Eğitimde bir arayış içindeyiz. Son üç yıldır büyük çaba sarf ediyoruz. Sıra dışı konuşmalar yapılıyor, ezber bozan yaklaşımlar sergileniyor. Şahit olduğumuz bu arayış ve çaba, hayal ettiğimiz başarıya bizi götürecek mi? Yoksa yine hayal kırıklığı ile mi son bulacak?
“Okulsuz ve uzaktan eğitim, sanal zekânın eğitime muhtemel etkileri, robotların işlevsiz bırakacağı meslekler ve işsiz kalacak kalifiye insan kaynağımız, son yıllarda çok önem verdiğimiz kodlama ve yazılım konusunda göstereceğimiz başarının bizi ancak sanayileşmesini tamamlamış ülkelere ucuz iş gücü yapacağı değerlendirmesi…” Onlarca tespit ve fikir nerede duruyor?
Bir yandan dünya nereye gidiyor sorusunu soruyor, diğer yandan gençlerimize sahip çıkmalıyız, değerlerimizi gelecek kuşaklara taşımalıyız kaygısı ile yapılanlara şahit oluyoruz. Dernek, vakıf, STK, bürokrasi, siyaset, panik halinde bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bazen bir kargaşa ve uyumsuzluk gözleniyor, bazen de harika işlere şahit oluyoruz.
Eğitimde ve gençlik çalışmalarında gözlemlediğimiz iyi niyetli çabanın ve arayışın, üretilen fikirlerin takip edilmesi, değerlendirilmesi, güncellenmesi, eğitim biliminin doğrularıyla şekillendirilmesi bir ihtiyaç haline gelmiştir. Bu arayışın sonunda, ortaya yeni bir eğitim modeli çıkaramaz, yeni ve bize ait bir eğitim felsefesi oluşturamaz ve yeni okulu tanımlayamazsak, bütün bu çaba boşa gidecek ve yeniden bir hayal kırıklığı yaşayacağız demektir.
Yapılanların sürdürülebilir olmadığını, eğitimci olmayanların eğitime çok müdahil olduğunu, çok emekle az fayda sağlandığını, bu sürecin nereye çıkacağını merak ettiklerini sohbet ettiğimiz birçok eğitimci söylüyor. Bir ahenk tutabilme, işbölümü yapabilme, kurumları orijinal alanlarında kullanabilme problemimiz var. Bir proje kargaşası var. Sadeleşmeye, durulmaya, sorgulamaya ihtiyaç var.
Son üç yıl içinde gösterilen gayretin öğrencilerimize yansımasını, Kudüs mitinglerinde görünce umudum tazelendi. Fatih Camisinin avlusunda Cuma namazına duran, namaz sonrası Saraçhane Parkına heyecanla yürüyen öğrencileri görünce, verilen emeğin boşa gitmediğini görmenin mutluluğunu yaşadım. Gençlerimizi, FETÖ teröristlerinin kıskacından kurtarmış olmanın sevinci ancak böyle yaşanabilirdi. Ülkemizin derdiyle dertlenen, gelecek kaygısıyla ülkem adına ne yapabilirim diye yola çıkan, okuyan, araştıran, kendini geliştiren, farklı fikirlere açık ve sivil toplum çalışmalarına değer veren, aklını kiraya vermeyen gençler umudumuz olacak.
Eğitimde yaşanan değişim, dar kalıplarından sıyrılmış, terör artıklarından temizlenmiş, devlet bürokrasisi ve sivil toplum, ahenk içinde değer üretmeye devam ettiği müddetçe, umutlarımız hep diri kalacaktır. Yeter ki eğitimde başlattığımız yeni dönemi sorgulayalım, tanımlayalım, geliştirelim ve sürdürülebilir hale getirelim.
Kim yapacak? Gelin bu sefer başkalarına bırakmadan, eğitimciler olarak biz yapalım. Bir eğitim felsefesi kongresi yapalım. Ne öğreteceğiz, neye ihtiyaç var, problem nedir? Yapılanlardan ortaya ne çıkıyor? Bunu yapmadığımız müddetçe, sınav sistemlerinde ne kadar çok değişiklik yaparsak yapalım, bir anlam ifade etmeyecek, çözüm olmayacak. Gelin bu dönüm noktasında yeni bir eğitim hamlesiyle geleceğimize ışık tutalım.