Etik, günümüzde özlemini duyduğumuz en temel ilkelerden biri haline geldi. İnsanlığın nereye gittiğini kestiremediğimiz bu dünyada etik meselesine dair söylenmesi gereken çok şey var.
Ne yazık ki, kendi çıkarı olduğunda hiçbir şeyi umursamayan bir insan kitlesinin oluşmasına tanıklık ediyoruz. Maddiyatla her şeyi çözmeye çalışan, hiçbir şeyden memnun olmayan bir nesil oluşturmuş durumdayız.
Bu durum kabul edilemez olsa da bu insanları inşa eden sistemin de bir parçası olduğumuzu unutmamak gerekiyor. Başarısız kurum müdürlerini eleştirirken, kendi rolümüzü de gözden geçirmemiz doğru olacaktır. Etik değerleri çiğneyenler suçlu değil. Ortada bir suç varsa, ki var; maalesef hepimiz bu suça ortağız!
Etik değerlerden yoksun kurum müdürlerini eğiten bizler değil miyiz?
Hakkı, hukuku görmezden gelenleri var eden toplumumuz değil mi?
Sırf işimiz düşerse diye yalancı rollere bürünmeyi biz tercih etmedik mi?
Hak etmediği halde övgü dolu sözleri bu kişilere bizler söylemedik mi?
Başarısızlığını sineye çekip, sanki başarılıymış ve çok iyiymiş egosuna biz sokmadık mı? O kişilerin idlerini, egolarını bizler oluşturmadık mı?
Çevrenin kişilik üzerindeki etkisini bildiğimiz halde, bu başarısız kişilere yapay bir çember oluşturarak onları yüceltmedik mi?
Cam tavanları oluşturan başkaları mı, biz miyiz?
Güzel söz söylemeyi, biz "yalakalıkla" değiştirmedik mi?
Bize dokunmayan yılanı, biz bin yıl yaşatmadık mı?
Etik değerlere sahip bir toplum inşa etmek istiyorsak, önce kendimizden başlamalıyız. Kişisel çıkarların ötesine geçerek, doğruyu ve adaleti savunmalıyız. Eğitim sistemimizi etik değerlere göre inşa etmeliyiz ve sorumluluğu da suçu da başkalarına atmamalıyız. Unutmayalım ki, etik değerler birer erdem değil, birer gerekliliktir.