MAARİF ORDUSU HER DAİM GÖREVİNİN BAŞINDADIR!
Pandemi sürecinin başından bu yana; bir taraftan maske ve kolonya dağıtımında, vefa sosyal destek ekiplerinde, iller arası seyahat izin komisyonlarında, filyasyon ve mahalle denetim ekiplerinde görev alan bir taraftan da çeşitli platformlar üzerinden öğrencilerinin öğrenme kayıplarını en aza indirmek için gece gündüz demeden canhıraş emek harcayan öğretmenlerimiz bir takım grup ve çevreler tarafından kasıtlı olarak hedef alınmıştır. Öğretmenlik mesleğinin onuru kasıtlı olarak yıpratılmaya çalışılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı, bu süreçte bir milyon öğretmeni “yan gelip yatıyorlar” algısını güçlendirecek şekilde yalnız ve çaresiz bırakmıştır.
Oysa; pandemi sürecinde maarif ordusu verilen her görevi yerine getirmiştir ve her daim görevinin başındadır. Milli Eğitim Bakanlığı; bu süreçte “Tıpkı sağlık ordusu gibi maarif ordusu da gece gündüz, hafta içi hafta sonu demeden canla başla çalışmaktadır. Öğretmenlerimize yönelik olumsuz bir algı oluşturmak hiç kimsenin haddine değildir!” diyememiştir.
HAZIR OLDUĞU SÖYLENEN PLANLAR KAMUOYUNA AÇIKLANMALIDIR!
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bu süreçte hazır olduğu söylenen A, B, C, D planları yerini belirsizliğe ve son dakika kararlarına bırakmıştır. Bir milyon öğretmeni ve on sekiz milyon öğrenciyi ilgilendiren kararlar son dakika alınıp, son dakika açıklanmaktadır. Sürecin yönetimine ilişkin belirsizlikler; öğrencilerimizi, velilerimizi ve öğretmenlerimizi her yönüyle fazlasıyla yormakta ve yıpratmaktadır. Hazır olduğu söylenen planlar kamuoyuna açıklanmalı, toplumun her kesiminin eğitim öğretime ilişkin kaygıları giderilmelidir.
UZAKTAN EĞİTİM SADECE CANLI DERSLERDEN İBARET DEĞİLDİR!
Milli Eğitim Bakanlığının pandemi sürecinde kamuoyuna yapmış olduğu açıklamalar; uzaktan eğitimin kamuoyunda yalnızca tv yayını ve canlı derslerden oluşan bir program olarak algılanmasına sebep olmuştur. Bu algı, “öğretmenler çalışmıyor” algısını da beraberinde getirmiştir. Oysa; uzaktan eğitim, öğretmenlerimizin yüz yüze eğitim ve öğretime göre kat be kat zor, yoğun ve yorucu bir şekilde hazırlık, planlama ve uygulama süreçleri ile velilerle gerçekleştirilmesi gereken yoğun bir iletişim trafiğini gerekli kılmıştır. Velhasılı uzaktan eğitim sadece tek yönlü bir canlı ders faaliyeti değildir!
İMKAN VE FIRSAT EŞİTLİĞİ HALEN SAĞLANAMAMIŞTIR!
Milli Eğitim Bakanlığının uzaktan eğitim öğretim sürecine ilişkin atmış olduğu adımlar, almış olduğu tedbirler yetersiz kalmakta ve öğrencilerimizin öğrenme kayıpları her geçen gün artmaktadır. Uzaktan eğitim öğretim sürecinde öğrencilerimizin eğitim öğretime erişimlerinde imkan ve fırsat eşitliği geçen uzun zamana rağmen halen sağlanamamıştır. İmkan ve fırsat eşitliğini sağlamak adına oluşturulan EBA Destek Noktaları teorikte iyi bir adım olsa da pratikte sembolik ve yetersiz kalmıştır. Yine öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin internete erişimlerinde, uzaktan eğitim için gerekli teknik ekipmanlarında çok ciddi düzeyde yetersizlikler bulunmaktadır.
TARTIŞILAN GELİRİMİZ DEĞİL İTİBARIMIZDIR!
Canlı derslere ve canlı derslerin nasıl yapılacağına ilişkin Milli Eğitim Bakanlığının sergilediği kararsız tutumlar ve birbiriyle çelişen kararları veliler nezdinde öğretmenlerin mesleki itibarına büyük darbe vurmuştur. Şöyle ki; canlı derslerin planlaması öğretmenlerimizin maaş ve ek ders ücretlerini doğrudan ve doğal olarak etkilemektedir. Planlamada yapılan hatalar, öğretmenlerimizin maaş ve ek ders ücretlerini tırpanlamasına rağmen kamuoyunda tartışmaya açmıştır. Zaten yoksulluk sınırının altında bir gelire sahip olan öğretmenlerimizin kamuoyunda linç edilmesine sebep olmuştur. Oysa pandemi sürecinde öğretmenlerimiz çok ciddi düzeyde maddi ve manevi kayba uğramıştır. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan hataların sonucu olarak tartışmaya açılan gelirimiz değil itibarımızdır!
KAMUOYU NET VE AÇIK BİR ŞEKİLDE BİLGİLENDİRİLMELİDİR!
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı her Genel Müdürlük, bu süreçte aynı kayıkta olmalarına rağmen birbirinden farklı yönlere kürek çekmişlerdir. Uzaktan eğitime ilişkin yapılan birbirinden farklı açıklamaları, sosyal medyada yayılan bilgi kirliliğini ve sahte evrakları öğretmenlerimiz velilerimize açıklamakta güçlük çekmiş, şamar oğlanına dönen yine öğretmenlerimiz ve itibarımız olmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı, kamuoyunu net ve açık bir şekilde bilgilendirmelidir!
ÖĞRETMENLERİMİZ FİZİKSEL VE PSİKOLOJİK ÇÖKÜNTÜ YAŞAMAKTADIR!
Velilerimize göre; uzaktan eğitimin planlayıcısı, koordinatörü, teknik uzmanı, içerik sorumlusu, aksaklıkların sorumlusu kısacası herşeyi ilk muhatapları olan öğretmenlerdir. Sistemde yaşanan aksaklıklar ve bugüne dek süregelen belirsizlikler öğretmenlerimiz ile velilerimizi karşı karşıya getirmekte, öğretmenlerimiz her geçen gün yıpranmakta, fiziksel ve psikolojik çöküntü yaşamaktadır.
OLAĞAN DÖNEMİN MEVZUATINA GÖRE OLAĞANÜSTÜ BİR SÜREÇ YÖNETİLEMEZ!
Milli Eğitim Bakanlığı, bugüne dek eğitim çalışanlarının beklentilerini ve taleplerini karşılamaktan ziyade olağanüstülüğün yaşandığı bu süreci olağan mevzuatla geçiştirmeye çalışmış, çözüm yerine sorunları büyütmüş, hak kayıplarına sebep olmuştur. İlden ile, ilçeden ilçeye ve hatta okuldan okula değişen keyfi uygulamalara kapı aralanmıştır. Öğretmenler ve okul yöneticileri üzerindeki mobbing ve baskı artmıştır.
5 GÜNDE PEDAGOJİK İLKELER Mİ DEĞİŞTİ?
23 Eylül 2020 tarihinde pedagojik ilkeler göz önünde bulundurularak günlük 4-6 ders saati ile sınırlandırılan uzaktan eğitim canlı dersleri, pedagojik ilkeler 5 günde değişmiş gibi 29 Eylül 2020 tarihli Temel Eğitim Genel Müdürlüğünün yeni yazısıyla EBA ve farklı platformlardan haftalık ders yükünün tamamının verilmesinin önünü açarak kısıtlayıcı hükümleri kaldırmıştır. Sözde yetkili sendika bu durumu müjde gibi duyursa da 29 Eylül 2020 tarihi itibariyle öğretmenlerimizin mesai kavramı ortadan kalkmıştır. Öğretmenlerimizin eşlerine, çocuklarına ve kendilerine ayıracakları vakitleri kalmamıştır. Öğrencilerimizin akademik çevrelerin tüm uyarılarına rağmen ekran başında geçirecekleri süre fazlasıyla artmıştır.
OKULLARIN ÖDENEK SORUNU ÇÖZÜLMELİ, BÜTÜN YÜK VE SORUMLULUK OKUL İDARECİLERİNE YÜKLENMEMELİDİR!
Covid-19 salgını ile mücadele kapsamında; Milli Eğitim Bakanlığı ile Türk Standartları Enstitüsü (TSE) arasında 27 Temmuz 2020 tarihinde “Eğitim Kurumlarında Hijyen Şartlarının Geliştirilmesi ve Enfeksiyonu Önleme İş Birliği Protokolü” imzalanmıştır. Bu protokol ile eğitim kurumlarında Covid-19 salgını ile mücadele için olması gereken standartlar belirlenmiş ve bu standartları sağlayan okullara ise “Okulum Temiz Sertikası” verileceği kamuoyuna açıklanmıştır. Halen okullarımızın “Okulum Temiz Sertifikası” almak için fiziki hazırlıkları ve belgelendirme çalışmaları devam etmektedir. Ancak burada en önemli sorun, okulların bu hazırlıkları tamamlayabilmeleri için gerekli olan ödeneklerinin bulunmamasıdır. Yaklaşık 20 derslik ve 500 öğrenci mevcuduna sahip bir okulun eğitim öğretime hazır hale getirilebilmesi için ortalama 10000 TL gibi bir bütçeye sahip olması gerekmektedir. Bu konuda bütün yük ve sorumluluk okul idarecilerine yüklenmiştir. Okullara bir an evvel gerekli bütçe verilmeli, okullar kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek duruma getirilmeli, idareciler bu yük altında ezilmemeli ve sertifikasyon çalışmaları en kısa sürede tamamlanmalıdır.
BÜTÜN OKULLAR EN KISA SÜREDE YÜZ YÜZE EĞİTİME GEÇMELİDİR!
Uzaktan eğitimden yeterinde verim alınmadığı ve öğrencilerimizin öğrenme kayıplarının giderek arttığı, uzaktan eğitimin imkan ve fırsat eşitliğini sağlamadığı, MAARİF-SEN olarak bizim ve maarif camiasının ortak kanaatidir. Milli Eğitim Bakanlığı, yerel yönetimlerin de desteğini alarak Covid-19 salgını ile mücadele standartlarını yakalamaya çalışan okullarımızın ihtiyaçlarını ivedi karşılamalı ve “Okulum Temiz Sertifikası” almaya hak kazanan her okulumuzun yüz yüze eğitime geçişini en kısa sürede sağlamalıdır.
Kamuoyuna saygıyla…
MAARİF-SEN Yönetim Kurulu
FACEBOOK SAYFAMIZI TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ