Büyük milletler tarihlerinden aldıkları ilhamla geleceğe yürürler. Bu ilham, yeni nesillere aktarılabildiği kadar istikbalden emin kalınabilir…
Bu açıdan, dünya medeniyet tarihine eşsiz sayfalar kazandırmış, mazlum milletlere kurtuluş kapısı olmuş ecdadın, özellikle fetret dönemlerinde canıyla ödediği, döktüğü kanıyla yazdığı tarihimizde, cihana istikamet veren, yüzyıllar sonrasında da model olan fedakârlıkları aktarmak büyük önem taşır…
Şanlı tarihimizin şeref levhalarından yer alan, bu büyük insanlar içerisinde biri vardır ki 20. Yüzyılda milletimizin tarihine damgasını vurmuş, bizleri karanlık bir tablodan ay-yıldızın ışığının parıldadığı bir geleceğe götürecek mücadelenin liderliğini yapmıştır. Trablusgarp'tan Suriye'ye, Çanakkale'den Sakarya'ya ve Büyük Taarruz’a bir kahramanlık destanı yazmış, Türk Milletini muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmak için önderlik etmiş olan bu isim, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür.
Cumhuriyet'in kurucusu, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü, ebediyete intikalinin 80. Yıldönümünde, sadece anmak değil, anlamaya çalışmak gerek...
Mustafa Kemal Atatürk, herhangi bir kimsenin veya bir topluluğun tekelinde olmadığı şuuruyla, O’nu anlamak ve O’nun prensiplerini, aziz milletimizin tarihi derinlikteki idrakiyle anlama yönünde ciddi bir mesuliyetimiz olduğunun idrakinde olmak gerek.
Mustafa Kemal, ileriyi gören bir liderdi. Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra ortaya çıkan tehlikeli durumu ilk o görüp milletinin dikkatini “Milleti, Milletin Azim Ve Kararlılığı Kurtaracaktır” diyerek çekmiş, ERZURUM Kongresi'nde "vatanın bölünmez bir bütün olduğunu" tüm dünyaya ilan etmiş, Sakarya Savaşı sırasında: "Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkça terk olunamaz” diyerek, bu necip millete, dün olduğu gibi bugün için ve yarın için de geçerli olan, milli bir parola oluşturmuştu...
O, ülküleri için yaşadı, en temel ülküsü, temel davası ise, yüksek vasıf ve özelliklerine inandığı aziz milletimizin hürriyet ve istiklal aşkından kaynaklanan, milli birlik ve beraberlik duygusuyla kenetlenmiş, medeni bir toplum olarak, muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak, geçmek, tarihte olduğu gibi, gelecekte de insanlık tarihine, çağın akışına istikamet vermekti…
O, "Millete efendilik yoktur, hadimlik (yani hizmet etmek) vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur." sözüyle millete hizmet anlayışını nefsinde yaşamaya odaklanırken, salt bugüne değil, yarınlara dönük; “bir yöneticide bulunması gereken özelliklere” model olmuş,mensubu olmakla iftihar ettiği aziz milletine milli mücadelenin en zor günlerinde de hep inanmış, güvenmiş, milletinin de güvenini kazanmıştı.
Milli Mücadelenin ardından söylediği; "En büyük davamız, en medeni ve müreffeh (yani gelişmiş, refah içinde) bir millet olarak varlığımızı yükseltmektir." Sözü, onun kendini adadığı hedefiydi.
Bu duygu ve düşüncelerle, şahsım ve Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği adına, Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü aramızdan ayrılışının 78. yılında, saygı, minnet ve şükranla anarken, istiklal ve istikbal mücadelemizin devam ettiği günümüzde; aklını kiraya vermeden, mensubu olduğu aziz milletimize hizmeti, onunla bir ve beraber olarak, her tür çıkardan uzak, hâkimi olmaktan çok, hadimi olmaya odaklı bir neslin yetişmesine katkı sağlamanın mesuliyetimize dikkat çekeriz…
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e, onun manevi şahsiyetinde, tarihi derinlikte; dünden bugüne, küresel eşkıyaların tahrik ve tertibinde yaşadığımız 15 Temmuz’da, darbe girişiminden bugüne, halen devam eden süreçte de sınır ötesinde; coğrafyayı vatan kılma yönünde canını/kanını feda etme özverisiyle mücadeleye devam eden canlara, cümle vatan şehitlerimize, hakka yürüyen gazilerimize, Allah’tan (c.c.) rahmet, yaşayan gazilerimize sağlık ve esenlikler diliyor, şükranlarımızı sunuyorum.