Kunduz, atama sonrası Milli Eğitim Bakanlığı'na teşekkür etmek yerine Eğitim Bir-Sen yöneticilerine teşekkür etmesiyle dikkat çekti. Bu durum, atama sürecinin tarafsızlığı ve şeffaflığı konusunda tartışmaları alevlendirdi.
Kunduz’un paylaşımı, Türkiye'deki eğitim yönetiminde sendikaların etkisi ve bürokratik bağımsızlık üzerine soru işaretlerini yeniden gündeme getirdi. Sendikaların, özellikle yönetici atamalarında ne kadar etkili olduğu uzun süredir tartışılan bir konu. Eğitim Bir-Sen gibi güçlü sendikaların bu atamalarda belirleyici rol oynayıp oynamadığı, Kunduz’un sadece sendika yöneticilerine teşekkür etmesiyle yeniden gündeme geldi.
MEB Teşkilatına Teşekkür Edilmemesi Tartışma Yarattı
Kunduz’un, atama sonrası Milli Eğitim Bakanlığı'na teşekkür etmemesi, kamuoyunda bakanlık yerine sendikanın mı bu atamada etkili olduğu sorusunu doğurdu. Normalde, böyle bir durumda bakanlık teşkilatına teşekkür edilmesi beklenirken, Kunduz’un bu adımı atlaması, atamanın sendika desteğiyle mi yapıldığı konusunda eleştirilere yol açtı.
Bu durum, sendikaların eğitim yönetiminde gölge bürokrasi gibi etkili olabileceği ve liyakatin geri planda kaldığı algısını güçlendiriyor. Böyle bir tablo, eğitimde objektif ve adil karar mekanizmalarına zarar verebilir.
Eğitimde Liyakat ve Sendika Etkisi
Türkiye’de eğitim sisteminde reform ihtiyacı olduğu sık sık dile getirilse de, bu reformların başarılı olabilmesi için liyakat ilkesine bağlı kalınması büyük önem taşıyor. Atamaların liyakate dayanmadan, sendika bağlantılarıyla yapıldığı algısı, hem eğitimciler arasında hem de toplumda güvensizlik yaratıyor. Şahin Kunduz’un atamasında görülen bu durum, eğitim sisteminin geleceği açısından endişe verici bir tablo sunuyor.