Ücretli öğretmenlerin kadro ve diğer özlük sorunlarına ilişkin İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir ve Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş'un 10Mart 2021'de TBMM'de yapmış olduğu konuşma şu şekilde:
CHP GRUBU ADINA SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ücretli öğretmenlerin görevlendirilme süreçleri, güvencesiz çalışma koşulları ve özlük haklarında yaşanan mağduriyetlerin her açıdan araştırılması amacıyla vermiş olduğumuz öneri üzerine söz aldım. Genel Kurulu ve bizleri takip eden tüm öğretmenlerimizi saygıyla selamlıyorum.
Şüphesiz bir ülkenin saygınlığını, gelişmişliğini ve kalkınmasını sağlayan alanların başında eğitim gelirken eğitim sisteminin temel bileşenini de öğretmenlerimiz oluşturmaktadır. Bu bilinç ve farkındalıkla cumhuriyetimizin ilk yıllarından itibaren eğitime ve öğretmenlere büyük önem verilmiş ve devlet protokolünde yer almışlardır. Ancak bu bakış açısı mevcut siyasi iktidar döneminde gerek eğitim sistemi gerekse öğretmenlerimiz aleyhine olumsuz yönde değişmiştir ve değişmektedir.
Geçtiğimiz hafta kamuda ücretli statüde görev yapan öğretmenlerden oluşan Liyakatli Emektar Öğretmenler Platformunun temsilcileriyle bir araya geldim. Atanan atanmayan tüm öğretmenler gibi ücretli öğretmenler de görevlendirme süreçleri, çalışma koşulları, özlük hakları gibi hemen her konuda mesleki saygı görmedikleri ve giderek değersizleştirildiklerini ifade etmişlerdir.
Değerli milletvekilleri, uygulamaya baktığımızda, ücretli öğretmenler liyakat, kıdem, alan gibi objektif kriterler alınmadan; il, ilçe müdürleri, okul müdürleri gibi idarecilerin inisiyatifi, kararı ve maalesef yakınlık ilişkisine göre görevlendirilmektedir. İdarecilerin bir kararına ve yine suistimaline çok açıktır. Yarım yatan SGK primleri, resmî tatil günlerinde maaş kesintisi, tutulan nöbet ücretlerinin, kırtasiye ödeneğinin ve sosyal kulüp ödeneğinin verilmemesi, güvencesiz çalışma koşulları, angarya işler, işsizlik ödeneğinden yoksunluk, tazminat ve emeklilik hak kaybı gibi gerçekten öğretmenlik mesleğiyle bağdaşmayan sorunlar yaşamaktadırlar. Ücretli öğretmenler için ders yoksa ücret de yoktur. Bakın, durumlarını geçici tarım işçisi statüsüne benzeten ücretli öğretmenlerin herhangi bir iş güvencesi yoktur. Kadrolu bir öğretmen atanır atanmaz işsiz kalıyorlar.
Değerli milletvekilleri, bakın, bir ücretli öğretmen haftalık en fazla otuz saat derse girmekte ve bir ders saati karşılığı 18 lira gibi çok düşük bir ücrettir. Aylık diyelim ki yaklaşık 120 saat derse giren bir ücretli öğretmene ay sonunda sadece 2.186 lira verilmektedir. Bu ücret asgari ücretin de maalesef açlık sınırının da çok altında kalmaktadır. Ücretli öğretmen statüsünde çalışan bir kadın öğretmenimiz ne diyor? “Bana biri maaşımı sorduğunda söyleyemiyorum.” diyor.
Değerli milletvekilleri, ücretli kölelik, emek sömürüsü olarak nitelendirilen ücretli öğretmen uygulaması eğitimin niteliğinin düşmesinde de çok önemli bir sorun alanıdır çünkü ücretli öğretmen görevlendirmelerinde eğitim düzeyi, alan, formasyon durumu yeterince dikkate alınmamaktadır. TÜRK EĞİTİM-SEN’e göre, sayıları 2021 yılında 81 bin olan ücretli öğretmenlerin mezuniyet dağılımlarına baktığımızda, 37 bin eğitim fakültesi, 33 bin lisans, yaklaşık 8 bin de ön lisans mezunu var. Ama burada dikkatinizi ben bir konuya çekmek istiyorum, eğitim düzeyi ve alan ayrımı dikkate alınmadan yapılan görevlendirmelerde ve özellikle de özel öğretim ve özel uzmanlık gerektiren zihinsel, görme, işitme engellilerle ilgili derslerde 2.261 ön lisans mezunu olan ücretli öğretmen görevlendirilmiş. Yine, ilkokullarda sınıf öğretmeni olarak 263 ön lisans mezunu derse girmektedir. Bu durum, çocuklarımızın ve ülkemizin bugünü, geleceği için son derece vahim sonuçlara neden olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, yine, Millî Eğitim Bakanlığının son stratejik planında ücretli öğretmenlik, eğitimin zayıf yönü olarak sayılmaktadır. Ancak, buna rağmen, Bakanlığın ve Hükûmetinizin ücretli öğretmen uygulamasına ısrarla devam etmesi bu çelişkiyi de ortaya koyuyor ve bunu da sizin dikkatlerinize sunuyorum.
Evet, öğretmen, çocuğun iyi olma hâlinde ve başarısında en önemli etkiye sahip olan okul içi etmendir ve eğitimin niteliği için de belirleyici role sahiptir. Her sınıfta gerekli öğretmen yeterliliklerini taşıyan öğretmenin bulunmamasını ve dolayısıyla öğrencilerin nitelikli eğitime erişim hakkından yoksun bırakılmasını biz asla kabul etmiyoruz. Hükûmet ve Bakanlık, ücretli öğretmenliği eğitim öğretimle ve öğretmenlik mesleğiyle bağdaşmayan kalıcı bir istihdam modeli olarak görmekten vazgeçmelidir artık. Değerli milletvekilleri, eğitim sistemimiz içinde liyakate ve mezuniyet durumuna göre uygulanmayan, güvencesizliğe ve emek sömürüsüne dayanan ücretli öğretmen uygulamasını ortaya koyan bütün nedenler detayıyla tespit edilmelidir.
Ücretli öğretmenlerin görevlendirilmeleri, çalışma koşulları ve özlük haklarındaki mağduriyetler detaylı olarak ortaya konulmalıdır. Ücretli öğretmenler de dâhil olmak üzere tüm öğretmenlerin mağduriyetlerini giderecek, sorunlarını çözecek ve mesleki saygınlıklarını kazandıracak bir öğretmenlik meslek kanunu çıkarılmasına yönelik gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Ki biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Eğitim Komisyonu sözcümüz Ankara Milletvekili Değerli Yıldırım Kaya’nın imzasıyla biz bu teklifi Meclise sunduk ve bir an evvel gündeme alınmasını tekrar sizlerin takdirine sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, son olarak, tüm öğretmenlerin kadrolu olarak atanmasının sağlanması konusunda bütüncül ve kalıcı bir politikanın ortaya konulması amacıyla daha fazla gecikmeden ve daha fazla öğretmenlik mesleğiyle bağdaşmayan bu sorunlarla karşı karşıya kalmadan sunmuş olduğumuz araştırma komisyonunun kurulması konusunda bütün siyasi grupların desteklerini bekliyor, Genel Kurulu ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Değerli milletvekilleri, öğretmenler eğitim ve öğretim hayatının bel kemiğidir, buna rağmen ne yazık ki öğretmenlik, toplumsal statüsü düşük bir meslek hâline getirilmiştir. Özellikle ücretli öğretmenlerimizin yaşamış olduğu sorunlar öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştırmaktadır. Ücretli öğretmenlerin en büyük sorunu iş güvencelerinin olmayışı ve aldıkları ücretlerin yetersizliği. Sayıları 80 bini aşkın ücretli öğretmenler, haftada en fazla otuz saat derse girebiliyorlar ve bu otuz saati doldurabilenler kadrolu öğretmenlerin aldığı maaşların üçte 1’i kadar ücret alıyorlar. Ücretli öğretmenlerin kadrolu öğretmenlikten farkı işlerinin geçici olmasıdır. Kadrolu bir öğretmen geldiğinde ücretli öğretmen kapı önüne konulmaktadır. Ücretli öğretmenler yazın okullar kapanır kapanmaz işsizlik kaygısı yaşıyorlar. Herkes dört gözle tatilin gelmesini beklerken ücretli öğretmenler “Tatil gelecek, işimizden olacağız.” diye endişeyle bekliyorlar. Ücretli öğretmenlerimizin sigorta primleri eksik yatırılıyor, özlük haklarından yoksun, amirlerinin iki dudağı arasında çalışmak zorundalar. Hiçbir güvenceleri olmadığı gibi yarın çalışıp çalışmayacakları da belli değil. İşlerine son verilmesi hâlindeyse kıdem, ihbar ve diğer tazminatlarını alamıyorlar. Her sömestir döneminde sözleşmelerinin yenilenmesi gerektiği için de işimiz var duygusuna sahip olamıyorlar, yarınlar için plan yapamıyorlar, bir nevi modern köle olarak çalışmaktadırlar. Hani bir Kunta Kinte dizisi vardı ya, ücretli öğretmenleriniz AK PARTİ iktidarımızın eğitimdeki Kunta Kinte’leri ama buradan defalarca söylüyoruz: Şu eğitimde, kamuda ayrımcılığa bir son verin. Bütün kamu çalışanlarını, 4/A’lı, 4/B’li, sözleşmeli, çakılı sözleşmeli, ücretli, ücretsiz ayırdınız ayırdınız, zaman zaman bir kısmını düzelttiniz ama hâlâ yanlışlarınıza devam ediyorsunuz. Zaten Sayın Cumhurbaşkanı da itiraf ediyor, geçenlerde Rize’de bir okul açılışında, geçtiğimiz günlerde şöyle bir itirafta bulunuyor Sayın Cumhurbaşkanımız diyor ki: “Aile, kültür ve eğitim konularında arzu ettiğimiz inkişafı sağlayamadık.”
Kamubiz.com ÖZEL / ANKARA
FACEBOOK SAYFAMIZI TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ