Uluslararası sözleşmelere ve ulusal düzeyde siyasilerin “Pozitif Ayrımcılık Yapacağız” demeleri, bu yönde teminatlar vermelerine rağmen; Üretim-Tüketim şeklinde devam eden fasid dairenin sürekli üreten kısmında yer alan, evde-tarlada olduğu gibi, çalışma hayatının her platformunda yer alan, ailenin bütünlüğünün devamlılığı açısından taşıdığı büyük rolleri yanında, erkeğini yüceltme noktasında da bir adım geride kalarak, erkeğini yüceltmeyi tercih etmeyi erdem bilen kadınlarımıza hak ettikleri değer verilmemekte, dünyanın her yerinde olduğu gibi, ülkemizde de şiddete ve ayrımcılığa uğramakta, aşağılanmakta, hakir görülmekte, siyasette, karar mekanizmalarında, ekonomide, eğitimde erkeğe göre ikincil konumda kalmaya devam etmekte; medyada ve reklam dünyasında cinsel bir obje olarak kullanılıp istismar edilmekte; kültürel, siyasal, ideolojik veya dinsel nedenlerden dolayı ayrımcılığa uğramakta ve dışlanmaktadır…
Klasikleşen “EŞİTLİK” söylemleri artık yetmemektedir.
Yasalar önünde kadın ile erkek arasındaki eşitliği sağlamışken, kadının mağduriyeti halen giderilememiş, kadınlarımızın yaşadığı mağduriyetler, duyarsızlaşan toplum yapımızda kadın cinayetlerinde yaşanan artışlar karşısında toplum yapımız, adaleti sağlamada yetersiz kalmıştır.
Bu sebeple artık eşitlik söyleminin ötesinde bir yaklaşımı tartışmanın tartışılması gerektiğini düşünüyoruz…
Çünkü, kadınlar, anne olma yönüyle, aile olma sürecindeki mana derinliğinde, temel nirengi noktasıdır.
Çalışan, üreten yönüyle, hak ettiği sevgi ve saygıyı görmeyi hak eden, ancak yaşadığı toplumda; bazen horlanan, aşağılanan kadınlarımız; Allah (c.c.) indinde cennetin ayakları altına serilen, karşılık beklemeden veren, ilahi rahmete benzeyen, vaktinde kılınan namazdan sonra en sevimli işin; ona iyilik etmek olduğuna dikkat çekilen, Allah'ın (c.c.) rızasını kazanmanın, cennete ulaşmanın en kestirme yolunun ona hizmetten ve onu gereği gibi sevmekten geçtiği bildirilen annelerimizdir…
Milli mücadele sürecinde; yaşadığı fedakarlık örnekleriyle Şerife bacı, Nene Hatun isimleriyle destanlaşan kadınlarımız/annelerimiz, 15 Temmuzda ecdadın izinde yaşayan Demet Sezen'den Safiye Bayat'a, Fatma Şahin'den Hande Fırat’a uzanan modellerin geleceğin teminatı olacağı sigortası olan, bizi biz kılan değerleri öğrendiklerimizdir kadınlarımız, kızlarımız, annelerimiz...
8 Mart Dünya Kadınlar Günü hassasiyetinde sadece bir gün değil, yılın her gününde, kadınlarımızı, kızlarımızı, annelerimizi mutlu kılmak, onların mutluluğuyla birlikte mutlu olmak hepimizin hakkıdır.
Bu vesile ile; şahsım ve Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği adına, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde, bütün annelerimizin, istikbalimizin teminatı olan neslin doğru yetiştirilmesi hassasiyetinde, model olma mesuliyetinde, aile birliğinin sarsılmaz bekçileri kadınlarımızın, bütün hatalarımıza rağmen, bizi af edip, bağırlarına basan o güzel insanların bu özel günlerini kutluyor, ellerinden öpüyoruz.