Bireyler, bu becerileri kullanarak öğrenme, ilişki kurma, günlük sorunları çözme gibi gelişimlerinin gereği olan durumlarla başa çıkmaktadır. Bunu başarmak için kendi özelliklerinin farkında olma, dürtülerini kontrol altında tutma, işbirliği içinde çalışma ve diğerlerine karşı duyarlı olmalıdırlar. Dolayısıyla sosyal ve duygusal beceriler, çok geniş bir beceri kümesini içinde barındıran bir çatı durumundadır.
Eğitim bir anlamıyla çocuklarda varolan potansiyellerin, yeteneklerin, becerilerin hiçbir kısıtlamaya uğramadan ortaya çıkarılması ve çocuğun bu eğilimleri doğrultusunda geleceğe hazırlanması olarak tanımlanırsa, buna göre eğitim sisteminin misyonu da öğrencilere zengin eğitim fırsatları sunarak onların bütüncül gelişimini sağlamak olarak anlaşılabilir. Öğrencilerin bütüncül gelişimini sağlamak için bilişsel becerilerin yanı sıra sosyal ve duygusal becerilerinin de desteklenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Sosyal ve duygusal beceriler, öğrencilerin hızla değişen koşullarla ve artan belirsizlikle baş etmelerine, çevrelerine uyum sağlamalarına ve mesleki ve akademik başarılarına katkı sağlamaktadır.
Bu bağlamda Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD), sosyal ve duygusal becerilerin artan önemine istinaden bu becerilerden ne anlaşılması gerektiği konusunda bazı tespitler ortaya koymuş, bu becerilerle ilişkili unsurları şu şekilde belirlemiştir;
-Görev performansı; sorumluluk, bireyin yapması gereken görevleri gerçekleştirmesi ve yapmış olduğu hatalarının, davranışlarının sonucunu üstlenmesi durumudur. Özdenetim, sorumluluk ve sebat alt becerileri ile ilişkilendirilen alandır. Görev performansı kişinin üzerine düşen görevleri kendine ve başkalarına saygı bilincinin yanı sıra sabır ve özdenetim özellikleriyle ortaya koyabilmesidir.
-Duygu düzenleme; bireyin hem kendi hem de çevresindekilerin tepkilerini fark ederek duygusal tepkilerinin biçimini ve şiddetini düzenlemesidir. Strese dayanıklılık, iyimserlik ve duygusal kontrol alt becerileri ile ilişkilendirilen alandır.Duyguların bireyleri tehlikelerden koruma, hedefe yöneltme, ilişkileri sürdürme, uyum sağlama gibi işlevleri bulunmaktadır. Duyguların uygun yerde ve uygun zamanda ifade edilebilmesi psikolojik ve sosyal uyum açısından önemlidir.
- İş birliği, öğrenciler arasında ortak enerji ve güdülenme ile belli bir amacı ya da görevi gerçekleştirmek için birlikte çalışma becerisidir. İşbirliği sırasında çocuklar diğerinin duygu ve düşüncelerini daha iyi anlayabilir, uyum sağlama ve problem çözme becerilerini de geliştirebilirler. Empati, güven ve birlikte çalışma alt becerileri ile ilişkilendirilen alandır. Bireysel olarak elde edilecek başarıdan daha fazlasını daha kolay ve çabuk bir şekilde bitirmenin yanı sıra arkadaşlık ve sosyal etkileşime de katkı sağlanır.
-Açık fikirlilik; bireyin belirsiz ve aşina olmadığı durumlardaki davranışlarını kestirmek için en sık kullanılan alanların başında gelmektedir. Entelektüel merakın ve yeni yaşantılara, tecrübelere açık olmanın göstergesi olarak değerlendirilmektedir. Hoşgörü, merak ve yaratıcılık alt becerileri ile ilişkilendirilmiştir. Gelişime açık olma, gelenek dışı ve bağımsız düşünebilme, güçlü hayal gücü, doğal ve cesur olma gibi özellikler bağlamında düşünülmektedir.
-Başkalarıyla etkileşimde olma; bireyler ve gruplarla açık, anlaşılır, aktif dinlemeyi içeren sağlıklı ve anlamlı ilişki kurma ve yürütme becerilerini kapsamaktadır. Girişkenlik, enerjik olma ve sosyallik alt becerileriyle ilişkilendirilen alandır. Bu becerilerde güçlü olan öğrenciler akran zorbalığını fark edebilir, bununla baş edebilir, uygun çatışma çözme yöntemlerine başvurabilir ve gerektiğinde çevrelerinden yardım isteyebilirler. Aynı zamanda diğer bireylerin duygu ve ihtiyaçlarını fark etme ve ilgi gösterme davranışları ilede ilgili becerilerdir.
Öğrencilerin bilgi sahibi olması için öğrenmeye güdülü olması, edindikleri bilgi ve becerileri hayatlarına entegre edebilmesi kritiktir. Öğrencilerin kendi duygularının farkına varması ve başkalarının duygularını anlaması, sorumlu olması, kendi ilgi ve kararları dışında diğer insanları ve canlıları da ilgilendiren konulara ilgi duyması ve bu konularda adım atması, risk ve fırsatları değerlendirebilmesini gerektirmektedir. Öğrencilerin duyarlı olması ise kendileri dışında bir dünya olduğunun ve bu dünyadaki bireylerin endişelerine ortak olabilmesi, bir toplumun ya da grubun parçası olabilmesi, ortak değerlere sahip insanlarla işbirliği yapabilmesi gibi birçok beceriyi gerektirmektedir. Görüldüğü üzere, bu ana becerileri kazandırmak için öğrencilerin sahip olması gereken beceriler çoğunlukla sosyal ve duygusal özelliklerdir.
Eğitim sisteminin sınav odaklı olması ve her düzeyde rekabete dayanması çocuklarımıza sosyal ve duygusal becerilerin kazandırılmasını engelleyici rol oynamaktadır. Sosyal ve duygusal becerileri kazanmış çocukların, demokratik toplum olmanın en önemli güvencesi olduğunun da unutulmaması gereklidir.
Kaynaklar
MEB. OECD Sosyal ve Duygusal Beceriler Araştırması Türkiye Ön Raporu.