kelimeler kaleme başkaldırıyor..
saldırıyor ünlemler cümle bileklere..
ineklere şapka çıkarıyor hazreti tabiat..
biat ediyor sonra ateşe ve suya..
çıldırasıya doğuyor gün gökdelen dağların arasından..
sârâsından akvaryumlar da payını alıyor..
zil çalıyor son dersine yürü yavrum..
yum gözlerini ki bu en tatlı düştür..
ama kelimeler de güpegündüz öldürülmüştür..
kalemler kâğıda başkaldırıyor..
daldırıyor süt sayfalarına mürekkebini..
edebini takınmasa balta katil bile olur..
boğulur belki ağaç denizinde majeste teknik..
çetnik çetnik kıymaya çekilir eşref-i mahlûkat..
tâkat yettirebilsek de ayakta durabilse kıyam..
mayam biraz daha inatçı olaydı ne olurdu..
durdu - duracak kalbim, dünya da öyle mi?.
hangi namuslu yaprağa yazılmalı kalemlerin eylemi?.
kâğıtlar kimlere başkaldırıyor?.
çaldırıyor benliğinin beyazlığını kimlere?.
filimlere konu olacak olan yaşamadıklarıdır..
sarıdır, sarsıntılıdır; isyan solumaktadır çehresi..
çaresi grevdir ve kalem tutan eller kırılmalıdır..
haykırılmalıdır paylaşmanın azâmeti ve nankörlük dersi bir bir..
istenmelidir binlerce yıllık telifden mahfuz alacak..
ancak bu teklif yazarın beyninden vurulması demektir..
bu kağıdın derhal burulması gerektir !.
(Eylül, 1996 – Seymen)