Ülkemizde en çok değer verilen mesleklerin başında geldiği söyleniyor ama gerçekte ise bunun tam tersi yaşanmakta ve her geçen gün daha da vahim bir tablo kendini göstermeye başladı. Ne yazık ki en son ki olayda bir meslektaşımız bir canımız gitti. İzmir'in Ödemiş ilçesindeki Kaymakçı Anadolu Liseli Müdürü Ayhan KÖKMEN okulun içinde iki öğrencisinin pompalı tüfekli saldırısı sonucu şehit edildi. Lider Eğitimci Yazarlar Derneği olarak Ayhan Dökmen Müdürümüze Allah’tan rahmet ve sevdiklerine sabır diliyoruz. Bu arada resmi olarak MEB tarafından hala bu yazıyı kaleme aldığımız zamana kadar (aradan iki gün geçti) bir taziye mesajı dahi yayımlanmamış olması eğitim camiasında derin bir üzüntü ve şaşkınlığa yol açtı haklı olarak. Çünkü şehit edilen Müdürümüz başka bir ülkenin yâda başka bir bakanlığın mensubu değildi. Canımızdan can gitti.
Birden bire gelişen bir olay gibi gözükse de aslında okullarımızın ne kadar da güvenliksiz olduğunu ve daha da önemlisi öğrenci ile eğitim profilimizin nerelere doğru gittiğinin acı şekilde göstergesi oluyor. Çünkü okul müdürü arkadaşımızı güpegündüz ve okulun açık olduğu sırada şehit eden iki öğrencinin disipline bir başka öğrenciye silah çekmesi sonucu gittiği iddia ediliyor.Bu durum üstüne olayı beklide Safalarca yorumlayabiliriz ama başka söz söylemeye gerek bile yok her şey ortada…
Ayhan Dökmen Müdürümüz ne yazık ki eğitimde ilk şehidimiz değil ve üzülerek belirtiyorum son da olmayacak. Çünkü gün geçmiyor ki bir öğretmen saldırıya uğramasın. Bu saldırılar sonucu ise ya yaralanıyor öğretmenler yada bu olayda olduğu gibi şehit ediliyor.24 Kasım öğretmenler günü dahi gaziantepte bir öğretmen öğrencisinin velileri tarafından darp edilmiş ve yoğun bakıma kaldırılmıştı.Yani 24 kasım da dahi öğretmene şiddet pas geçilmemiş Antepte’ki öğretmen nasibini almıştı.Bakın Ayhan Dökmen Müdürümüzün iki öğrencisi tarafından şehit edildiği gün Iğdır’da bir Anadolu Lisesi midir baş yardımcısının darp edildiğini öğreniyorum.Türkiye’nin bir çok yerinde şiddete maruz kalıyor ,görünen köy klavuz istemiyor zaten gerek de yok yeterki gözlerimizi kapatmayalım bu acı gerçeğe.Öğretmenler şiddete uğruyor,öğretmenler ÖLÜYOR!
Hatırlatmak çok acı ama unutmamamız gerekiyor. Kız öğrencisini öldürmeye çalışan eski erkek arkadaşından korumaya çalışan Kartal Endüstri Meslek Lisesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Hüseyin Ağırman’ın silahla vurularak öldürülmesi. İzmir’in Karabağlar İlçesinde dersin ortasında öğrencisi tarafından bıçaklanarak öldürülen 4 aylık hamile Rabia Sevilay Durukan öğretmenimiz. KAYSERİ'de lise son sınıf öğrencisinin yumruklu saldırısı sonucu başını kaldırıma çarpan okulun müdür yardımcısı Mehmet Aktaş’ın ölümü…Bu anekdotları çoğaltabiliriz.Belkide bu olaylardan çoğunu unuttuk hatta bu olayları ilk kez duyanlarımız bile vardır.Peki vali tarafından azarlanıp duyduğu üzüntüye dayanamayıp kalp krizinden vefat eden Serkan ÖZ’ü hatırlıyor musunuz hala? Yani öğretmenler validen tutun her kesime kadar gerek fiziki gerekse psikolojik olarak şiddete uğruyor.
Her yıl bu şiddet olaylara, öğretmenlerimizin dayak yemesine hatta ne yazıkki öldürülmesine şahit oluyoruz. Öğretmenlerimize yönelen bu şiddet olaylarının önüne geçilmesi adına bazı araştırmaların ve önlemlerin alınması gerekiyor. Kanunlarda öngörülen cezaların niteliğinin öncelikli hedefi ve amacı olası suçların ve olaylara caydırıcı olması itibari ile önleyici olmasıdır. Bu yüzden Milli Eğitim Bakanlığımızın Sağlık bakanlığında olduğu gibi caydırıcı ve önleyici nitelikte bir kanun en kötü ihtimal genelge hazırlayarak yürürlüğe koyması artık ihtiyaçtan öteye geçmiştir. Çünkü öğretmenlere yönelen şiddet olaylarının karşılığı ceza, yaptırımlar veya işleyen adli soruşturma süreci yetersiz kaldığı için şiddete başvuranlar gerisini düşünmeden kolaylıkla öğretmene saldırabiliyor. Fakat caydırıcı,ayrıca özel öğretmene şiddeti önleme kanun ve hükümleri olursa ve işlerliği toplumca bilinirse öğretmenlere şiddet olayları da doğu orantılı olarak azalacaktır.
Bu yüzden Milli Eğitim Bakanlığımız da fazla zaman kaybetmeden “ Öğretmene Şiddeti Önleme” komisyonu/birimi ve kanunu hazırlamalıdır. Kanun çalışmasında ise Türk Ceza Kanununda uygulanan şiddet veya yaralayıcı/ölümlü olaylara öngörülen cezaların karşılığı olan hükümlere eğitim çalışanlarına uygulanmasına karşılık olarak artırımlı cezaların düzenlenmesi de yapılabilir. Böyle bir çalışmada eğitim ve tüm eğitimcilerin geleceği için her türlü katkıyı da bireysel olarak sunmaya hazırım. Yeterki eğitim kurumlarımızda öğretmenlerimiz şiddete maruz kalmasın canından olmasın…
Önleyici ve cezai tedbirleri öngören Öğretmene şiddeti önleme kanunu hazırlanmadıkça öğretmenler dayak da yiyor canından da oluyor.Bugüne kadar bu şekilde bir kanun hazırlanmadığından dolayı şu soruyu sormak istiyoruz “Daha kaç öğretmenin canı gerek öğretmene şiddeti önleme kanunu çıkartılması için? “