Türk yurdu olan Anadolu, eşsiz konumu sayesinde jeopolitik ve jeostratejik bakımdan yeryüzünün en önemli noktalarından birisidir. Bu konumu sayesinde insanlığın ortaya çıkışından itibaren medeniyetlerin kurulduğu, sürekli savaş ve işgallerin yaşandığı, diğer devletlerin rüyalarını süslediği yer olma özelliğini hiç kaybetmemiştir. Bu nedenle buradaki hareketlilik hiç bitmemiş, burası için oynanan oyunlarda ilelebet hiç bitmeyecektir.
Truva Savaşı’nda bölgeyi ele geçiremeyen Odysseus işi entrikaya dökmüş, yaptığı içi asker dolu tahta atı savaş entrikalarının en ünlülerinden birisidir. Zaten entrika denince aklımıza gelen ilk entrikalar Bizans (Doğu Roma İmparatorluğu) entrikalarıdır. Bu konuda bilgimiz olmasa bile hepimizin izlediği Cüneyt Arkın filmlerinde hu entrikalar açıkça işlenmiştir. Selçuklular, Beylikler ve Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde de güzel Anadolu birbirini kıskandıracak çeşitli entrikalara da sahne olmuştur.
Yakın çevremizde olan ve hem coğrafik, hem de dini olarak bağlantılı bulunduğumuz Ortadoğu’da ise entrika konusunda çığır açacak örneklere sahiptir. Yeryüzündeki en büyük 3 temel dinin burada ortaya çıkması, bölgedeki iktidar ve güç savaşları, İsrail ve diğer ülkelerin geçmişten gelen hayalleri entrikaların bu kadar çok oluşmasını sağlamıştır. Bölge hakkında küçücük bir inceleme yapanların bu oyunları görmemesi mümkün değildir. Haçlı seferleri bile burası için oluşan entrikalarını en önemli örneklerindendir.
Güzel yurdumuzun konumu ve barındırdığı ekonomik varlıklar her zaman diğer ülkelerin iştahını kabartıp gözlerini buraya dikmesine neden olmuştur. Hem de tarih boyunca. Dünya üzerinde hiçbir yer yoktur ki üzerinde bu kadar entrika dönmüş olsun. Ama yurdumuzun güzel insanları çoğunlukla bu entrikalarla baş etmesini bilmiştir. En güzel örneğini iç ve dış entrikalarla boğuşulan bir dönemde işgal edilen güzel yurdumuzu iç ve dış işgalcilerden kurtaran Mustafa Kemal ATATÜRK vermiştir. O dönemde halkın büyük bir bölümü birlik olmayı başarabilmiştir.
Entrikaların hiç bitmediği, emperyalistlerin bizim dışımızda gizli antlaşmalar yaptığı, ülkemiz içinde gizli işbirlikçiler bulduğu ülkemizde birlik olmayı başaramazsak maalesef bütünlüğümüzü koruyamayacağız. Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki; bütünlüğümüzü koruyabilmemiz için hem dış düşmanlara hem de içerideki işbirlikçilere karşı uyanık ve birlik olmamız gerekir. Ama bizim birlik olmamamız için bizim dışımızda herkes el birliği ile entrikalara devam ediyor.
Aynı fikirde olduğumuz insanlarla bile kenetlenip entrikalara karşı bir araya gelmeyi başaramıyoruz. Bunun da sebebi uluslararası entrikalar. Her yolu demeyip, farklı oyunlar düzenleyip farklılaştırılıyoruz. Onlar çok iyi biliyorlar ki bir araya geldiğimizde her şeyi başarabiliriz. Bunu gerçekleştirdiğimizde ise yüzyıllardır istediklerini başaramayacaklar. Kurdukları sömürü düzenini işletemeyecekler.
Ülke genelini bırakıp konuya yerel dizeyde bakacak bile olsak aynı entrikaları görmek mümkün. Ülkenin neresinde yaşarsak yaşayalım, sorunlarımızı yerel düzeyde birlik olmadan çözülmediğini görebilirsiniz. Yerel ölçüde tüm güçler bir araya gelmeden bir arpa boyu bile yol almak mümkün değildir. Yerelde de entrikacılar sayesinde aynı düşünceye sahip olan partiler, odalar, borsalar, demokratik kitle örgütleri, sivil toplum kuruluşları neredeyse birbirlerine düşmanmışçasına tavır takınmaktalar. Böyle olunca da entrika uzmanları işlerini çok kolay yapabilmekteler.
Yapılması gereken şey kişisel düşünceleri bir kenara bırakıp bütün resim içinde yer almak. Yoksa bizi daha çok sömürürler, bizimle ilgili çok senaryo yazıp oynamamızı isterler. Gelin bir olalım bize dayatılan senaryoları yırtıp atalım, kendi geleceğimizi kendimiz yazalım. Kendi hayatımızda figüran olmayalım. Sözümüz elbette anlayana.
Birlikte kardeş gibi yaşamayı öğrenmeliyiz, yoksa birlikte aptal gibi öleceğiz. (Martin Luther King)