ŞİMDİ SIRA SİZDE TALAT PAŞA!
Balkan savaşları şanlı tarihimizin en önemli travmasıdır. Talat, Cemal ve Enver Paşaların kararıyla kaybettiğimiz toprakları geri almak umudu ile I. Dünya Savaşında Almanların yanında yer aldık. Bu karar iyi niyetli olmasına rağmen iyi düşünülüp planlanmadığından hepimizin bildiği üzere topraklarımızın ¾ ünü kaybederek kala kala 748.000 km2 kaldı. Kısaca pirince giderken evdeki bulgurdan olduk.
Tarihten ibret alınsaydı hiç tarih tekerrür eder miydi? Neyse gelelim biz kendi gündemimize. Memur Sen İstanbul İl Başkanı, Eğitim Bir Sen 4 nolu Şube Başkanı, İlksan Delege Adayı ve Öğretmen Talat YAVUZ, Kartal’da 19 Haziran 2021 tarihinde yapılan seçimde okul müdüründen daha az rey alması, 25 Eylül 2021 tarihinde yapılan İstanbul’daki seçimde de memurdan daha az rey almasının bir anlamı olsa gerek. Üye diyor ki; “Ben sırtımda Talat YAVUZ’u daha fazla taşımak istemiyorum. Sendikayı kendi emellerine araç olarak kullanmasına karşıyım.”
İlksan seçimleri sürecinde sendika üst yönetiminin isteği dışında aday olanları veya olmak isteyenleri, 28 Şubat dönemi Nur SERTER’in ikna odalarını hatırlatırcasına adaylıktan vaz geçmeleri için ikna etmeye çalıştılar. Sendika yönetiminin istediği adaylara oy vermediği düşündükleri üyelere baskı, dayatma, yıldırma ve sendikadan istifa etmeleri yönünde baskılar yapılmıştır. Bu durumun en bariz örneği Kartal ilçesinde yaşanmıştır.
Bu baskılar sonucunda bazı memurlar, il dışına tayin istemek zorunda kalmıştır. Hatta bunlardan bir tanesi de bayan bir memurdur. Kurulu düzenini bırakıp il dışına tayin istemek zorunda kalmıştır. Bayan memurun tayin istemesi sendika yöneticilerini kesmemiş olacak ki üstüne bir de soruşturma açtırmışlardır. Hani nerede kaldı bayanlara pozitif ayrımcılık. Üstelik bu memurların bir kısmı sosyal devlet sorumluluğu çerçevesinde yurttan ve engelli kontenjanından atananlardan oluşmaktadır.
Sendikanın asıl amacı örgütünden gelen gücünü üyelerin özlük, özgürlük, ekonomik ve sosyal durumlarının iyileşmesi için çaba sarf etmesi gerekirken; üyelerden gelen maddi ve manevi imkanları sendika yöneticilerinin kendi menfaat, çıkar ve emellerine hizmet aracı olarak görmeleri hatta üyelerine baskı aracı olarak kullanmanın hiçbir izah edilebilir tarafı bulunmamaktadır.
Kalıcı ve sürekli başarılar, ancak ve ancak gönüllerin fethiyle mümkündür. Sultan Abdulaziz’in bileklerini keserek şehit eden, Hüseyin Avni Paşayı; II. Abdulhamit Han’ın tahtan indiren Mahmut Şevket Paşayı; Başvekil Adnan Menderes’i düzmece mahkeme sonucunda idam kararını veren, Salim Başol’u; Erbakan Hocayı postmodern darbe ile iktidardan uzaklaştıran 28 Şubat’ın kudretli generalleri tarihin tozlu raflarında adları, şanları, şöhretleri ve rütbeleri silinip gitti.
Seçimler, adayların kamuoyu nezninde güvenirlilik derecesinin ölçütüdür. Her iki seçimin sonucu Sayın Talat YAVUZ’un meşruiyetini yitirdiğinin göstergesidir.
Seçim sonuçlarının matematiksel verileri hiçbir yoruma mahal bırakmaksızın Sayın Talat YAVUZ’un başarısız olduğunun somut ispatıdır. Kendisine yine kendisinin ifadesi ile sesleniyorum. 09.08.2021 tarihli yazınızda; “Bakan başarısız oldu da gitti.” Öyleyse siz de başarısız olduğunuza göre gitme sırası size geldi.
Bu kelam sadece eski sendika yöneticisi bir üyenin görüşünden ibaret olmayıp; sendika üst yöneticilerin maaşlarının 1/7’sinden daha az maaş alan sınıfta altı saat ders anlatmaktan boğazı falanjist olan öğretmenlerimizin, sekiz saat klavyede yazı yazmaktan parmakları yorulan şefler ve memurlarımızın, çalışma ortamlarını hijyen ve sağlıklı olması için süpürgeyi elinden düşürmeyen yardımcı personellerin, bütçesi olmayan okullarımızı en iyi şekilde yönetmeye çalışan eğitim yöneticilerimizin kısaca yüz binlerce sessiz, çalışkan, fedakar eğitim emekçilerinin sesidir, duygusudur, düşüncesidir. Artık bu sese kulak verin.
Yıldırım Demirci