Akademik lise; ilkokul yıllarından itibaren günü gününe ders çalışma, kitap okuma alışkanlığı kazanmış, günde en az 3-4 saat ders çalışan, akademik başarısı yüksek, iyi fakültelerde eğitim görmesi beklenen /hedeflenen nitelikli öğrencilerin okumaları gereken liselerdir. Akademik liselerin yegâne hedefi, mezunlarını iyi fakültelerde öğrenim hakkı kazanmalarını sağlamaktır. Meslek lisesi ise, ders çalışma alışkanlığı kazanamamış ama el becerisi yüksek, görece akademik başarısı düşük vasat öğrencilerin beceri ve kabiliyetlerine göre eğitim alarak kısa yoldan meslek sahibi oldukları okullardır.
Eskiden meslek liseleri, az sayıda Anadolu, Öğretmen liseleri, Sosyal bilimler ve Fen liselerinin yanında liselerin kahir ekseriyeti düz liseler idi. Az sayıdaki, Anadolu, sosyal bilimler ve Fen liselerinde okumaya hak kazanan seçilmiş öğrenciler iyi üniversitelere girmeyi garantilemiş sayılırlardı.
Milli Eğitim Bakanlığı,2010-2013 yılları arasında liselerde dönüşüm çalışması başlattı. Dönüşümün başlarında, çok doğru olarak “genel liselerin, meslek ve akademik liselere dönüştürüleceği, ülke genelindeki liselerin % 65-70’i meslek lisesi, %30-35’i akademik lise olacağı” demeçleri verilmişti. Ancak sonradan her ne hikmetse bu oranlar adeta tersine döndü. Yani düz liselerin çoğunluğu Anadolu lisesine (akademik liseye), az bir kısmı da Meslek Lisesine dönüştürüldü. En bilinen merkezi okullar Anadolu lisesine dönüşmüş, kıyıda köşede kalan az sayıda lise Meslek Lisesi olmuştu. Bu süreçte mesleki eğitim adeta ikinci plana atılmış gibi algılanması öğrenci ve velileri haklı olarak mesleki eğitimden soğuttu. Kendi seviyelerine bakmaksızın öğrenci ve velilerde Anadolu Lisesine girme yarışı başladı. Az sayıdaki meslek liseleri de kapasitelerini doldurmada zorlandılar.
Ortaokullardan liselere geçiş sisteminde yıllardır istikrar sağlayamadık. Son 15 yılda dört yöntem denendi; 2000’lerin başında LGS, 2004 den itibaren OKS, 2008’den sonra SBS ve 2014-2015 öğretim yılından itibaren de TEOG. 2017-2018 öğretim yılından itibaren Teog da kaldırıldı, Liselere giriş için bir nevi 5 yıl önceki sisteme geri dönüldü. Fen liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri ve proje okullarında öğrenim görmek isteyenler Haziran ayında yapılacak merkezi sınava girecekler, diğer liselere ise sınavsız, adrese dayalı tercih sistemiyle yerleştirme yapılıyor. Yapılan değişiklik sistem olarak doğru ve faydalı olmasına rağmen, lise türlerinin çoğunluğunun Anadolu Lisesi olması, Ortaokulda neredeyse çarpım tablosunu halledememiş bir öğrencinin bile Anadolu lisesine girmesi garabetini doğurmuştur.
Bu kadar niteliksiz bir öğrencinin Anadolu lisesinde okumasının kime ne gibi faydası vardır? Ortalama başarıya sahip öğrenciler yıllardır Anadolu Liselerinde okutuldu, liseyi zar-zor bitirebilenler, lise mezunu, istihdam alanı olmayan vasat yüksekokul veya fakültelere devam edenler de üniversite mezunu oldular. Bu öğrenciler maalesef lise terk /lise ya da istihdam alanı bulunmayan üniversite mezunu olarak hiçbir nitelikleri olmaksızın zamanında beğenmeyip gitmedikleri meslek lisesinde öğrenim gören arkadaşlarının açtıkları iş yerlerinde iş bulabilen az sayıdaki şanslıların dışında, “işsizler ordusuna” katılırlar. Harcanan emek, zaman ve kaynaklar ziyan oldu, bu sistemden devletimiz de, öğrenciler de, veliler de zarar gördü.
Gerçekçi olmalıyız, rakamlar ortadadır, istihdam alanı olan Fakülteler, üniversite sınavında ortalama ilk 100 bine giren öğrencileri alırlar. (Tıp, Hukuk, Diş Hekimliği, Eczacılık, İyi Mühendislikler ilk 50 bin) Üniversite sınavında 300-500 binli sıralamalarla girilen bölümler bitirilebilir, ama iş bulmak neredeyse imkânsızdır. Hâlbuki ülkemizde, sanayide kalifiye eleman ihtiyacı hat safhadadır ki bunun da yolu mesleki eğitimden geçer. Öğrenci ve veliler ortaokulda bunun muhasebesini yapmalılar, hedefi olan, başarılı öğrenciler akademik liselere, diğer öğrenciler ise mesleki eğitime devam etmelidirler.
Bu süreçte;
1.Acilen akademik ve mesleki eğitim ihtiyaç analizi yapılmalıdır.
2.Muhtemelen çıkacak sonuca göre ülke çapındaki tüm Ortaöğretim kurumları, %70 mesleki eğitim, (her türlü meslek lisesi) % 30 akademik eğitim (Fen liseleri, Sosyal bilimler ve Anadolu Liseleri) verilecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.
3. Ortaokullardaki öğretmenlerin ve özellikle de Rehber öğretmenlerin büyük sorumlulukları vardır. Veliler ve öğrenciler doğru bilgilendirilmeli, akademik başarısı vasat öğrenciler akademik liselere değil, meslek liselerine yönlendirilmelidir.
4. Halen meslek liselerinin ilk iki sınıfında akademik liselerdeki, akademik dersler (Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji vs.) yer almakta, bu durum zaten akademik derslerindeki başarısı düşük olan meslek lisesi öğrencileri için sıkıntı oluşturmaktadır. Meslek liseleri, mümkün mertebe akademik derslerden arındırılmalı, ,mesleki dersler ve uygulamalı derslerin yanında insani değerler, adâb-ı muaşeret ve beşeri ilişkilere ağırlık verilmelidir.
5. Eğitimin en temel amacının, kısaca “iyi insan, iyi vatandaş” yetiştirmek olduğu Milli Eğitim Temel Kanununda açıkça yazılıdır; ( Türk Milli Eğitiminin genel amacı, Türk Milletinin bütün fertlerini,………..; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmektir. “ 1739 sayılı-Milli Eğitim Temel Kanunu, madde 2”) Buna göre ortaokul sıralarında akademik başarı yarışı yaptırmak yerine, öğrencilerimize değerler eğitimi verilmeli, yarının, düzgün, işini iyi yapan, vatanını, milletini seven, kendisi ve çevresiyle barışık, sorumluluk sahibi ”Allah'tan korkan kuldan utanan “ hekimleri, avukatları, mühendisleri, şoförleri, ustaları, aşçıları, temizlik elemanları, servis elemanları vs. yetiştirilmelidir. Aksi takdirde insani değerlerden yoksun bir doktorun da avukatın da, bilgisayar mühendisinin de vs. bu millete bir faydasının olmayacağı malumdur. Temel insani değerlerden yoksun doktor hastasını kandırabilir, maddi kazanç için gereksiz tahlil, tedavi uygulayabilir, avukat müvekkilini ayrı, karşı tarafı ayrı ve aynı anda kandırıp sömürebilir, bilgisayar mühendisi ürettiği anti virüs programlarını satabilmek için bilgisayarlarımıza virüs gönderebilir. Bu değerleri veremediğimiz aşçımızın sağlıksız ve hijyen kurallara uyulmadan ürettiği yemeklerini yemek zorunda kalacağımızı unutmamalıyız.
Sonuç olarak, en genel biçimde “bireylerde istendik davranışları geliştirme süreci” olarak tanımlanan eğitimin hedefi, ahlaklı, insani, manevi ve kültürel değerleri benimseyen, ailesini, vatanını, milletini seven, kendisine ve çevresine faydalı, dürüst, düzgün insanlar yetiştirmek olduğu hiçbir zaman unutulmamalı, bütün çalışmalar bunun üzerine kurgulanmalıdır. Akademik eğitim alacak% 30’luk bölümün dışındaki vasat öğrencilerin meslek lisesi yerine akademik liselere devam etmesi sonucunda Anadolu lisesi, istihdam alanı olmayan fakülte veya yüksekokul mezunu, çıraklık çağını kaçırmış mutsuz, umutsuz, işsiz gençlerimiz olacağı unutulmamalıdır.