Sağlıkçılar iyi sınav verdi.
Koronavirüsle mücadelede pes etmediler.
Ama son dönemde sıkıntılılar.
Özellikle de doktorlar.
Dertleri ne iş yükü, ne yorgunluk…
Hastanelerde yapılan uygulamalar.
Adam kayırma, liyakatsız yöneticiler, …
Eskiden de vardı şimdi had safhada.
YÖNETİCİLER BİLGİSİZ
Bir genel cerrahla konuştum.
Çıldıracak gibiydi.
“Hastaneye müdür atamışlar.
Yaşadığımız sıkıntıları aktarıyorum.
Ameliyat malzemeleri ile ilgili şikayetlerimi söylüyorum.
Alınan malzemeler kalitesiz.
Hastaların sağlığını riske sokuyor.
Ama anlaması mümkün değil.
Hiçbir şeyden haberi yok.
Havasından da geçilmiyor.
Tam anlamıyla cahil cesareti.
İşin arka planını bilmiyorum.
Benim derdim hastalar.
Tüm servislerde durum aynı” dedi.
SAĞLIK BİLİMLERİ
ÜNİVERSİTESİ
Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) gündemde.
Geçen yıl 400 civarında kadro açılmış.
Kadrolar verilirken, liyakat değil, torpil esas alınmış.
Notere gidilmiş.
Önceden “şu şu isimler doçent, profesör olacak” diye liste verilmiş.
Hepsi gerçek olmuş.
Doktorların anlattıkları böyle…
YİNE AYNI
Bu yıl da 173 kadro gelmiş.
İddialara göre adrese teslim ilanlara çıkılmış.
132’si Sağlık Uygulama Araştırma Merkezleri (SUAM) adına.
Bunların 98’i doçent, 21’i profesör, 13’ü doktor öğretim görevlisi.
Doktorlar tepkili.
Tepkilerini şöyle dile getirdiler:
“Hastaneler, eğitim klinikleri arasında hakkaniyet yok.
Olmayan kliniklere kadro açılmış.
Niyet başka.
Getirilen şartlar kişiyi adres gösteriyor.
YÖK Başkanlığının genelgeleri çiğneniyor.
SBÜ kendi koyduğu koşullara uymuyor.
Her şey o kadar açık ki…
İşleri yapan biziz, kadroları alan başkası.”
24 YILLIK
DOÇENT
Geçen hafta SBÜ’ye bağlı bir hastanedeydim.
Hasta yakınımı ziyaret ettim.
İstemeden bir grup doktorun konuşmasına şahit oldum.
Birisi çok sinirliydi.
“20 yıl önce doçent oldum.
Hâlâ doçentim.
Bütün ameliyatlar bende.
Sabahtan akşama başımı kaşıyacak zamanım yok.
34 yaşındaki birini profesör yaptılar.
Saçımı başımı yoluyorum.
Ne çalışma zevkim kaldı, ne de hevesim.
Emeklilik aklımda değildi.
Şimdi eşimle karar verdik, olacağım” dedi.
Diğerleri de peş peşe benzer olaylar anlattı.
BAŞARILI OLANLAR
KAÇIYOR
Hastanelerde başarılı olan doktorlar.
Okuyan, kendini geliştirenler.
Dünyadaki yeni bilgileri takip ediyorlar.
Devletçiler, özel hastanelere gitmemek için direnenler.
Yapılan uygulamalar ve haksızlıklardan bıkmışlar.
Dirençleri kırılmış.
Bunlardan birisi ile görüştüm.
Çok eskiden tanıyorum.
En verimli dönemi, yaşı da genç.
Ama emekli olmuş.
O da doçentlikte patinaj yapanlardan.
Hastane konusunu açtım, gözleri doldu.
Konuşamadı.
Sadece, “Devlete yazık” diyebildi.
ÜNİVERSİTELER HEP AYNI
Sadece SBÜ değil, diğer üniversiteler de aynı.
Özellikle de,
Anadolu’daki üniversiteler çok tartışılıyor.
Eğitim öğretim ortaöğretim seviyesine düşmüş.
Ama kadrolar ganimet gibi paylaşılıyor.
Renklenen FETÖ’cüler başrollerde.
Bu dönemi “akademik olarak yükselme” olarak değerlendiriyorlar.
Önümüzdeki döneme hazırlıktan söz ediyorlar.
Seçimi bekliyorlar.
FATURA KİME?
Bütün üniversitelerde sıkıntı var.
Tepkiler giderek yükseliyor.
Kadrolar sorunu kangren olmuş.
Yeni YÖK Başkanı da durumun farkında.
Çıkardığı genelge ile uyardı.
Ama mevcut üniversite yönetimleri dinlemiyor.
Artık iktidara destek verenler bile itiraz ediyor.
“Fırsat bu fırsat” diyerek işini görenler memnun.
Ama yaklaşan seçim öncesinde, fatura Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kesiliyor.
Herkes onu sorumlu tutuyor.
Uyarması bizden…
İsmet Özçelik -Aydınlık