Çalışma hayatı risklerle dolu. İş güvenliği deyince ilk aklımıza iş kazaları geliyor. Soma’daki, Bartın’daki maden facialarını unutmak mümkün değil. Şair Orhan Veli KANIK, maden emekçilerinin geçim mücadelesini “Yüz karası değil, kömür karası. Böyle kazanılır ekmek parası” dizeleriyle anlatmıştı. Alın teriyle, helâl yoldan ekmeğini kazanırken hayatını kaybeden emekçilere Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı dilerim.
Çalışanların güvenliğini tehdit eden birkaç unsur var. Bunlardan en önemlisi işverenin daha fazla kâr elde etmek için alması gereken önlemlerden ve işçilere verilmesi gereken eğitimlerden kaçınmasıdır. İşçilerin kullandığı makine, teçhizat vb. araç gereçlerin bakımı, onarımı da emekçilerin güvenliği için önemlidir.
Kamu ve özel sektöre ait bütün işyerlerinde, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlar 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamındadır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasıyla iş yerlerinde sadece kendi çalışanlarımızdan değil, hizmet alımı yoluyla geçici iş ilişkisi kurduğunuz çalışanlardan da sorumluyuz.
Kanun gereği gerekli tedbirleri almayan kurum veya işletmelere; İş yerinde çalıştırılmayan (iş yeri hekimi, İSG uzmanı) uzman için, İSG eğitimleri verilmeyen her çalışan için, alınmayan tüm tedbirler, yapılmayan tüm bilgilendirmeler için maddi yaptırımlar söz konusudur.
Okullar da bir iş yeridir. En önemli varlığımız olan çocuklarımızın eğitim gördükleri mekânlardır. Eğitim kurularında öğrenci güvenliği başta olmak üzere öğretmenlerin ve diğer personelin güvenliğine de dikkat edilmelidir. Güvenli bir okul ortamı oluşturmak başta okul yöneticileri olmak üzere okulun tüm paydaşlarına görev düşüyor.
Okul yöneticileri işveren vekilidir. Çalışanların güvenliğinden sorumludur. Maalesef eğitim kurumlarında iş güvenliği kavramına gereken önem verilmiyor. Hiç bir elektrik eğitimi olmayan hizmetliye “Şu prizi değiştir.” deyip rahatça görev verilebiliyor. Okul yöneticileri maddi sıkıntılar nedeniyle bu tür ihlâllere mecbur kalıyor. Lakin yaşanacak olumsuz olay sonucunda okul idaresinin birinci dereceden sorumlu olacağını aklımızdan çıkarmamalıyız.
Okullarda yaşanılan bir kaç iş kazasına örnek vereyim: Bir ilimizdeki köy okulunun halılarını yıkamak için okul damına çıkan kadın (aynı zamanda okulun velisi) damdan düşerek belini kırmış, vahim olayın neticesinde okul yönetimi aleyhine tazminat davası açmış. Bu haberi gazeteden okumuştum.
Bir başka iş kazasına örnek; okulun yardımcı hizmetlisi WC temizliğini daha etkin yapabilmek amacıyla daha önce çamaşır suyuyla temizlediği zemine tuz ruhu (kezzap) dökmesiyle ortaya çıkan klor gazından rahatsız olmuştu. Gaza çok fazla maruz kalmadığından kısa sürede sağlığına kavuşmuştu.
Her şeyin başı eğitim. İş güvenliği uzmanları tarafından okul yöneticileri ve çalışanlarına iş güvenliği eğitimleri verilmelidir. Bu eğitimler formalite olmaktan kurtarılmalı ve denetlenmelidir. Örnek olaylarla eğitim içeriği zenginleştirilmeli, ilgi çekici hale getirilmelidir. Okul Müdürlüklerine İSG tedbirleri kapsamında ayrıca ödenek aktarılmalıdır. Bilinç kazanan idareci ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliğine verecekleri önem artacaktır.