“Kalbim Bosna’da Kaldı” cümlesi bir zamanların oldukça ses getiren cümlesi olsa da ben “Aklım Bosna’da kaldı” diyeceğim. Üç günlük bir geziye sığdırılamayacak olsa da sosyo-ekonomik tahliller ve stratejik analizlerle “Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı bilir?” sorusuna ‘okuyarak gezen’ yada ‘gezerek okuyan’ sadedinde bir cevaplama yapmış olayım.
Her şey iyi, güzel de Bosna’da savaş buzdolabında dondurulmuş gıda hükmünde ve hatta etrafta fırtına öncesi sessizlik hâkim. Bosna ve Hersek ayrılmış. Bosna 3’e ayrılmış. Saraybosna bile ayrı bir kanton olarak Bosna Müslüman yönetiminden ayrılmış. 3 etnik cumhuriyet ve birçok kantonun üstünde de uluslararası konfederatif yönetim var.
Asgarî ücret Türkiye’dekinden daha düşük olmasına karşın hayat Türkiye’dekinden 2 kat pahalı. Rüşvet çarkı kanıksanmış, kumar ve fuhuş artık sektör olmuş. Aliya’nın mirası akla - hayale gelmeyecek alanlara kaymış. Ama hâlâ delik deşik binalar, hâlâ Tünel, hâlâ Sırp – Hırvat provokasyonu, hâlâ her camiye kontra kilise yapımı ve haç konuşlandırma politikası geleceğin renginin kızıl olacağını imliyor.
Bosna’da 2 milyon Boşnak ancak var. Çoğu Almanya’larda gurbetçi.. Savaşan, şehit olan ve bedel ödeyen aileler dışta; kaçanlar, rantı devşirenler el üstünde. Dilencilik, haksız para kazanma, ahlâki tefessüh hızlı bir yükseliş trendinde. Ekonomi öncelikle Arapların, sonra da Türklerin maddiyatıyla berdevam.
Müslümanlar sanki baskıyı kabullenmiş vaziyette. O güzelim ovalar ve dağ eteklerindeki yerleşimler o kadar savunmasız ki 10 binlik bir kuvvet her tarafı teslim alabilir. Kıbrıs’taki TeMeTevari teşkilatlardan tarım ve hayvancılığın yaygınlaştırılmasına, yurtdışındaki Boşnakların geri çekiminden bizim gibi ülkelerdeki ihtiyaç fazlası Müslüman mültecilerin yerleştirilmesine, Türkiye’deki akrabalarına çifte vatandaşlık verilmesinden TİKA ile göçmenlere alan açılmasına kadar birçok proje geliştirmek lazım.
Bosna; su ve yeşil.. Bosna; yeryüzü cenneti.. Bu kadar bereketli alanları kimse kimseye bırakmaz. Bosna bir bereket bombasına benziyor; inşallah patlamaz.
Karadeniz’e kıyasla daha verimli ve daha gösterişli ama Karadenizlilerin toprak için son tahlilde adam vurmayı bile göze almalarını kıyas imkânımız yok.
Osmanlı mirasının ve İslam mührünün aleni gözlenebildiğin bu coğrafyaya acilen nüfuz ve nüfus takviyesi şart. Yoksa turistik geziler de bir yere kadar..
“Mavi Kelebekler” metal yorgunluğunda, diğer uzuvlara duyurulur.