'' BEKÇİ'', ‘’ İNFAZ VE KORUMA’’ VE ‘’ ZABITA‘’ MEMURLUKLARININ İSİM VE DİĞER BENZEŞEN SORUNLARI ÜZERİNE

Yakın zamanda çıkan haberlere göre; Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bağlı Polis Akademisi Başkanlığı, mahalle bekçileriyle ilgili 'Güvenliğin Kurumsal Yönetiminde Destekleyici Polislik - Bekçilik Örneği' isimli bir rapor hazırladı. Raporda, "Mahalle bekçisi unvanının görev ve yetkilerini tam olarak yansıtmadığını belirten bekçilerin 'mahalle polisi, mahalle muhafızı, koruma polisi veya polis yardımcısı' gibi unvanlar kullanmak istediği" bildirildi.

Görevini hakkıyla ifa etmeye çalışan bekçilerimizin taleplerinin Polis Akademisi Başkanlığınca değerlendirilmesini gerektiren durumların sebepleri ise; toplumun yeniden canlandırılan Bekçilik kurumuna alışma aşamasındaki sıkıntılar olduğu ve bu görece eski zamanlardan yeniden canlandırılan kurumun yeni toplum düzen ve alışkanlıklarına uygun halde olmadığıdır. On yıllar sonra yeniden canlandırılan bu kurum; toplumun gelişen teknolojiyle birlikte değişen bir çok alışkanlığına binaen adeta bir ‘ bilim kurgu dünyasına’ düşmüş haldedir. Çünkü değişen alışkanlıklar ve teknoloji ile uyumlu kanuni yetki sıkıntısı yaşanmaktadır. Aynı zamanda ilgili raporda yirmili yaşlardaki vatandaşların hayatlarında ilk defa tecrübe ettikleri bu kuruma karşı bilgisizliğine değinilmektedir. Lakin bekçilerimiz görevini ifa etmeye çalışırken yine yüksek yaş gruplarından yanlarında o an cereyan eden olaya müdahale eden kamu görevlisi bekçiler varken ‘’ polisi çağırın, polis nerede?’’ gibisinden tepkiler verdiği ve devletin kamu görevlisine tanıdığı yetkiyi yok saydığı vakalar da haberlere yansımıştır. Bütün bu hali hazırda yaşanacağı muktedir sorunların içine düşen yeni atanmış bekçilerimiz ise hiç hak etmedikleri birçok sorun ile baş etmek zorunda kalıp, zorlandıkları zamanlar olmuştur. Toplumun genelindeki bu bekçi algısı bir bilinçsizlikten ötürü geldiği gibi son zamanlarda bir de bazıları iyi niyetli olsa da yine toplumun bazı kesim ve kişilerinden ‘’ bekçi devletimi olacağız‘’ gibisinden tepkiler de gelmektedir bu mesleği bence rencide etmektedir. ‘’ Bekçi devleti mi olacağız?‘’ sorusunun siyaset ile sivil toplumun el ele verip cevaplayacağı bir soru olduğu unutulmamalı, bu tarz tepkiler verirken kamu görevlilerimizi rencide etmemeye çalışılmalı; bu tarz söylemlerde bulunurken mümkün olduğunca onların rencide edilmesini önleyici şerhler düşülmelidir.

Bütün bu karmaşaya karşı çözüm çok nettir; çözüme nasıl ulaşılacağı ise idari anlayışla doğrudan alakalıdır ve bu yazının konusu değildir.

Bu satırların yazarının düşüncesine göre, memurun hak ve hukukunu da gözeten sağlıklı pratik çözümler silsilesine; Emniyet teşkilatının çarklarının-çalışma düzen ve sisteminin zarar görmeden, mümkünse daha iyi verim alınacak şekilde duruma göre çeşitli uygun ekleme ve çıkarmaları yine ilgili bürokrat, müdür ve diğer Emniyet çalışanlarımızın bilebileceği şerhini de koyarak örnek vermek gerekirse, bence: Bekçilik kurumu kaldırılmalı ve bekçilerimiz polis olarak istihdam edilmelidir. Gece görevine aylık periyotlarda sırayla ekipleşerek çıkılmalı, bu sağlanırken adaletli bir idari yönetişim olmalıdır. Bunların yanı sıra ‘’ gece görev hizmetleri, bekçilik görev hizmetleri’’ adı altında yine polis memurları görev yapabilir, yeni istihdam edilen polis memurlarımız memuriyetinin ilk yıllarında bu yeni kurulacak dairede hizmet verebilir. Sağlıklı bir yönetişimle bu dairenin ‘’ sürgün yeri‘’ olmamasına özen gösterilebilir ve sürekli aynı memurların yıpranmasının önüne geçilecek sirkülasyon sağlanabilir. Böylelikle devleti temsil eden kamu görevlileri daha az yıpranır, devletimizin imajına bir katkı daha yapılabilir.

Bence tercih edilmemesi gereken diğer başka bir çözüm ise bekçilerimizin yetkilerini kanuni olarak artırmaktır ama bu tercih edilmemesi gereken çözüm bekçilerimizin ifa edeceği iş ile özlük hakları arasında ciddi bir fark yaratır. Kamu görevine talip olmuş, vatana hizmet veren Türk evlatları yıpranmalarına sebep olacak durumlarla muhatap edilmemelidir!...

                                  *                      *                    *

Bu yazıda bekçilerimiz gibi yaptığı iş ile yetki; imkan, özlük hakkı orantısı sıkıntısı yaşayan diğer iki mesleğe de dikkat çekelim; zabıta memurları ve infaz ve koruma memurları, özelde ise sözleşmeli infaz ve koruma memurları…

İnfaz ve koruma memurluğunu hiç bilmeyen biri için tarif eder gibi söyleyecek olursak; ‘’ polis memurunun ceza infaz kurumları içerisinde görev yapanıdır.’’ diye rahatlıkla söyleyebiliriz. Hatta bu polis memurunun görevlerinin yanında ceza infaz kurumu içerisinde yeri geldiğinde; itfaiyecilik, katiplik, (segbis hizmeti ile) mübaşirlik, acil tıp teknisyenliği, yeri geldiğinde psikologluk dahi yapan bir meslektir diyebiliriz. Bu sayılan meslekleri basite indirgememekle birlikte infaz ve koruma memurluğu mesleğinin sorumluluk ve zorluklarına dikkat çektiğimizi belirtelim. Böyle risk arz eden bir mesleğin ise sözleşmeli olarak yapılması gerçekten zordur. Risk arz eden diğer itfaiyecilik, polislik, zabıtalık, askerlik gibi meslekler göze alındığında sözleşmeli çalışma gibi bir durum yoktur. Sözleşmeli çalışan jandarma birimleri ise net şekilde tanımlanan belli kural ve kaideler dahilinde uzman erbaşlıktan assubaylığa yükselme, sözleşmeli subaylıktan kadrolu subaylığa geçebilme ve de uzman erbaşlar özelinde belli bir hizmet süresi sonunda diğer kadrolu kamu görevlerine yerleşebilme gibi avantajlara sahiptirler. Anlaşılacağı gibi riskli meslekler ülkemizdeki örneklere de bakıldığında sözleşmeli yapılmamakta, yapılsa bile telafi edici özlük haklarına sahip olmaktadır. Yine bekçilerimizin yaşadığı soruna benzeşerek bu mesleğin ismi ile ilgili bir sorun dikkat çekmektedir. 1984 yılında bu mesleğin imajının düzeltilmesi için resmi adı ‘’ gardiyanlıktan ‘’ ‘’ infaz ve koruma memurluğuna‘’ çevrilmiştir ama üzerinden otuz altı yıl geçmesine rağmen Türk toplumunda bir çok insan ‘’ infaz ve koruma memuru‘’ nedir sorununun cevabını hala verememektedir. Toplumca ‘’ gardiyanlık‘’ olarak bilinen meslek zihinlerde kötü bir imajla tahayyül edilmektedir ve ‘’ infaz ve koruma’’ ismi ise duruma evrensel olarak yaklaşılıp dünyadaki örneklere bakıldığında  bu mesleğin tam olarak zihinlerdeki tasavvurunu sağlayamamaktadır ve bu nedenle geçen otuz altı yıla rağmen toplum hafızasında yer edinememiştir. Dünyada bu mesleğin ‘’ cezaevi  polisi’’ olarak tanımlandığı ülkeler vardır ve bu mesleklerin genel olarak da tüm dünyada özlük hakları polis memurlarına denktir. Elbette ‘’ bekçilik‘’ mesleği gibi bu mesleğin de isim değişikliği ile sorunları çözülmeyecektir lakin görüldüğü üzere sorunlar isimlerde sembolleşmiştir ve devletimizin memurlarının sorunlarına çözümler bulmak insanımızın daha az yıpranması ve çok daha kaliteli kamu hizmeti demektir.

Zabıta memurlarımızın sorunlarına değinecek olursak; ‘’ zabıtalığın’’ diğer ülkelerdeki karşılığı ‘’ yere polis’’ statüsüdür. Devletimiz üniter yapıda olduğu için ‘’ yerel polis’’ olgusu ülkemizde yoktur. Lakin bu durum zabıta memurlarımızın görev ifası sırasında birçok sıkıntı, saldırı, görevi aktif veya pasif dirençle yaptırmamaya çalışma durumu ile karşılaşmasına sebep olmaktadır. Pek tabi ki de üniter-merkezi devlete bağlı ya da muhalif bir durum yaratmaksızın görevi ile imkan; kendini koruyacak yetki ve teçhizat koruması ile bir zabıta memurluğu mesleği tanımlanabilir.

Memuru korumak; memurlarımız ülkemize hizmet ettiği, insanımıza asayiş, güven, can ve malı koruma, sağlık gibi hizmetleri sağladığı için, insanımızı ve ülkemizi korumak demektir. Türk memuru da Türk milletinin evladıdır. Devlet-millet ve memurlar birbirlerine sahip çıkmalı, birbirine sahip çıkıp birbirini koruyarak; devleti, kamu malını, Türk insanı ve memurunu organize suç şebekelerinden ve her türlü yolsuz ve zarar verici faaliyette bulunan insanlardan korumalıdır.

‘’ Bekçi‘’, ‘’ infaz koruma‘’ , ‘’ zabıta‘’, ‘’ sağlık çalışanı‘’ ve bütün kamu görevlileri ve Türk vatandaşları birbirlerinin baş tacıdır, çünkü bizler birbirimiz için varız!...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazar Yazıları Haberleri