İstiklal ve İstikbal Mücadelemizde 19 Mayıs…
19 Mayıs, bu necip Millet için çok önemli bir dönüm noktasıdır.
Ordusu dağıtılmış tersanelerine girilmiş, ekonomik açıdan tükenmişliğin psikolojik yıkılmışlığında; “Her şey bitti, yolun sonu göründü,” denilen bir anda, 19 Mayıs 1919 yeni bir başlangıcın, yeniden dirilişin adı olmuştur.
Sultan Vahdettin’in, her biri ayrı uzmanlık alanıyla, bir araya geldiklerinde tam bir takım olma niteliği de taşıyan 18 kişilik ekibin başında lider olarak görevlendirdiği, yola çıkmadan önce de Dolmabahçe’de limanda demirli İngiliz gemilerini göstererek, “Paşa paşa, vatanı milleti, memleketi kurtarabilirsin” diye hitap ettiği, 9. Ordu müfettişi olarak görevlendirilen ve yetkilendirilen, ilk anda ihtiyaç duyulacak harcamaların karşılanması yönünde devletin maddi imkânlarıyla donatılarak Anadolu’ya gönderilen Mustafa Kemal, yol haritasını Amasya Tamiminde aziz milletin duyarlılığına ilan etmiş, Milleti, “Milleti, milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır” demişti.
Kongrelerde alınan en önemli kararlarda; Milleti, kurtaracak olan, milletin azim ve kararlılığının, hayata geçiş süreciydi.
İstiklal Savaşının kazanılmasındaki en temel faktör; elbette, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğindeki, bizi biz kılan, değerleriyle temeyyüz etmiş, kültürel temelde bir ve beraber olmanın erdemini yaşayan ve tahrik ve tertiplere rağmen, ayrışmak yerine milletleşen bu necip milletin, ortaya koyduğu kararlılık ve insanüstü çabadır.
Biz, millet olarak hürriyetimize çok düşkünüzdür. Bülbüle teklif edilen altın kafes gibi bize de güçlü bir devletin egemenliği altına girmek anlamına gelen manda yönetimini teklif ediyorlardı. Ancak bu asil, bu necip ve aziz milletimiz; bağımsızlığı, hürriyeti, bu hedefe ulaşma yönünde gerekirse, canımı vererek, kanını dökerek, toprağın kara bağrına girmeyi, zillet altındaki rahat yaşama tercih ettiği gündür 19 Mayıs...
19 Mayıs, Türk Milletinin en zor ve kötü şartlarda bile kendi içinden bir lider çıkararak ayağa kalkabilme ve tarih sahnesindeki onurlu var olma iradesini hafızalara altın harflerle yazabilme özelliğinin tescil edildiği gündür.
Ecdadın dün yaşadığı fedakârlığın anlaşılması için, vesile kılınması gereken bu özel günler, coşku, sevinç ve gururla kutlanmasının yanında, geçmişten ders alma, bugünü; geçmişin tecrübeleri ışığında kurma ve geleceğe ona göre emin adımlarla yürüyebilmenin vesilesi yapılması gerekir.
Dün 15 Temmuzda yaşadığımız kaosun gelecekte yaşanmaması, dahili ve harici bedhahların yetişmemesi, kardeşin kardeşe hasım olmaması, vatan sevgisinin imandan olduğunun kavratılması için, neslin inşası sürecinde verilen eğitimi, daha bir bilinçli, daha bir önem verilerek, yarın odaklı değerlendirmek gerekir.
Mustafa Kemal Atatürk bizden, devletimizin bekası için; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür olarak yetiştirmenizi istediği gençlerimiz, bugün için biz yetişkinlere bırakılan en kutsal emanetimizdir.
İstikbalimizin teminatı olan gençlerimizi; kendi ülkesini her yönüyle tanıyan, bilen, seven, kendi kültür ve ahlaki değerlerini özümsemiş, milli ve manevi değerlere bağlı ancak evrensel kültürlere aşina, dünyayı bilen ve dünya insanı ile rekabet edebilen, çağdaş birer birey olarak yetiştirmek, hepimizin fedakârca gayretlerimizle mümkün olacaktır.
Bu süreçte, çocuklarımızı, sadece sınavlara değil, hayata hazırlamak gerektiğini göz adı etmemeliyiz.
Çocuklarımızla sadece refahımızı değil, yaşadığımız hayatımızı, bütün gerçekleriyle paylaşmalıyız.
Onları sadece akademik bilgi yönüyle değil, duygusal zekalarını da aktif kılacak türden sosyal etkinliklerle, yaşadıkları topluma karşı sosyal duyarlılık kazanmaları, refleks tepkilerden uzak, her bir sözün ve davranışın olası sonuçlarını süzebilen, devletin kurum ve kuruluşlarıyla yıpranmaması hassasiyetinin farkındalığına ulaşan ve bu duyarlılığı yaşarken kazanmaları hassasiyeti dahilinde yetiştirmeye özen göstermeliyiz.
Belki de en önemlisi, biri birini önemseyen, biri biriyle hısım olmasa da hasım olmamayı öğrenen, karşısındakini ötekileştirmek yerine birlikte aynı hedefe yürüyerek başarılı olabilecekleri gerçeğini yaşarken öğrenen birey olarak yetiştirmeliyiz.
Bu hassas ve önemli hedefle ulaşmanın sadece örgün öğretim kurumlarımızın işi olmadığına, bu amacın gerçekleşmesi için, toplumun her kesiminin, sorumlu olduğuna olan inanç ile; STK’ların da bu süreçte hassas ve duyarlı olması gerektiği, faaliyetlerinde bu amaca katkı sağlama yönünde çalışması gerektiği hususuna dikkat çekiyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, şahsım ve Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği Yönetim kurulu adına;
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere silah ve mesai arkadaşlarını, vatan sevgisi imandandır diyerek, Allah’ın (c.c.) emrine uyup da coğrafyayı vatan kılmak, vatanı savunarak cennete ulaşmaya yönelen, bu yolda canını bir an dahi düşünmeden feda eden İstiklal Savaşımızın, küresel eşkıyaların tahrik ve tertibinde kullanılan, az bir dünyalık uğruna mağduru olduğumuz terör karşısında vatanı savunurken şehadet şerbetini içen ve 15 Temmuz darbe girişimini durdurma yönünde hakka yürüyen aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, hayatta olan az sayıdaki istiklal savaşı, terör karşısında vatanı savunan ve 15 Temmuzda tankları durduran, istiklal ve istikbal mücadelemizde örnek bir duruş gösteren gazilerimize minnettar olduğumuzu ifade ederken, sağlıklı ve uzun ömürler diliyorum.