Sınav sistemlerinin sık değiştiği ülkelerden biriyiz. Üç gün önce TEOG ve dün itibarıyla da YGS-LYS için tartışmalar başladı. Başladı başlamasına lakin yerine gelecek yeni sınav sistemi henüz belli değil. Daha doğrusu sınav sistemi mi gelecek yoksa sınavsız geçiş mi o da belirsizliğini koruyor. Anlaşılan o ki bu konuda yoğun çalışmaların yapılacağı günler bizleri bekliyor.
LGS, OKS, SBS, TEOG... Son 13 yılda yeni sistemle birlikte 5 farklı sınav sistemi denemiş olacağız. Hangisi gerçekçi bir çözüm sunabildi? Tartışılır elbette. Değişim tabiki olacaktır. Zira, her kurum veya her sınav, zamanın akışına ve günün koşullarına göre yeniden dizayn edilmelidir. Hatta değişmemesi bir sorundur. Lakin bu kadar değişim de bir istikrarsızlık göstergesidir.
Peki, şimdi ne olacak? Tartışmalar sürüp giderken dikkatleri çeken iki husus görülmektedir. Birincisi sınavsız geçiş sistemi. Ki, bu sistem de; bizleri bekleyen en önemli husus adrese dayalı bir yerleştirme esas alınırsa A Mahallesi’nde İmam-Hatip Lisesi bulunan bir öğrenci zorunlu olarak o okula gitmek durumunda bırakılacaktır. Başka bir örnekle B Mahalllesi’nde yaşayan bir öğrenci, mahallesinde sadece Meslek Lisesi bulunduğu için o okula gitmek zorunda kalacaktır. Eğer ki adrese dayalı bir formül düşünülüyorsa bu sorun muhakkak göz önünde bulundurulmalıdır. İkinci husus ise, okulların her biri kendi sınavını yaparsa ne olur? Bu durumda da öğrenciler belli okullara gitmek için yoğunluk oluşturacak hatta belki de bu durumda torpilin önü açılmış olacaktır. Zira belli başlı okullara talep fazla olacaktır. Anadolu Lisesi Sınavı’nı kazanamayan bir öğrenci Meslek Lisesi’ne zorunlu olarak gitmek durumunda kalabilecek bu durum da öğrencilerin birçok sorun yaşamasına yol açacaktır. Yani, meslek lisesine gidip o meslek dışında başka bir bölüm hayal etmesi gibi. Şu an meslek liseleri ve İmam-Hatiplerden mezun olan ya da mezun olabilecek öğrencilerin minimum yarısı üniversite için uğraş vermekte, kendi mesleğini icra etmek istememektedir. Meslek Lisesi’nde Çocuk Gelişimi okuyup üniversite de coğrafya okuyan öğrencilerimiz gibi... Bunların sayısı tespit edilse esas sorunun sınav sistemi değil ortaöğretim sorunu olduğu gerçeği gün yüzüne çıkacaktır. Sınav sisteminden önce ortaöğretim kurumları sorununu çözmek gerekmektedir. Yoksa yeni sistemde okullar arası nakil süreci de çok tartışılacaktır. Genel Liselerin yeniden açılması bu noktada büyük önem arz etmektedir. Meslek Liseleri’nin yeniden reform edilmesi, her okulun Anadolu Lisesi yapılmayarak kalitenin yükseltilmesi bu iyileştirmelerden birkaçıdır.
Belli okullar (Fen Liseleri-Sosyal Bilimler Liseleri vb.) için sınav düşünülüyorsa da bu durumda şu an sınava yönelik çalışma yürüten binlerce öğrenci adına acilen açıklama yapılması gerekmektedir. Zira böylesi bir durumda, bazı okullara sınavla öğrenci alınacak bazı okullara ise sınavsız olarak yerleşim yerine göre yerleştirme yapılacaksa yukarıda açıkladığımız gibi bu durum yeni sorunlara yol açabilecektir. Bunlara yönelik tedbir almak gerekmektedir. Zira veli ve öğrencilerin kafası bir hayli karışmış durumdadır.
Gelelim YGS-LYS sürecine. Aslında toplum olarak en çok güvendiğimiz eleme biçimi yazılı sınavlardır. En azından toplum vicdanında genel kabul gören de budur. Mülakat, sözlü sınavlar ya da diğerleri. Her biri tartışmaya açıktır. Yazılı olarak yapılan merkezi sınavlarda tartışılabilir lakin en çok kabul gören eleme biçimi de budur. Şu an üniversitelere yerleştirme için uygulanan sistem en ideal sistem olup, genç nüfusun fazla olduğu bir ülkede üniversitelere (fakültelere) sınavsız geçiş olabildiğince tehlikelidir. Merkezi sınav yapılması ülke çapında eğitimde bir bütünlük sağlanması bakımından önemlidir. Zira merkezi sınav olmazsa, Doğu Anadolu’da farklı, Ege Bölgesi’nde farklı sorunlar yaşanabilir. Hatta aynı bölge içerisinde Gaziantep’de farklı Şanlıurfa’da farklı sorunlar yaşanabilecektir. Oluşabilecek sorunlara karşı tedbir almak ise mümkün olamayacak, üniversite yerleştirmelerinde adeta kaos yaşanacaktır. Bu yüzden sınav sistemi merkezi yazılı sistemle devam etmeli, ülke çapındaki eğitim bütünlüğü yara almamalıdır. Zira bu durum bölgeler arası eşitsizlikleri çoğaltabilecektir. Her üniversitenin kendi sınavını yapması düşünülmemelidir. Nitekim bu durum, dershane/etüt merkezi gerçeğini üniversite bazlı olarak değiştirerek önümüze farklı bir sorunla yeniden getirecektir. Hatta bu sefer sorun bir iken üniversite sayısı kadar çoğalacaktır. Bu sebeple iyi düşünülüp, tüm kesimlerin düşünceleri alındıktan sonra karar alınması elzemdir.
Ülkemizin eğitim alanında kalkınması ve hükümetlerüstü bir eğitim politikasının geliştirilmesi en büyük arzumuzdur. Değişim gereklidir. Lakin eskiyi aratmamak kaydıyla...