8 Eylül 2016 tarihinde, 11 285 eğitim emekçisinin açığa alınmasıyla kamuoyunun gündemine oturan 29 Aralık soruşturmaları; son savunmaların alınmaya ve disiplin cezalarının verilmeye başlanmasıyla yeni bir aşamaya geldi.
Bu aşamadan sonra süreç disiplin boyutu açısından şu şekilde işleyecek;
-Öncelikle, maaş kesim cezaları okul müdürü ve ilçe milli eğitim müdürlerinden oluşan disiplin amirleri tarafından; kademe ilerlemesinin durdurulması cezası, memurun bağlı olduğu kurumdaki il disiplin kurulunun kararı alındıktan sonra, atamaya yetkili amirler il disiplin kurullarının kararlarına dayanan hallerde Valiler tarafından verilir.
-Devlet memurluğundan çıkarma cezası amirlerin bu yoldaki isteği üzerine, memurun bağlı bulunduğu kurumun yüksek disiplin kurulu kararı ile verilir.
Disiplin kurulu ve yüksek disiplin kurulunun ayrı bir ceza tayinine yetkisi yoktur, cezayı kabul veya reddeder. Ret halinde atamaya yetkili amirler 15 gün içinde başka bir disiplin cezası vermekte serbesttirler.
Cezalar verilip, tebliğ edildikten sonra; Disiplin amirleri tarafından verilen aylıktan kesme cezalarına karşı il disiplin kuruluna, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına karşı yüksek disiplin kuruluna itiraz edilebilir.
İtirazda süre, kararın ilgiliye tebliği tarihinden itibaren yedi gündür. Süresi içinde itiraz edilmeyen disiplin cezaları kesinleşir.
İtiraz mercileri, itiraz dilekçesi ile karar ve eklerinin kendilerine intikalinden itibaren otuz gün içinde kararlarını vermek zorundadır. İtirazın kabulü hâlinde, disiplin amirleri kararı gözden geçirerek verilen cezayı hafifletebilir veya tamamen kaldırabilirler. Disiplin cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabilir.
Bu noktada, disiplin cezaları açısından önümüzde iki yol vardır. Maaş kesim veya kademe durdurma cezası alan eğitim emekçileri itiraz hakkını kullanabileceği gibi, bu hakkı kullanmadan direk idari yargı yoluna da gidebilir. İkisi birbirine engel değildir.
657 sayılı Kanun'un 135.maddesinde geçen disiplin cezalarına itiraz, itiraz merci ve itirazın tâbi olacağı süre yönlerinden ''özel'' bir düzenleme yapılmış ve söz konusu disiplin cezalarının usule ve yasaya aykırı olduğu iddiasıyla, yasal süresi içerisinde doğrudan doğruya dava açmak veya yetkili merciye itirazda bulunmak seçenekleri tanınmıştır.
Bu nedenle; 657 sayılı Kanununun 135.maddesinde yer alan ''özel'' düzenleme gereği, maddede sözü edilen cezalara karşı idari aşamada tanınan itiraz hakkının kullanılmasının tercih edilmesi halinde, itiraz mercileri tarafından değerlendirme yapılarak tesis edilen işlemin cezalar hakkında nihai işlem niteliğinde olduğu ve bu nihai işlemin, tebliğ tarihini takip eden 60 günlük süre içinde dava konusu edilebileceği açık olup; söz konusu maddede itiraz mercilerinin, itiraz dilekçesi ile karar ve eklerinin kendilerine intikalinden itibaren otuz gün içinde kararlarını vermek zorunda oldukları yolundaki düzenleme uyarınca itiraz mercileri tarafından itiraz dilekçesi incelenmek suretiyle bir değerlendirme yapılmaması halinde ise ceza kesinleşmeyecek, uygulanabilirlik özelliği taşımayacaktır.
Disiplin cezaları verildiği tarihten itibaren hüküm ifade eder ve derhal uygulanır. Aylıktan kesme cezası, cezanın veriliş tarihini takip eden aybaşında uygulanır. Kademe durdurma cezasının hesaplanması, cezanın verilmesini takip eden ay hesaplanır. Kademe durdurma cezasının uygulanamayacağı hallerde, bu ceza ½ ile ¼ maaş kesim cezasına çevrilir. Disiplin soruşturması, memurun emekli olması, ihraç edilmesi gibi nedenlerle durmaz. İleride memuriyete dönmesi halinde güncel hale gelir.
Diyarbakır gibi bazı illerdeki eğitim emekçileri, itiraz hakkını kullanmadan direk idari yargı yoluna başvurmayı seçmişler, diğer illerde ise itiraz hakkının kullanılması tercih edilmiştir. İtiraz hakkının kullanılması noktasında olumsuz gelişmeler olduğu gibi İstanbul İl Disiplin Kurulunun, 29 Aralık eylemini sendikal eylem olarak değerlendirip, bütün disiplin cezalarını iptal etmesi gibi olumlu gelişmeler de olmuştur. Bizce de, mevzuatın verdiği bütün yasal haklar kullanılmalıdır.
29 Aralık soruşturmalarıyla ilgili disiplin süreci bu şekilde devam etmektedir. Ancak önemli bir konu da idari tedbir denilen il içi veya il dışı sürgün uygulamasıdır. Başka bir yazımızda da bu konuyu değerlendireceğiz.