Covit-19 ile mücadelede eden, canlarından ve ailelerinden fedakarlıkta bulanarak gecesini gündüzüne katıp şifa dağıtan, 7/24 sağlık hizmeti sunan fedakâr ve cefakar Hemşirelerimiz 12 Mayıs Hemşireler Gününü buruk ve ümitsiz bir şekilde kutluyor.
Mali ve özlük hakları konusunda somut adımlar atılmayan, iş yükü, şiddet, mobbing ve sosyal haklarında yaşanan sıkıntılarla başbaşa bırakılan Hemşirelerimiz tükenmişlik sendromu yaşamaktadır.
Türkiye’de toplam 241 bin 613 hemşire var. Bunların 165 bin 340’ı sağlık bakanlığında, 36 bin 936’sı üniversite hastanelerinde, 39 bin 337’si ise özel sağlık kurumlarında çalışıyor. Ülkemizde 1000 kişiye 2 hemşire düşerken, bu oran OECD ülkelerinde 8 hemşire olarak görünüyor ve bu sıralamada maalesef geri ülkeler arasında yer alıyoruz.
168 hemşirelik okulu, yılda yaklaşık 15 bin mezun veriyor. Dolayısıyla hem yeterli mezun, hem de yeterli atamanın olmaması nedeniyle Hemşirelerimiz yoğun iş yükü ile karşı karşıya bırakılmaktadır. Sağlık kurumlarında yeterli sayıda hemşire istihdam edilmediği için hemşirelerimiz ayda 80-130 saat arasında fazla mesai yapmak zorunda kalıyorlar. Mesleklerine gereken değerin verilmesini isteyen hemşireler, daha insani koşullarda çalışacakları ve ekonomik olarak daha yüksek standartlarda yaşayacakları ülkelere gitmeye başlamıştır. Hekimler gibi hemşireler de şiddet, mesleğinin değersizleştirilmesi ve ekonomik koşullarının iyileştirilmemesi gibi sebeplerle, başta Almanya, Amerika ve İngiltere olmak üzere başka ülkelerde gelecek aramaktadır.
Yapılan araştırmaya göre Sağlık Çalışanlarının, % 72.8'inin yaşamlarını sürdürmeye yetecek geliri olmadığı için borçlu olduğu, % 66'sının gündelik ihtiyaçlarını karşılamak için ihtiyaç kredisi aldığı, kredi kartı borcunun ancak asgari ödeme tutarını yatırabildiği, faiz sarmalına düşenlerin oranının % 26 olduğu ve %15.2'sinin asgari geçimini sağlayabilmek için ek iş yapmakta olduğu tespit edildi.
COVID-19 mücadelesinde hayatını kaybeden ve şehit olan 506 sağlık çalışanımız içinde 42 Hemşiremizi şehit verdik. Buna rağmen Covit-19 meslek hastalığı olarak hala daha kabul edilmemiştir.
Ne yazık ki biriken sorunlar, karşılanmayan talepler ve ücretlerle ilgili beklenen düzenlemelerin henüz hayata geçmemesi nedeniyle hemşire arkadaşlarımız bu haftayı da buruk geçirmektedirler. Bu duruma bir an önce çare üretilmelidir. Ücretler konusunda uzun zamandır dile getirdiğimiz maaşa zam şeklinde tek ödeme, refah payı verilmesi ve enflasyon farkının aylık ödenmesi hususları bir an önce uygulamaya konulmalıdır. Şiddet ile ilgili yeni bir düzenlemenin TBMM’de bu hafta yasalaşıp yürürlüğe girmesi beklenmektedir. Bu düzenleme olumlu olmakla birlikte tüm sağlık kurumlarının " sıfır toleranslı alan" ilan edilmesi,sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanlara kamu sağlık hizmetinin belirli bir süre acil haller dışında ücretli olmalı ve her şiddet uygulayanın istisnasız tutuklu yargılanması gibi önerilerimiz kanunlaşmalıdır.Tüm sağlık çalışanları kadrolu olmalıdır. 3600 ek gösterge adil ve hakkaniyetli bir biçimde tüm hemşire ve diğer sağlık çalışanlarına verilmelidir. Hemşirelerimize mobbing, hakaret, tehdit ve baskı kuran ehliyetsiz ve liyakatsiz İdareciler bugünü uyduruk bir karanfil eline alarak göstermelik kutlamalar yaparak reklam amaçlı görüntüler vereceklerine onlara saygı duymalı, onların değerini bilerek onure etmelidirler. Bu şekilde hareket eden İdarecileri kınıyor ve kendilerine çeki düzen vermelerini bekliyoruz.Sağlık hizmetlerinin kaliteli olması, çalışanın mutlu olması, hakkı teslim etmekten, emek veren alın teri dökenler için gereğini yapmaktan geçmektedir.
Bu düşüncelerle fedakârlık gerektiren mesleğin cefakar çalışanları olan tüm Hemşirelerimizin 12 Mayıs Hemşireler Gününü ve 12-18 Mayıs Hemşireler Haftasını kutluyor, sorunların çözülmesinde adımların atıldığı bir hafta olmasını temenni ediyorum.