Engelliler Haftasında uzun uzun yazmak yerine birkaç cümle yazacağım. Engellilik hakkında bazı kalıplaşmış mesajlara dikkat çekeceğim haddim olmayarak.
"Engel sizsiniz". Gereksiz bir cümle. İnsanları düşündürmek yerine suçlamaktır bu. Hele ki parmağınızı uzatıp bir kişiye ya da bir gruba karşı bu cümleyi söylüyorsanız, büyük hata. Suçlamayın, anlamalarını sağlayın.
"Engellilik hastalıktır, geçmiş olsun". Yanlış.
Değildir, engellilik bir hastalık değil, bir durumdur. Toplumsal tutum ve Çevresel şartlardan dolayı oluşan bir durum, engellenmişlik halidir.
"Sevgi her engeli aşar". Yanlış.
Sevgi her engeli aşmaz. Kimse engellileri sevmek zorunda değil. Ancak; saygı duymak zorunda. Düşünsenize, bunca yıldır engeller aşılmadığına göre, kimse sizi sevmemiş. Keşke sevseydi, öyle mi, Bu mudur? Değil tabi ki.
"Engelliler özel insanlardır". Yanlış.
Engelliler dahil hiç bir insan, özel insan değildir. Savunacağız değer; eşit insanlık olmalı.
"En büyük engel sevgisizliktir". Yanlış ve gereksiz bir cümle.
En büyük engel, ön yargılardır. Engelli bireylere yönelik tüm olumsuz tutumlar, kalıp yargılar olduğu sürece engeller baki kalır.
"Biz de varız". Yanlış.
"de bağlacı kullanmadan" biz varız" yazarsanız, ayrımcılık tuzağına düşmezsiniz. "Engelliler de var" demek, herkesin var olduğu yerde "onlar dahi var" gibi ayrımcı bir ifadeyi belirtmiş olursunuz. Gerek yok, biz zaten varız.
"Engelli çocuk". Artık bu ifade yok. "Özel gereksinimli çocuk" var. Ailelerin, çocuklarının engelli olarak damgalanmamasını istemesi gayet normaldir. Engelli ifadesinin yarattığı ayrımcılığa ve etiketlenmeye dikkat!
"Herkes bir engelli adayıdır". Yanlış.
Herkes rahat olsun, tek gerçek; hepimizin bir gün öleceğidir.
"Engelliler Haftanız kutlu olsun". Kutlamak yerine; bu memlekette ve bu koca evrende, tüm insanlığın içinde eşit bireyler olarak var olma mücadelemizin farkında olun yeter.
Bir de "engelli kardeşlerimiz" sloganı var ki, merhamet duygusunun tavan yaptığını görüyoruz. Bakınız, kimse kimse kardeşi değildir, söz konusu kanun önünde eşitlik olunca. Devlet büyüklerinin bu gerçeği özümsemeleri gerekir.
İnsanlık, farklılıklara oluşur. "Normal" olarak nitelediğimiz bir insan çeşidi yoktur aslında.
İnsanlık; ırk, dil, lehçe, ten rengi, din, inanç, etnik köken, cinsiyet, cinsel yönelim (kimileri buna tercih der), yaşam biçimi, medeni hali ya da bu konudaki tercihi, yaş, çocuklu olma ya da olmama tercihi, siyasi düşüncesi, sevdiği ve bağlılığı tercih ettiği siyasi lider, tuttuğu takım, giyim tarzı, ekonomik düzeyi, kültürel aidiyeti, göçmen /mülteci/sığınmacı oluşu, köyde ya da kentte yaşaması, adı, sanı, memleketi, doğduğu ve yaşadığı coğrafya, boyu, kilosu, eğitim düzeyi, işi ve mesleği, görme-işitme düzeyi, bedensel yetileri ve fonksiyonları, algı-zeka düzeyi ve yeterliliği, bir işi yapabilme yeteneği, hatta bir işi yapma isteği ve buna inancı... ve bunlar gibi sayısız farklılıklarla oluşur.
Her bir insanın kendindeki farklılığı görüp, diğerine saygı duyması zorunludur...bu zorunluluk, insanlığın tek ortak özelliği olmalı...
Engelliler Haftasında;
BM Engelli Hakları Sözleşmesinin esas alındığı, insan hakları ve sosyal adalet esasıyla; ayrımcılığın beslenmediği, bağımsız yaşamın ve topluma eşit katılımın mümkün olduğu, tüm insan çeşitliliğinin onaylandığı; özgür, erişilebilir bir ülkede ve evrende yaşamak umuduyla...