TORPİLCİ OKUL MÜDÜRÜLERİ ELEŞTİRİLERDEN ÇOK KORKAR
En başta söyleyeyim eleştiri olmazsa bilim olmaz...
Komple yasakçı zihniyet ile okullu yönetmek isterler...
Torpilli idareciler makamı bilimle değil, kurnazlıkla yönetmek isterler...
Torpilcilerin kafasında 40 tilki birden vardır ve tilkilerin kuyrukları birbirine değmesin diye de 40 takla atarlar.
Bir insan kurduğu hipotezi kanıtlamak için, bilimsel olarak doğru sonuca varmak için, bilim alanında ilerleme kaydetmek için, insanlığa katkı sağlamak için, başarılı olmak için gece gündüz, durmadan nasıl çalışıyorsa…
Torpilciler de ayak oyunları için gece gündüz, hiç durmadan çalışırlar…Durmadan, yeni nesil ayak oyunu geliştirmenin derdine düşer…
Onların da amacı; insanlığın önünü kapatmak,
Gelecek vaadeden başarılı insanların önünü kesmek…
Hatta kafa kafaya vererek, dirsek teması ile, ahbap çavuş ilişkilerine bağlı olarak birbirlerine kenetlenirler…
Çünkü torpilci korkak olur, en küçük bir olayda panikler…
O yüzden sürekli arkasının sağlam olduğundan emin olmak ister. Ancak o zaman cesaretini toplar ve yeni ayak oyunu projelerini uygulamaya koyar…
Instagram sayfamızı takip etmek için tıklayınız
SİZ BİLİMSEL PROJELER GELİŞTİRİRKEN, TORPİLCİLER YENİ AYAK OYUNLARI GELİŞTİRİR
Bilimsel proje yapanlar bilir. Önceden başarılı olunmuş yöntemleri incelemek, çalışmanızda doğru yönteme karar vermenizde kritik bir öneme sahiptir.
Uygulanabilecek yöntemlerden biri de deneme yanılma yöntemidir. Uygun bir çalışmada deneme yanılma yöntemi ile çok iyi ilerleme kaydedebilirsiniz.
Verilerinizi toplarken ilerlemeleri not etmek ve daha sonra gerektiğinde kullanmak için arşiv tutarsınız.
Torpilcilerin işi de aynen öyle…
Daha önce denenmiş, başarılı olunmuş envai çeşit ayak oyunlarını, köy kurnazlıklarını bilirler.
İlk önce, bir takım öncü birlik olarak, önünü kesmek istedikleri kişiye karşı çok güvendikleri, daha önce denenmiş ve başarı sağlamış ayak oyunu projelerini uygulamaya koyarlar…
Eğer torpilciler bu çok denenmiş ve başarılı olunmuş ayak oyunlarından istedikleri başarıyı sağlayamazlarsa, çok acayip panik olurlar…
Çünkü kendilerine güvenleri çok da yüksek değildir. Elle tutulur gözle görülür bir somut güçleri de yoktur…
Güçlerini, ahbap çavuş ilişkilerine bağlı olarak, birbirlerinden alırlar…
Torpilcinin arkasındaki torpilini çekin, aşırı derecede korkak olduğu için, arkasına bakmadan kaçar…
Çünkü oturmuş olduğu makam ve mevkiye hakkı olarak gelmemiş, türlü türlü ayak oyunları ile ve sürekli birilerine borçlu, minnetli kalarak gelmiştir…
Zaten torpilci için görev anlayışı sadece başarılı kişiyi engelleyip önünü kesmek suretiyle daha fazla ilerlemesini önlemek, hatta başarabiliyorsa, gerçek başarılı kişiyi tamamen başarısız göstermek ve devamında da saf dışı bırakmaktır…
Torpilli kişi de “Ben başarısız ve beceriksiz bir kişi olabilirim, fakat başarılı insanları engelliyorum, o zaman ben çok akıllı biriyim” hastalıklı mantığı ile hareket eder…
Ve kendisine benzer zihniyetteki kişilerin sözüm ona başarılarını övmek için, çok başarılı havası vermek için, her işi sadece onlar başarıyor havası yaymak için tek işi gücü, sürekli onları parlatmak ve yaldızlamaktır…
Bu haliyle de tam bir dalkavuğa dönüşür…
Aslında ortada gerçek bir başarı yoktur, sadece “mış ” gibi yapmak vardır…
Fakat bu sanal durum torpilcinin işine gelir…
Hem gerçek başarılıyı engellemiş,
Hem normal düzeydeki birini, sanki büyük bir duayenmiş gibi abartmış, parlatmış ve yaldızlamıştır…
Torpilci korkak olduğu kadar, kendine karşı da özgüvensiz olur.
Hak etmediği makam ve mevkide oturduğunu bildiği için kimseye güvenmez ve bariz bir makam hastalığı vardır…
Makamını kaybetmekten de, herhangi bir konuda kaybetmekten de aşırı derecede korkar.
Kaybettiği herhangi bir konuyu bile gurur meselesine çevirir.
Bu yönüyle çok tepkiseldir.
Bunu gizlemek için de, geneli ilgilendiren konularda bile karşı tarafı kişisel algılamayla ya da alınganlıkla suçlar.
Ve aslında kendini o makam ve mevkiye layık görmediği için, en küçük bir eleştiriye dahi tahammül edemez.
Sürekli “Şu fakire bir sadaka” anlayışı gibi,
“Makama saygı, makama saygı” diye ortalıkta dolaşır…
Yani, yetersiz olduğu halde o makamda oturduğu için, kendiliğinden bir doğal süreç içinde gelişen bir saygınlığı olmadığı için, torpilci kişi saygınlık dilenciliği yapar…
Ve aşırı saygı beklentisi içinde olur.
Çünkü torpil ile gelmiş, kendisine saygısı yok ki, başkaları ona saygı gösterirse ancak, kendisini iyi hissedeceğini düşünür…
WhatsApp Grubumuz İçin TIKLAYINIZ
TORPİLCİ “BEN YAPTIM OLDU” VEYA “BİZ YAPTIK OLDU” ANLAYIŞI İLE HAREKET EDER…
Torpilciler birbirlerine körü körüne kenetlenmiş şekilde bağlılık gösterir…
Makamı hakkı ile hak eden biri, hakkını aramak isterse, kesinlikle bu torpilciler hiç duymaz, hiç görmez, olan biteni komple anlamamazlıktan gelir…
Siz de, gider, hakkınızı aramak adına, bir torpilciyi başka bir torpilciye şikayet edersiniz…
O da sizi “Anlat derdini Marko Paşa’ya” misali, sizi boş ve anlamsız bir yüz ifadesiyle dinler ve konuyu anlamamazlıktan gelir…
Çok üstüne giderseniz, boş ve manasız cevaplar verir…
Veya konunun etrafından dolanmak için, siz Konya yolunu tarif edersiniz, o gider, Anya ile Konya’yı birbirine karıştır.
Olayı tamamen karman çorman bir hale getirir…
Yani köy kurnazlığı yapar…
TORPİLCİ ELEŞTİRİLERDEN ÇOK KORKAR
Sürekli ayak oyunları ile hareket etme kabiliyeti olduğu için adaletsizlik almış başını dağın tepesine çıkmıştır…
Fakat kimse görmez, duymaz, konuşmaz.
Herkes üç maymunu itinalı bir şekilde oynamaya devam eder…
O yüzden sosyal medya hesapları dahil, tüm her şeyi personeline kapalıdır…
Ağa Paşa gibi sadece kendisi paylaşım yapar…
Bir duyurunuz, bir öneriniz, konu ile alakalı veya paylaşımla ilgili yanlış giden bir şey olsa bile, size yazma hakkı dahi tanımaz…
Oldukça despot şekilde bir yönetim anlayışı sergiler…
Korkutma yöntemi ve çeşitli mobbingler ile personelini sindirmek ve asla sesi çıkmaz bir hale getirmek ister…
YÖNETİMDEKİ BAŞARISIZLIĞININ ORTAYA ÇIKMASINDAN ÇOK KORKAR
Eleştiri olursa, tabi ki torpilci yetersiz olduğu için, bilimsel bir bilgi ve birikime sahip olmadığı için, kendisini savunmak için yeterli bir cevap veremeyecektir.
Ayrıca son derece kompleksli bir karakter olduğu için, o konuyu bilmiyorum da diyemeyecek.
Çünkü bu sefer de “Siz ne biliyorsunuz ki? Neden o makamda oturuyorsunuz?” sesleri yükselecek…
Hasbelkader açık unuttuğu personel gurubundan, en küçük bir şey yazsanız dahi, herkese açık sosyal medya üzerinden bunu dile getirmenizden rahatsız olur ve görüş bildirme olsun, duyuru yapma talebi olsun, eleştiri olsun, sorun bildirme olsun, her şeyi yüz yüze görüşmenizi veya özelden yazmanızı dikte eder.
İçten içe hiçbir personeline güvenmez. İş bölümü göstermeliktir, çalışanlarını asla organize edemez, çünkü en küçük bir konunun dahi içinde olmak ister, kendisinin bilgisi dışında kimse hareket etmesin, nefes dahi almasın ister. Her şeyi kendisi kontrol etmek ister.
Çünkü oynadığı ayak oyunlarının tüm personel tarafından deşifre edilmesinden korkar…
Çünkü herkese farklı farklı mavi boncuk dağıtır…
Kişiye göre, farklı farklı ayak oyunları yönetimi vardır…
Torpilcilerin kafasında 40 tilki birden vardır, tilkilerin kuyrukları birbirine değmesin diye 40 takla atar…
Makamı bilimsel yeterlilik ile değil, kurnazlık ile yönetmek ister…
O yüzden personeli kutuplaştırmak ve ayrıştırmak ister.
Böl-parçala-yönet felsefesiyle hareket eder.
Çünkü herkesi o zaman daha iyi yöneteceğini düşünür…
O yüzden başarılı olanın, en ufak bir katkı sağlamak isteyenin, birlikte başarılı işler yapma isteği olanın, eleştirel gözle bakabilenin en baştan komple önünü keser…
Böylelikle sesi çıkan, eleştiri yapan, soru soran, makama saygısızlık (kendisince) yapan personelin hakkı olan “Ek imkanlarını keserim.
Arpanız fazla gelmesin” anlayışı ile hareket eder torpilci…
Yani kendisi nasıl itaat ediyorsa, bir üst makamlara sorgusuz sualsiz, olur olmadık her şeye “Peki efendim” anlayışı ile hareket ediyorsa torpilci, kendi personelinden de aynı şekilde itaat, yani kölelik düzeni ile hareket etmelerini bekler…
Bu türden kişilerin yönettiği bir yerde, eksiksiz bir katılımla, tüm personelin dahil olduğu, dev bir proje veya organizasyon göremezsiniz.
Bu tip yöneticileri ele veren bir durumdur.
O nedenle, gösteriş için de olsa, genel bir kare yakalamak en büyük dertleri olabilir.
Haftalarca tek bir kare yakalamak için kıvranırlar ki, asıl niyetleri dışında bir görüntü versinler.
Şekil her şeydir onlar için, içerideki sorunlar onların problemi değildir, kaostan beslenirler zaten.
ŞİMDİ SÖYLEYİN BAKALIM TORPİLCİ VARSA MAKAMDA BİLİM İLERLER Mİ?
Torpilci makama oturunca, makam ağlar, bilimse kan ağlarmış…
Torpilcinin akademik kariyeri yetersiz ki, bilimsel olarak ne katkı sağlacak?
Katkısı olsa, ilk önce kendine faydası olurdu.
Kendisine faydası olamamış, yetersiz bir torpilcinin hangi bilime, hangi bilim insanına faydası olacak?
Torpilci bilimden ve bilim insanından nefret eder…
Sürekli bilim insanını yetersiz göstermek için, gece gündüz planlar kurup geliştirir…
LİYAKATLİ MAKAMA GELİRSE BİLİM KOŞAR
BİLİM VARSA
Uçak vardır, pilotu yoktur...
Araba vardır, şoförü yoktur...
Gemi vardır, mürettebatı yoktur..
Kıtalar arası füzeler vardır...
Uzay aracı…
İleri teknoloji yapay zeka vardır..
Yeni gezegenleri keşfetme imkanı...
Uçan araba teknolojisi vardır...
Robot makinalı, tüfekli ordular vardır…
Bu teknoloji nasıl oluşur?
Tabi ki uygulamalı matematik ile…Mühendislik ile… Cebirsel alanda bilimsel çalışmalar ile… Matematik ile… Geometri ile…
Bu alanda ilerleyen bilsem öğrencileri ileride ne olur?
Mekatronik mühendisi olur...
Ve ülkesine bu ileri teknoloji silah ve uzay araçlarını kazandırır...
Denemesi bedava.
Liyakatliye makam verin, görün bilimsel ilerlemeyi…
Kırın zincirlerinizi, atın torpil zihniyetini çöpe gitsin!
Artık torpil yürüyemez oldu…
Torpilci topal hale geldi…
Liyakat her zaman koşar…
Bilim insanı her zaman çağlar...
Aksi halde...
Neydi 1980'li yılların o meşhur sözü?
Millet çıkar Ay'a, biz kalırız daha çok yaya...
Dr. Meryem ÇILDIR