Bir gün binlerce insanı kaybedeceğimizi bilmediğimiz kapkaranlık bir sabaha uyanmak için uyuduk.. Sevdiklerimizi son kez göreceğimizi bilmeden "iyi geceler" dedik sevdiklerimize .. iyi geceler öpücüğü verdik belkide .. o gecenin son gece olduğunu bilmeden "yarın görüşürüz" dedik .. Yarını bilmeden yıllar sonrasının planını yaptık ölümsüzmüşcesine..
"Günaydın" demeye utanarak başladık o kara gecenin sabahına.. Uykunun en tatlı yerinde ne olduğunu anlamadan birçok canımız sessizce veda etmişti bizlere..
Son dakika haberlerinde "04:17 saatlerinde Merkez üssü Kahramanmaraş olan 7.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi, bu depremden 10 şehrimiz etkilendi çok sayıda bina çöktü ve yaralılarımız var.." okuması kolaydı yaşarken ne kadar zordu tahmin edemedik.. Saatler , günler birbirini kovalarken kaybolan insan sayımız binlerce sayıyı buldu 1 kişi kaybetsek de canımız 1000 kişi kaybetsek de canımız değil miydi? Bir kişi dediğimiz bit hayattır.. Bir kişi dediğimiz bir evlattır, babadır, annedir, çocuktur biz onlara ceset mi diyeceğiz?.. demeyelim
"Hayat devam ediyor" deyip günlük yaşantımıza devam mı edeceğiz? Etmeyelim
"Ölenle ölünmüyor" gibi ifadelere sığınıp güldüğümüz her anın sorumluluğunu üstümüzden atacak mıyız? Atmayalım
Ne yapalım dediğinizi duyuyor gibiyim;
-Doğal afet nedir? Afet anında ne yapılır öğrenelim öğretelim
-Doğal afet zamanı nasıl organize olunur , afet yerine nasıl gidilir, neyle gidilir öğrenelim
-Yardım adı altında afetzedeyi mahcup etmeden yardım nasıl edilir, depremzede mahremiyeti nasıl korunur öğrenelim.. Sosyal medyada boy boy fotoğraf paylaşırken insanların bir ailesi olduğunu bilelim kimse üzerinden duygu sömürüsü yapmayalım olayı normalleştirmeyelim..
Sahi normal olan neydi?
Normal olan afetzedelere gereksiz , kullanılmış, anlamsız eşya göndermemekti normal olan deprem öncesi yapıların denetlenmesiydi.. normal olan 3 kuruş para için insanların hayatıyla oynamamaktı .. Normal olan "kader" deyip geçmemekti .. Normal olan bilimin ışığında tevekkülü kabul etmekti.. Bütün bu kaosun içinde bir sınavdı hayat biz bu sınavdan kaldık mı geçtik mi diye düşünürken enkaz altında ses varken ekibin olmadığı, ekip varken ekipmanın eksik olduğu, ekipman varken de sesin kesildiği geldi .. Bu bir sınavsa biz bu sınavdan kaldık..
Konu eğer insanlıksa aklıma yardım poşetlerinden çıkan topuklu ayakkabılar , abiyeler geldi , yırtık çoraplar, kullanılmış çamaşırlar geldi.. ülkeden kaçmaya çalışan müteahhitler geldi , yardım tırlarının yağmalanması geldi "insanlık" neydi diye düşünürken afet bölgelerindeki arama kurtarma yapan köpeklerimiz geldi bunu yaparken yaralanan ama mücadelesine devam eden köpeklerimiz geldi onların bir çıkarı yoktu beklentileri de yoktu.. şartsız koşulsuz sevgiyi ..yardımlaşma duygusunu öğrenmiş miyizdir? diye düşünürken afet uzerinden günler geçmişti geçecekti konu yerine başka konulara bırakacaktı.. bizler yine önemsiz şeyler için kavgalar edip hiç ölmeyecek gibi yaşamaya devam edecektik... Giden gitmişti kalan sağlar bizim miydi? Gidenin yerini kalanlar dolduracak mıydı? Bir insan bir hayat , bir hayal bir daha gelecek miydi ? Cevabını bildiğimiz ama söylemeye dilimizin varmadığı bir dünya soru eşliğinde hem kendimize , hem tüm insanlara, öcüğe böceğe, kediye köpeğe, dağa taşa bin yıllık ağlamak istiyorum