Milli Eğitim Bakanlığımız 14 Ekim 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan mevzuatla MEB’e bağlı ilköğretim ve okul öncesi okul, kurumlar olan Anaokulu, İlkokul, Ortaokul ve İmam Hatip Ortaokullarında yapılan eğitim faaliyetlerinde uyulan kurallarda bir dizi değişiklik yaptı. Okullar açıldıktan sonra yapılan bu tür kural değişiklikleri öğretim planlamasını zorlaştırmakta. ‘Dereyi geçerken at değiştirdik’ diyebilirim.
MEB, eğitimde otorite olmalı ve birliği sağlamalıdır. Farklı kurumların farklı kurallarla aynı öğretim hizmetini vermesi söz konusu. Bir örnek; MEB’e bağlı olmayıp okul öncesi öğretim hizmeti veren kurumlar etkinliklerindeki öğrenci fotoğraflarını veli veya (Rehberlik Öğretmeni gözetiminde) öğrencinin onayı olmadan paylaşabilecekken MEB’e bağlı olan kurumlar paylaşamayacak. Buna benzer örnekler çoğaltılabilir. Halbuki bu mevzuatın bazı maddeleri; özel çocuk kulüplerini, gündüz bakım evlerini, 4-6 yaş Kuran kurslarını, belediye anaokullarını da kapsamalıydı.
Peki neler değişti;
Engel durumu olan, üç yaş altı çocuğu bulunan ve bakmakla yükümlü engelli yakını olan öğretmenlere haftalık ders programı hazırlanırken kolaylık sağlanacak.
Daha önce 45 olan sınıf geçme puanı Türkçe dersi için 70'e, diğer dersler için 50'ye çıkarıldı. Bu puanların altında puan alan öğrencilerin sınıf geçme ya da kalmalarına şube öğretmenler kurulunda (ŞÖK) karar verilecek. Türkçe ders puanı 70’in altında olan öğrencilerin sınıfta kalacağı algısı gerçeği yansıtmıyor.
Türkçe ders puanı 70’in altında olan ortaokul öğrencilerine Takdir Belgesi ,Teşekkür Belgesi ve Onur Belgesi verilmeyecek.
İkili öğretim yapan okullarda teneffüslerin biri 20 dakikaya çıkarıldı.
“Sınıfta cep telefonu kullanmak.” yaptırım uygulanacak davranışlara eklendi.
“Okul personeli ve öğrencileriyle ilgili dijital araçlar ya da sosyal medya kanalıyla kişilik haklarını ihlal edecek şekilde ses ya da görüntü kaydetmek veya yayımlamak.” yaptırım uygulanacak davranışlara eklendi. Ufak bir imla hatası gözden kaçmış. ‘yayınlamak’ olmalıydı. Bu tür hataların gözden kaçmaması için bir önerim olacak: MEB, yasal metinleri yayınlamadan önce taslak metinleri eğitim sendikalarının görüşüne açabilir.
Öğrencilerin görüntülerinin sanal ortamda veya başka mecralarda paylaşılması yasaklandı. Veliden ve rehberlik öğretmeni gözetiminde öğrenciden yazılı izin alınması kaydıyla yayınlanabilecek.
Doğum yapan öğretmenler, bebeği iki yaşını aşana kadar istemeleri halinde nöbet tutmayacak.
İlkokul velilerin öğretmen ve şube seçme talepleri son bulacak. Artık ilkokul ve ortaokullara kayıt olan öğrenciler e-Okul sistemi üzerinden otomatik olarak şubelere dağıtılacak. Sınıf değişikliği yapmak veli talebine ve rehberlik servisinin kararına bağlandı. Bu kural, nakil gelen öğrenciler için de uygulanmalıydı. Nakil yoluyla öğretmen seçtirmeme kuralı delinebilir. Örneğin: Her ikisi de çalışan ebeveynler çocuklarını ev adresi, annenin iş adresi ve babanın iş adresine bağlı okul olmak üzere üç farklı okula kaydettirebiliyor. Örneğin; veli çocuğunu ev adresinin bağlı olduğu okula kaydettirmeyi amaçlıyor ancak istediği bir öğretmenin sınıfına düşmesini istiyor. Bunun için çocuğunu önce iş adresindeki okula kayıt yaptırır. Öğretmenler belli olduktan sonra nakil hakkını kullanarak istediği öğretmenin sınıfına çocuğunu kaydettirir. Önerim: “Mevzuatta açık kapı bırakılmasın, eğitim sendikalarının görüşü alınsın.”
Yatılı ortaokullarda öğrencilere tutturulan ‘yatakhane nöbeti’ kaldırıldı. Ayrıca ilkokul, ortaokul ve imam-hatip ortaokullarında her sınıfta günlük ‘sınıf sorumlusu öğrenci’ uygulaması başlatıldı.
MEB’e bağlı ilköğretim ve okul öncesi okul, kurumlara ilk yardım dolabı bulundurma zorunluluğu getirildi.
MEB’e bağlı ilköğretim ve okul öncesi okul, kurum Müdürleri, su depolarını ve su arıtma cihazlarını her sene yarı yıl ve yaz tatillerinde temizleme, bakım yaptırma zorunlulu getirildi. Odun-kömürle ısıtılan okul binalarının yılda bir baca temizliği hususu unutulmuş görünüyor. Önerimi yineliyorum. Mevzuat değişikliklerinden önce eğitim sendikalarının görüşleri alınabilir.
Geçtiğimiz yıl ücretsiz yapılan anaokulları şimdi tekrar paralıya döndü. Anaokulları ve anasınıflarında çocuğunu okutan velilerden katkı payı adı altında ücret talep edilecek. İçinde olduğumuz öğretim yılın ilk iki aylık ücreti Ekim ayı sonuna kadar velilerden tahsil edilecek. Birden çok çocuğunu anaokuluna gönderen velilere herhangi bir indirim yapılmaması bir eksiklik olarak göze çarpıyor. Ara tatillerin denk geldiği aylarda katkı payı tam alınacakmış. Gelecek yıl ara tatil uygulamasının kaldırılacağı ifade edildiği için bu değişiklikle ilgili yorum yapmayacağım.
Geçtiğimiz yıl anaokulu öğrencilerine bir öğün ücretsiz sıcak yemek veriliyordu. Ancak bu yılın eylül ayında Okul öncesi öğrencilere verilen bir öğün ücretsiz sıcak yemek kaldırıldı. Bir öğün deyip geçmeyin etin kilosu üç yüz eli lira civarında. Kurbandan kurbana sofrasında et gören aileler var. Sosyal devletimizden, Yönetmelik değişikliğinde yavrularımıza verilecek ücretsiz yemeğe dair maddeler olmasını beklerdim.
Çocuğunu okula gönderen veliler, eğitim kurumlarımızda öğrenim gören öğrenciler, seçim öncesinde yapılan güzel işleri alkışladı. Hele mülakatın kaldırılacak olması çok büyük beğeni toplamıştı. Vatandaş inandı, güvendi, rey verdi. Ancak geldiğimiz yerde vaatler unutuldu. Eğitim özelinde bir değerlendirme yapıyorum. Yoksa; beş ay öncesinde bir litre benzinin fiyatının 19 lira iken şimdi 40 liraya dayandığını, ekonomi uzmanlarının iş başına getirilerek enflasyonun düşürüleceği vaatlerini görmezden geliyor değilim. Vaatler orada, enflasyon burada... İğneden ipliğe zam gelmeye devam ediyor.
Anadolu’da “Pazara kadar değil; mezara kadar.” diye söz vardır. Ücretsiz anaokulu ve ücretsiz yemek gibi yapılan güzel işlerin bir bir geri alınmasını: “Mezara kadar değil; dereyi geçene, 14 Mayıs Pazara kadar.” şeklinde yorumluyorum.