Endeksi 0,5 olarak hesaplanmış bir ülkede bireylerin gelecekte %50 oranında üretken olacağı ve ekonomik potansiyellerinin yarısını gerçekleştiremeyeceği tahmin edilmektedir. Bu hem birey hem de ülke için önemli bir ekonomik kayıp olarak yorumlanmaktadır.
Ülkemize ilişkin insan sermayesi endeksinin eğitime ilişkin boyutlarını tablo şeklinde gösterecek olursak;
Boyutlar | Erkek | Kız | Genel |
İnsan sermayesi endeksi | 0,6 | 0,63 | 0,63 |
Beklenen okulda kalma süresi | 12,2 | 12 | 12,1 |
Uluslararası değerlendirmelere göre uyarlanmış test sonuçları | 455 | 463 | 459 |
Değerlendirme sonuçlarının öğrenim süresi karşılığı | 8,9 | 8,9 | 8,9 |
İnsan sermayesi endeksinin eğitimle ilgili boyutlarından birisi çocukların 4 yaşından 18 yaşına kadar ortalama okulda kalma süresidir. Türkiye’deki çocukların ortalama 12,1 yılını okulda geçireceği öngörülmektedir. Bu oran erkek çocuklar için 12,2 yıl iken kız çocuklarda 12,0 yıl olarak hesaplanmaktadır. Singapur’da aynı gün doğan bir çocuğun okulda kalma süresi 13,9 yıl; Finlandiya’da ise 13,7 yıl olarak öngörülmektedir.
Bir başka boyut, uluslararası değerlendirmelerle uyumlu hale getirilmiş puanlardır. Bu puanın hesaplanmasında ülkelerin PISA, TIMSS, PIRLS puanları birlikte ele alınmıştır ve hesaplamalar sonucunda değerlendirmelerden elde edilen puanlarda 625 ileri düzeyi, 300 asgari düzeyi göstermektedir. Türkiye’nin bu göstergedeki ortalama puanı 459’dur. Bu değerlendirme içinde kız çocuklarının puanı 463 iken erkeklerin puanı 455’tir. Ortalama başarı puanlarında Singapur 581 puan ile yine birinciyken, Finlandiya’nın puanı 548’dir.
Bir diğer boyut da değerlendirme sonuçlarının öğrenim süresi olarak karşılığıdır. Uluslararası testlerin öğrenim süresine dönük karşılığı çocukların okul dönemi içinde gerçekte ne öğrendiklerine yani ne kadar nitelikli eğitim aldıklarına yönelik bilgi sunmaktadır. Türkiye’de bu göstergenin değeri 8,9 yıldır ve bu değer hem kız hem de erkek çocuklarda aynıdır. Singapur’un bu göstergedeki karşılığı 12,9 yılken Finlandiya’da 12,0 yıldır.
Sonuç olarak, İnsan Sermayesi Endeksi projesi kapsamında açıklanan 2017 yılı verilerine göre Türkiye’de doğmuş bir çocuğun, eğitim ve sağlık hizmetlerinden bütünüyle yararlanabildiği durumda bile potansiyelinin yalnızca %63’ünü gerçekleştirebileceği öngörülmektedir. Bu da hem toplum boyutunda hem de bireysel boyutta oldukça önemli bir kayıptır. Gelecek nesillerin potansiyellerini gerçekleştirmelerine destek olabilmek ve insan sermayesine anlamlı bir yatırım yapabilmek adına, eğitim niteliğini artırmaya ve bireylere gelecekte ihtiyaç duyacakları beceriler kazandırmaya yönelik yatırımlara odaklanılması gerekmektedir.